Anasayfa » Financial Times: Devlet tahvili piyasasındaki yapısal sorunlar

Bu gönderiyi paylaş

Çevirilerden Seçmeler / Dünya Ekonomisi

Financial Times: Devlet tahvili piyasasındaki yapısal sorunlar

Suların altındaki endişe

Bu ay, küresel yatırımcılar, İngiltere’de yaşanan politik gelişmeleri endişeyle izledi. Gelişmeler sonrasında İngiltere’de tahvil piyasası şu an için sakin görünüyor. Ancak 23,5 trilyon dolarlık Amerikan devlet tahvili piyasası için koşullar bu kadar sakin olmayabilir.

Pandeminin ilk ortaya çıktığı Mart 2020’de Hazine piyasası, neredeyse donma eşeğine geldi. FED’in müdahalesi ile facia önlendi. Bugün, tahvil piyasası sakin görünmekle birlikte, sıkıntılı gelişmelere gebe olabilir.

JPMorgan Hazine piyasası likidite endeksi Mart 2020’de görülen en düşük seviyelere geriledi. Ice-Bofa Hazine piyasası oynaklığı endeksi  “Move” ise Mart 2020’deki seviyelere geldi.

Grafik: Ice-Bofa Hazine Piyasası Oynaklığı Endeksi

Yellen’ın dikkan çeken ifadeleri

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen piyasada “Likidite kaybından endişe duyduğunu” kamuoyu önünde ifade etti.

Daha da çarpıcı olanı, Yellen, halihazırda sıkı para politikası uygulanırken, tahvil alımı yapacaklarını söyledi. Tahvil alım programının amacı, yeni vadeli tahvilleri satıp eski vadeli tahvilleri satın almayı kapsıyor. Bu program ile  daha az likit olan eski vadeli tahvil piyasasını canlandırmak amaçlanıyor.

Hazine’nin bu programı uygulaması, artan huzursuzluğun açık bir işaretidir. Peki sebebi nedir?

Artan yatırımcı kaygısı, hükümetin bu tip önlemler almasına neden oluyor. Bu hafta bir Bank of America araştırması, varlık yöneticilerinin yüzde 31’inin varlık sınıflarındaki likidite koşullarını en son Mart 2020 veya 2008’de görülen bir seviye olan “zayıf” olarak gördüğünü gösteriyor.

Daha önce, piyasa yapıcılar (Büyük bankalar) piyasa yapıcı gibi hareket ederek kriz anlarında hazine piyasasını likit tutuyorlardı. Ancak 2008’den sonra, bir dizi düzenleyici reform bu davranışı pahalı hale getirdi.

Hazine piyasasındaki sorunlar

Hazine tahvilleri piyasasında çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bunlar kısaca şu şekilde özetlenebilir.

  • ABD hükümetinin ödenmemiş ihraçları 2015’ten bu yana neredeyse iki katına ve 2007’den bu yana ise dört katına çıktı. ABD Hazine piyasasının büyümesi 2008’den bu yana banka sermayesindeki büyümeyi önemli ölçüde geride bıraktı.
  • Bir başka sorun ise piyasa yapısıdır. Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na göre, nakit Hazine işlemlerinin sadece yüzde 13’ü merkezi takas platformları aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu, on yıl öncesine göre yüzde 50 daha düşük demek oluyor. Geri kalan işlemlerin gerçekleşmesi, elektronik ticaret ve geri alım işlemlerinden oluşuyor.
  • TBAC verilerine göre, birincil işlemler, 2008’deki yüzde 14’ten şu anda pazarın sadece yüzde 2’sini oluşturuyor. Üzücü gerçek şu ki, reformlar, özellikle sıkılaşma politikaları, bizi bilinmeyen sulara sürüklüyor. Merkez bankaları yapısal riskleri ortadan kaldırmak için hala çok çekingen ve yavaş davranıyor. Peki bu düzeltilebilir mi? Kolay değil. Gelecek ay, ABD düzenleyicileri yapısal reformları tartışmak için toplanacak. SEC, piyasanın daha fazlasını kapsaması için, takas kuruluşlarını öne çıkaran tavsiyelerde bulunuyor. Fed ise krizde repo piyasasını desteklemeyi kabul etti.
  • Piyasa ahlaki tehlike ile doymuş durumdadır. Birçok yatırımcı bu yapısal risklerin farkında olmasına rağmen, FED’in destekleyeceğini bildiği için, mantıklı bir bahis oynuyor. Bu durum ise merkez bankacılığı için çok sıkıntılı koşullar yaratıyor.

Öyleyse hepimiz, gelecek ayki düzenleyiciler toplantısının reformları hızlandıracağını umalım. Aksi takdirde, QT daha da fazla likidite stresi yaratabilir. Yeni ekonomik şokların vurması durumunda ise çok daha büyük bir Amerikan piyasası düşüşü yaşanabilir.

 

*Söz konusu içerik  Financial Times’da yayımlanmıştır. İçerik ParaAnaliz için çeviri yapılarak derlenmiştir.

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla