Anasayfa » Ortadoğu’dan Çıkış – Sona doğru (1)

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Ortadoğu’dan Çıkış – Sona doğru (1)

  • Kötülükçü popülizm sosyal kanserdir; cinsiyetçilik, şovenizm, eziklik, psikopatlık vb gibi ilkel eğilimleri ve travmaları besler. Örneğin yergili temalarla işlense magandalığı utandırıcı baskılayıcı kuvvette bir psikolojik savaş silahı olabilecekken İvedik tiplemesini övgülü temalarla işleyen kiç filmlerdeki magandalığı yüceltici özendirici popülizm gibi en masum eğlencelik görünenler bile kötülüğe teşvik ederek sadece sosyal entropinin birikimine katkı yapabilir.

Onun dışında iyilikten yanaymış gibi görünmeye çalışmak anlamında iyilikçi popülizm o kadar da yabana atılacak bir eğilim değil, daha doğrusu iyilikçi popülizme kafa tutabilecek evrimde bir nesil daha anasının karnından doğmadığı için elde kayda değer başka bir devrimci kuvvet yok. Medeniyetin gelişiminde ne kadar zayıfların mücadelesi varsa bir o kadar da zayıfları avutmak amaçlı iyilikçi popülizm vardır. İstanbul Sözleşmesi iyilikçi popülizme temiz bir örnektir, yürürlükten kaldırılması ise kötülükçü popülizmin ağır basmasına çarpıcı bir örnektir.

  • Son yerel seçimlerle azımsanmayacak olanaklara kavuşan Cumhuriyet Halk Partisine dört bir koldan öyle gollük toplar geliyor ki cebinden bir lira bile harcamadan yüzde 50leri zorlaması işten bile değil.

Yerel örgütleri bağlayıcı parti kararı alarak yönetimindeki bütün belediyelerde acil ve zorunlu olmayan yatırım ve hizmetleri durdurup bütün bu tasarruflardan elde edeceği bütçeyle ekmeği suyu doğalgazı zararına satmak, ulaşımı zararına sağlamak vb gibi halkın hayat hakkını desteklemek için kullanabilir. Balyozla vurur gibi çok acı verici büyük zamlar yapacağına şaplak atar gibi çok daha az acıtan küçük zamlarla idare edebilir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin patates soğan bakliyat gibi temel gıda maddelerini biraz daha ucuza sağlaması bile oy avlamak için büyük propaganda olur.

Ve bebekler çocuklar. Ne yersen osun ya, saçma sapan şeyler yedirildiği için o bebeklerden ölenler olacak illaki ve kalanlar ömürlerini eksik sürdürmek zorunda kalacak… Ama böylesi insani sorunları bilimsel seviyede ele alabilecek bir erginlik bulunmadığı için gene tüysüz maymunun anladığı biricik dil olan popülizmden gidilirse bir numaralı duygu sömürüsü ve kazıklama faaliyetleri hep bebekler çocuklar üstünden yürütüldüğüne göre Cumhuriyet Halk Partisi yönetimindeki belediyeler en büyük bütçeyi bebeklerin çocukların ihtiyacını karşılamaya ayırırsa nefret edenler dahi Cumhuriyet Halk Partisine sempati duyabilir.

Örneğin onlar bebek mamalarını kilitlediyse al sana gollük top, sen de o kilidi kırıp en büyük kahraman ol; belediyelerden tasarruf ettiğin bütçeyi kullanarak bir mama şirketiyle anlaşma yapıp fabrikadan halka düşük fiyatta mama tedarik et vs… Ak Parti istediği kadar taş koysun, senin ‘halkım da halkım’ diye dövünecek bedavadan malzemen o kadar çoğalır.

İnsanların geçim derdiyle tarumar olduğu böylesine belirsiz ve umutsuz koşullarda kimse çıkıp da örneğin çiçek ekmediği için belediyeye çıkışmaz, tam tersine millet yokluk yüzünden utanç içinde yaşamını idame ettirmeye çalışırken prestij projelerle uğraşmak antipatik görünür.

Olanaklarını yitiren zayıflar yarın sokaklara dökülürse kader birliğinden dolayı topyekûn hareket eden kendiliğinden bir orduya dönüşecek. Oy avlama mevzuunda kalpleri fethedebilecek asıl can alıcı nokta, lort kont ayaklarıyla çalım satabilecek olanaklara sahip kuvvetlilerden olduğun hâlde olanak sahibi olmayan zayıflarla kader birliği yapıyormuş gibi yapmaktır.

Cumhuriyet Halk Partisinin fiili durumuna bakılırsa felaket propagandasını kesintisiz sürdürüyorken felakete karşı hazırlık yapıyormuş gibi yaparak zayıflarla kader birliği yapıyormuş gibi yapmak yerine kendi egemenlik alanında rutini sürdürmeye devam edersen bu ne perhiz bu ne lahana turşusu kabilinden böylesi bir tutarsızlık körün bile gözüne batar.

  • Ak Partiye diyecek laf yok, geçmişte en basit operasyonları bile beceremeyen Ak Partide plan program organizasyon hiçbir şey yok. Hırsızlık güdüsünün ipini kırmasıyla birlikte kendi leşçillerine 1 kazandırmak için millete 1000 kaybettirdi. Öyle uçmuş ki dayak yiyeceği sopaları yontan gafillerden bir farkı kalmadı.

Geberesice işler yapan bütün kavat ensest tecavüzcüler gibi Ak Partinin peşinden Cumhuriyet Halk Partisi de cehennemin dibine giderse gitsin -umursayan riyakârdır- ama ülke gidiyor ev ocak gidiyor ve şu an elde bir lokma bir popülizmi kıvıracak kadar bile bir liyakat içermeyen Cumhuriyet Halk Partisinden başka bir seçenek yok. Reel politika, kilerde ne varsa o malzemeden en yüksek besleyicilik ve lezzeti yaratmaya çalışmaktır. Ülkenin kaderi şimdi Cumhuriyet Halk Partisi.

Travmalarını, zaaflarını, ihtiraslarını, hileli düşüncelerini ve sair kendi çarpık gerçekliğini personasının arkasına gizleyebildiğini sanan ahmaktır. Bütün belirtiler koftiden bir Cumhuriyet Halk Partisini işaret ettiği hâlde “muhalefete muhalefet edilmez” minvalinde çemkiren kim varsa fütursuz bir bencillikle Cumhuriyet Halk Partisini tuzağa itiyor.

Yaşayanların şahitliğindeki son 30 ya da 50 veya 70 yıllık yakın tarihte iktidara gelip de yüksek yöneticilik yükü altında ezilmeyen kim var da Cumhuriyet Halk Partisi yüksek yöneticilik sorumluluğu altından nasıl sağlam çıkacak? 2000lerdeki emperyalist operasyona yol açan başarısızlığın Ecevit liderliğindeki mimarlarından bugünkü Cumhuriyet Halk Partisini ayıran ne gibi bir üstünlük var da artık iyiden iyiye ağırlaşan sorunların altında Cumhuriyet Halk Partisi niye ezilmeyecek?..

Vapur satıcısı tipli tiplerin nefes aldırmadan karşılıklı yürüttükleri kötülükçü eleştiri, nefreti azdırıp ötekileştirmeyi körüklemekten başka bir sonuç üretemez, o bir yana. Yönetim sırası Cumhuriyet Halk Partisine geldiğine göre sakinleştirip yola getirmek amaçlı üretken eleştiriyi Cumhuriyet Halk Partisine yöneltmek, aklı erenler açısından göz ardı edilemeyecek en yüksek yurttaşlık görevi olmak zorundadır.

Yerelde ve genelde oy kazandırabilecek daha pek çok popülist uygulama bulunabilir ama Cumhuriyet Halk Partisi uygulamaya dönük kadro (liyakat) yoksunluğu yüzünden laf ebelikleri, hinlikler, dilenciye sadaka türü vaatler, Ak Parti ile sidik yarıştırmalar vb bebelere balon işlerle kumda oynayarak siyasette ucuzluğun diplerini test etmekten başka bir mesai yürütemiyor. Yarın devlet yönetimini üstlendiğinde birden kemale erecek değil ya…

  • Canlılık, içerdiği açlık bilgisi tarafından itilir. Yemek, içmek, avlanmak, savaşmak, çiftleşmek vb fiillerin hiçbiri iradeye dayalı (proaktif) değildir, hepsi açlık bilgisinin güdümünde gerçekleşir. Örneğin fare peynire koşmaz, içindeki açlık bilgisi fareyi körü körüne peynire iter. Ve tabii kapanda ezilerek bedelini öder.

Bir de bir fare var ki -belgesel meraklılarının bildiği üzere dâhi fare olur kendileri- sakince gidip özenle sakınarak tuzaktaki peyniri, tereyağından kıl çeker gibi alıverir. O faredir ki o küçücük beyninde peynir olgusunun tuzak şüphesiyle bağlantı sağlaması sayesinde açlık bilgisiyle itilirken şüphecilikle çekilerek dar anlamda diyalektik düşünmeyi başarmış olur.

Diyalektik düşünebilmek itilmeye karşı çekilmeli (itilmeli çekilmeli) bir süreç olmak zorundadır ve bunu başarabilmek için açlık bilgisini sıkı sıkıya şüphecilikle bağlamak gerekir. Kendinden ve ürünlerinden sistemli bir biçimde şüphe etmeyi beceremeyen, Marksist atakların yaşadığı yüz kızartıcı hezimetler gibi yenilgiye mahkûm olur.

Cumhuriyet Halk Partisi kesinlikle vahametin farkında değil, kendi günlük yaşamıyla sınırlı ‘düz Dünya’ algısını biraz olsun aşamıyor. Üretken eleştiri, şüpheciliği aktifleştirmek ve bu sayede iktidar açlığıyla körkütük olmuş Cumhuriyet Halk Partisini gaflet uykusundan uyandırıp yola getirmek için tam da şimdi gereklidir. Aksi takdirde sorunların altında bir Ak Parti gibi ezilecek ve yönetim kriziyle birlikte ülke kaosa sürüklenecek.

Geçmişe gidip Osmanlı Devleti’ne bakmak gibi, kendini bir şey sanmak için yırtınan eziklerin elinde ülke göz göre göre gidiyor. Tutsan elinde kalacak, tutmasan altında kalacaksın

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla