Anasayfa » Kadının Gücü ve Ekonomi

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Kadının Gücü ve Ekonomi

Kadının Gücü ve Ekonomi

 

Tablo 1: Şimdiye kadar aile içi şiddet yaşamış kadınlar    

(15 yaş ve üzeri kadın nüfusunun yüzdesi, ortalama)                        

Ülke 2005-2021 Ülke 2005-2021
Afganistan 50.8 Kongo 50.7
Arjantin 26.9 Hırvatistan 13.0
Avusturya 13.0 Mısır 25.6
Bangladeş 54.2 İrlanda 15.0
Bolivya 58.5 Portekiz 19.0
Bosna Hersek 11.0 Türkiye 38.0
Kamerun 51.1 Zambiya 45.9

Tanım: Yakın bir partnerden fiziksel ve/veya cinsel şiddete

 maruz kalmış 15 yaş ve üstü kadın nüfusun yüzdesi.

 

Kadına yönelik şiddetin baş gösterdiği ülkelerde insan haklarının etkin olduğunu söyleyemeyiz. Bu ülkelerde kadınlara yeterince değer verilmediğini görebiliriz. Toplumunda kadınlara karşı şiddet, değersizleştirme, ötekileştirme gibi özellikleri barındıran ülkelerin istihdamında kadınların iş gücüne katılım oranı da bir hayli azdır. Genellikle yoksulluğun fazla olduğu ülkelerde kadın girişimcinin olmadığı malumun ilanıdır.

Kadınlar, sanayi devrimi ile birlikte mevcut toplumsal yapıyı kendilerine dönüştürmeyi başarmıştır ve işçi olarak çalışmaya başlamışlardır.

Yukarıda gördüğümüz tablodan yola çıkarak Afganistan’ı ve Avusturya’yı ele alalım. Afganistan gelişmemiş ve insani gelişmişlik endeksinde geri kalmış bir ülke konumunda iken, Avusturya ise tam tersi konumdadır. Gelişmiş ve insani gelişme endeksinde iyi bir noktadadır. Afganistan’da Nüfusun büyük bir kısmı okuma yazma bilmiyor. Kız çocuklarının okula giderek eğitim hakkından yararlanma oranı oldukça düşük. Eğitim alacakları yaşta evlilik ile karşı karşıya kalıyorlar.

Afganistan’da kadınların toplumsal faaliyetlere katılımı da engellenmeye çalışılıyor. Nüfusunun büyük bir kısmı yoksulluğa maruz kalmış durumda. İstihdamının geneli tarım sektörü üzerine inşa edilmiş. Cinsiyet eşitliği sağlanamamış, kadınlar ve kız çocukları haklarından maruz bırakılmıştır. Bu nedenle kadınların da iş gücüne katılımı oldukça zorlaşmıştır. Kadınlar genellikle anne veya eş olarak kabul görülmüştür. Bugün baktığımızda Afganistan dünyanın en gelişmemiş ülkeleri arasında yer almaktadır. Bunların hepsinden yola çıkarak kadınların güçlü olmadığı toplumlarda kalkınma mümkün olmamıştır. Kalkınma, ancak tüm topluma eşit şartlar sağlayıp, insan haklarını etkin kılarak gerçekleşecek bir olgudur. Sürdürülebilir bir kalkınma için ise eğitim kilit noktadır. Eğitimli insan demek, kız çocuğu demek ahlaki bir toplumun fidanı demektir. Bu fidanın vereceği meyvelere ise toplumun ihtiyacı vardır.

Unutulmamalıdır ki, herkesi kapsayan ve herkese eşit derecede kaliteli eğitim sunmak ve herkese yaşam boyu eğitim imkanı sağlamak sürdürülebilir kalkınmanın hedeflerindendir.

Dünyanın çoğu ülkesindeki cinsiyet ayrımı, kadınların iş gücüne katılması için önlerinde bir engel teşkil etmektedir. Kalifiye bir işe girmek için büyük önem arz eden eğitim seviyesinin artırılması gerekmektedir. Özellikle kız çocuklarının eğitimlerinin artırılması ve desteklenmesi gerekmektedir.

Avusturya’da ise nüfusun okuma yazma oranı oldukça yüksektir. Kadınların iş piyasasında kendilerine yer bulmaları kolaydır. İş gücüne önemli katkıda bulunurlar. İnsani hakları mevcuttur. Kadınların ülkede önü açıktır. Bu da zaten ülkenin gelişmişliğinden belli olmaktadır.

Kadınların güçlenmesi toplumun tamamına sirayet eder ve ülkenin gelişmişliğine katkıda bulunur. Her boyutuyla yoksulluğun ortadan kaldırılması sürdürülebilir bir kalkınma için vazgeçilmez bir hedeftir. Bu hedefe ulaşılmasında kadınların büyük katkısı olacaktır. Bu katkı da iş gücüne katılım ile sağlanabilecektir. Kadının güçlenmesi demek kadın iş gücünün ve kadın girişimcinin ekonomiye etkin bir biçimde katılımı demektir. Çalışan nüfus içindeki kadın oranının artması toplumun refahına değer katacaktır. Kadınlar güçlenmedikçe, haklarını ellerine almadıkça, cinsiyet eşitliği sağlanmadığı sürece ulusal ve küresel düzeyde sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak mümkün olmayacaktır. Kadınları toplum hayatına ve üretim süreçlerine dahil etmeliyiz. Kadın girişimcilerin iş hayatına atılımını sağlayacak alt yapı ve finansman desteklerini sağlamalıyız. Eğer bunu başaramazsak gelişmiş bir toplum olamayız.

Üretim faktörü olarak kadınların iş gücüne katılımlarının fazla olması üretim miktarını da etkileyecektir. Bu etkileşim pozitif yönde olacaktır ve üretim miktarı artacaktır. Milli gelirde de bir artış söz konusu olacaktır.  Bu da ekonomik büyümeyi sağlayacaktır. Ekonomik büyümedeki artış kadın istihdamının artmasına neden olacaktır. Buradan çıkarılacak sonuçla kadınların işgücüne katılım oranı ile ekonomik büyüme ve kalkınma arasında bir bağlantı olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Kadınların iş gücüne katılmasının ekonomik büyüme ve kalkınma içerisindeki yerinin çok büyük olduğu er ya da geç anlaşılacaktır. Bunu anladıktan sonra kadınların ekonomideki yerinin yükselmesinin, istihdamın artırılmasının bir mecburiyet olduğu kanaatine varılacaktır.

Ülkeler arasında kadınların işgücüne katılım oranları büyük farklılık göstermektedir. Kadının işgücüne katılımı ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile bağlantılıdır. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkelerdeki kadınların iş hayatı ve çalışma yaşamı farklılıklar barındırmaktadır. Örneğin; gelişmiş, kalkınmasını ve büyümesini tamamlamış ülkelerde kadın iş gücü hizmet sektöründe ağırlıklı iken, henüz gelişimini tamamlamamış ve gelişimi devam etmekte olan ülkelerde ise kadın iş gücünün ağırlığı tarım sektöründedir. Gelişimi devam eden toplumlarda kadınlar, gelişmiş toplumlara nazaran daha düşük düzeylerde işgücüne katılmaktadırlar. Eğitim haklarından yeterince faydalanamayan kadınların ve kız çocuklarının, tarım sektörü dışında işgücüne katılımları oldukça azdır ancak eğitim hakkından faydalananlar, kalifiyeli işçi gerektiren birçok meslekte görev yapabilirler. Aynı zamanda kadınların işgücüne katılımı demek, devletin sosyal alanda sorumluluklarını artırması demektir.  Bir toplumda Kadınlar iş gücüne katılması emek arzını da artıracaktır. Bu da toplumsal refah için önemlidir.

Kısacası Ekonomik kalkınma sürecinin her döneminde kadın işgücüne ihtiyaç vardır. Cinsiyet eşitliğini sağlamadan toplumsal ve ekonomik kalkınma pek mümkün değildir. Kadınlar kalkınmaya giden yolun bağlayıcı köprüsüdür.

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla