Anasayfa » PARAYI KİM YARATIR? POST-KEYNESYEN İKTİSAT’IN PARANIN NASIL YARATILDIĞINA İLİŞKİN GÖRÜŞÜ Bölüm Özeti

Bu gönderiyi paylaş

Genel

PARAYI KİM YARATIR? POST-KEYNESYEN İKTİSAT’IN PARANIN NASIL YARATILDIĞINA İLİŞKİN GÖRÜŞÜ Bölüm Özeti

Geçen bölümde neo-klasik iktisadın eleştirisini özetlemiştim. Bu bölümde ise post-keynesyen iktisadın, paranın nasıl yaratıldığına ilişkin görüşünü özetlemeye çalışacağım.

Öncelikle çok detaya inmeden post-keynesyen iktisadın paraya nasıl baktığından başlayalım.

Post-keynesyen iktisat, paranın içsel olduğunu savunur. Paranın içselliği ve dışsallığı nedir?

Paranın içselliğini savunanlar bunu şöyle açıklıyor:

Bankalar kredi vererek mevduat yaratır. Yaratılan mevduata karşılık gelecek rezervi merkez bankasından borçlanırlar. Bu durumda, merkez bankası para arzını doğrudan kontrol edemez.

Paranın dışsallığını savunanlar ise bunu şöyle açıklıyor:

Merkez bankası rezerv yaratır. Bankalar, yaratılan rezervi kullanarak para yaratır. Buna bağlı olarak merkez bankası para arzını doğrudan kontrol eder.

Şimdi gelin paranın içsel veya dışsal olup olmadığına ABD örneği üzerinden bakalım.

(https://fred.stlouisfed.org/series/. Dolaşımdaki Para(CURRCIR#0), Banka Rezervleri(RESBALNS) ve Mevduatlar(DPSACBW027SBOG) Erişim Tarihi:31.07.2021)

Yukarıdaki grafik, ABD’de 1980 sonrası banka rezervleri, dolaşımdaki para ve mevduatların değişimini göstermektedir.

Bu grafikten 1980’lerden bu yana mevduatların, banka rezervlerine bağlı olmadan büyüdüğü sonucu çıkarılmaktadır. Yani paranın dışsallığı doğru olsaydı mevduatların bu büyümesine banka rezervlerinin de eşlik etmesi gerekirdi.

Şimdi bir de banka rezervlerini ayrı bir grafikte inceleyelim.

(https://fred.stlouisfed.org/series/. Banka Rezervleri(RESBALNS), Erişim Tarihi:31.07.2021)

Bu grafik bize ABD’de banka rezervlerinin 1980’lerden günümüze olan değişimini göstermektedir. Grafiğe bakarsak banka rezervlerinin 1980’lerden itibaren düşme eğiliminde olduğunu görebiliriz.

Yani, paranın dışsallığını savunanların iddia ettiği gibi banka rezervleri ve mevduatlar arasında doğrusal bir ilişki bulunmamaktadır.

Anlaşılacağı üzere, bankaların para yaratmak için banka rezervlerine ihtiyacı yoktur. Bir de buna zorunlu karşılık oranlarının sıfır oluşunu da katarsak tadından yenmez. 🙂

Bu örnekleri bir tane grafikle taçlandıralım:

(Kaynak: Palley, Thomas I. “The theory of endogenous money and the LM schedule: prelüde to a reconstruction of IS-LM”, Brazilian Journal of Political Economy, Sayı:37,2017,s.11)

Bu grafikte sağ üst panelde, müşterilerin kredi talebinin i* oranındaki faize duyarlı olduğu fakat bankaların kredi arzının (CS0) duyarlı olmadığı durumdaki denge durumu gösterilmektedir. CD0 ve CS0 eğrilerinin kesiştiği noktada verilen kredi miktarı (C0) bulunmaktadır. Hemen sağ alt panelde, C0 kredi miktarı kadar D0 banka mevduatı yaratıldığı gözükmektedir. Sol alt panelde, bankaların zorunlu karşılık oranı ölçüsünde merkez bankasından rezerv (H0) borçlandığı gösterilmektedir. Zorunlu karşılık oranı “0” ise bu işleme hiç gerek yoktur. Sol üst panelde ise, bankaların borç olarak aldığı rezervin maliyeti (repo faizi, i0) gözükmektedir. Kredi faizinin, repo faizinden yüksek olduğu gözden kaçırılmamalıdır. (i* > i0)

 

Bankaların, kredi vererek mevduat yarattığını yukarıdaki grafiklerle anlattık. Bu konuda, İngiltere Merkez Bankası da “Para Nasıl Yaratılır?” makalesiyle bu anlattıklarımıza öncü olmuştur. Şimdi, her bölümde olduğu gibi bilanço üzerinden gösterelim.

 

 

 

Banka tarafından müşteriye kredi verildiğinde bankanın varlıklarına, müşteri adına kredi hesabı yükümlülüklerine ise mevduat hesabı açılmaktadır. Dolayısıyla, bu işlem için merkez bankasından herhangi bir borçlanma durumu yoktur.

 

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla