Anasayfa » Michael Hudson: Dolar Euro’yu yiyecek

Bu gönderiyi paylaş

Dünya Ekonomisi / Genel / Politika

Michael Hudson: Dolar Euro’yu yiyecek

Ekonomik Sistemler Çatışması: Çin ve ABD

Yeni Soğuk Savaş tırmanıyor. Başkan Biden ve ABD ulusal güvenlik raporlarının açıkladığı gibi, Çin en büyük düşman olarak görülüyor. Çin’in büyümesi, ABD ekonomisini sanayisizleştirdiği için Nihai Terör olarak kabul edildi.

Sosyalist sanayileşme, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana ve özellikle 1980’lerden bu yana rantiye ekonomisinin her zaman en büyük düşmanı olarak algılanmıştır. Bugünkü sonuç, ekonomik sistemlerin çatışmasıdır: Sosyalist sanayileşme ile neoliberal finans kapitalizmi.

ABD’nin stratejisi, Çin’in olası ekonomik müttefiklerini, özellikle Rusya, Orta Asya, Güney Asya ve Doğu Asya’yı uzaklaştırmaktır.
Soru, bölme ve izolasyona nereden başlanacağıydı. Rusya, hem Çin’den hem de NATO Euro Bölgesi’nden tecrite başlamak için büyük fırsat gibi görülüyordu.

Şu anki soğuk savaş, yakın tarihte Amerika’nın Irak petrol sahalarını ele geçirmesine veya İran’a ve ona yardımcı olan ülkelere karşı başlatılabilirdi. Başlatılamadı.

Ukrayna, 2014 Maidan darbesinden bu yana sekiz yıl boyunca ABD destekli bir iç savaşa maruz kaldı ve Çin, Rusya ve müttefiklerine karşı bu çatışmada en büyük ilk zafer şansını sundu. Büyük bir hesaplaşma için Şubat ayı sonlarında planlar yapıldı. Ukrayna, NATO tarafından silahlandırıldı.

Euro/Dolar kurundaki olası düşüş

Batı Avrupa, görev bilinciyle Rus gazını, petrolünü ve gıda tahıllarını satın almak yerine, bunları keskin bir şekilde artan silah ithalatıyla birlikte ABD’den satın alacak. Bu durumun Batı Avrupa’nın ödemeler dengesini ve dolayısıyla euro’nun dolar karşısındaki döviz kurunu nasıl etkileyeceğine bakmak uygun olacaktır.

Savaştan önce Almanya, Fransa ve diğer NATO ülkelerinin Rusya ve Çin ile ticareti bir refah vaad etmişti. Rusya, rekabetçi bir fiyata bol miktarda enerji sağlıyordu ve bu enerji, Kuzey Akım 2 ile büyük bir sıçrama yapacaktı. Avrupa, Rusya’ya daha fazla endüstriyel imalat ve sermaye ihraç ederek artan ithalatını ödemek için döviz kazanacaktı.

Bu ikili ticaret ve yatırım şimdi durduruldu. NATO’nun Rusya’nın euro ve İngiliz sterlini cinsinden tutulan döviz rezervlerine el koyması ve Avrupa’nın Rus düşmanlığının ABD tarafından sürekli körüklenmesi göz önünde bulundurulduğunda, uzun yıllar boyunca da durdurulacak.

Artık NATO ülkeleri ABD LNG’sini satın alacak – ancak yeterli liman kapasitesini inşa etmek için milyarlarca dolar harcamaları gerekecek, bu da belki 2024’e kadar sürebilir. (O zamana kadar iyi şanslar.) Enerji kıtlığı, dünya gaz fiyatını keskin bir şekilde artıracak. NATO ülkeleri de ABD askeri-sanayi kompleksinden silah alımlarını artıracaklar. Silah fiyatı yükselecek. Gıda fiyatları da kıtlık nedeniyle yükselecek.

Enerji, silah ve gıda fiyat dinamiklerinin üçü de doları euro karşısında güçlendirecek.

Avrupa uluslararası ödemelerini ABD ile nasıl dengeleyecek?

Soru şu ki, Avrupa uluslararası ödemelerini ABD ile nasıl dengeleyecek? Küresel serbest ticaret hızla ölüyorken, Avrupa’nın ABD ekonomisinin kabul edeceği neyi ihraç etmesi gerekiyor?

Cevap, çok seçenek yok… Peki Avrupa ne yapacak?

Mütevazı bir teklifte bulunabilirim. Avrupa siyasi olarak bağımsız bir devlet olmaktan büyük ölçüde vazgeçtiğine göre, daha çok Panama gibi görünmeye başlıyor. Euro bölgesi, finansal havluyu atıp neden ABD dolarını kabul etmiyor?

Para birimi dolar karşısında düştükçe euro cinsinden maliyet daha da yüksek olacaktır. Faiz oranları yükselecek, yatırımlar yavaşlayacak ve Avrupa ithalata daha da bağımlı hale gelecek. Euro bölgesi ekonomik bir ölü bölgeye dönüşecek.

Amerika Birleşik Devletleri için bu Avrupa’ya karşı Dolar Hegemonyasıdır. ABD bu planla Avrupa’yı ekonomik olarak fethetmesinin yanı sıra, Afrika, Güney Amerika ve Asya ülkeleri için de harekete geçecek. Enerji ve gıda fiyatlarındaki keskin artış, gıda açığı ve petrol açığı olan ekonomileri sert bir şekilde vuracak.

Pek çok Afrika ve Latin Amerika ülkesi – özellikle Kuzey Afrika – aç kalmak, benzin ve elektrik kullanımlarını azaltmak ile ABD ticaretine olan bağımlılıklarını kapatmak için dolar borç almak arasında bir seçimle karşı karşıya.

Dünya ekonomisi alevleniyor. ABD, Yeni Demir Perde’nin hangi tarafına katılmak istediklerini seçmesi için ülkelere baskı yapıyor.

Ama bunda Avrupa için ne var?

Yunan işçi sendikaları halihazırda uygulanan yaptırımlara karşı gösteri yapıyor. Ve Macaristan’da, Başbakan Viktor Orban, temelde AB karşıtı ve ABD karşıtı bir dünya görüşü olan seçimi kazandı ve Rus doğalgazını ruble olarak ödeyerek başladı. Hindistan, ABD’li diplomatlara ekonomisinin doğal olarak Rusya ve Çin’inkilerle bağlantılı olduğunu söyledi.

ABD açısından bakıldığında, yanıtlanması gereken tek şey, “Ödüllendirdiğimiz yerel politikacılar ve bağımlı oligarşiler için sırada ne var?”

Yaklaşan III. Dünya Savaşı’nı gerçek bir ekonomik sistemler savaşı yapan da budur.
Ülkeler hangi tarafı seçecek: Kendi ekonomik çıkarları ve sosyal uyumlarını mı yoksa ABD boyunduruğunun altına girmek mi?

Tüm bu siyasi müdahale ve medya propagandası karşısında, dünyanın geri kalanının bu olayın küresel bir savaş olduğunu anlaması ne kadar sürecek?

 

*Söz konusu yazı,

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla