Anasayfa » ABD, Çin ve ardından Kanada ve Yeni Zelanda’da Konut Krizi (The Globe and Mail)

Bu gönderiyi paylaş

Çevirilerden Seçmeler / Dünya Ekonomisi

ABD, Çin ve ardından Kanada ve Yeni Zelanda’da Konut Krizi (The Globe and Mail)

Yeni Zelanda ve Kanada konut piyasasının birçok ortak noktası mevcut. Her ikisinde de bazı evler dünya ortalamasına göre uygun fiyattaydı. Her ikisinde de pandemi sırasında konut fiyatları inanılmaz arttı. Her iki ülkede de ev sahipliği oranı gittikçe düşüyor. Yeni Zelanda’da ev sahipleri ve spekülatörler piyasaya hakim olduğu için, ev sahipliği oranı Kanada’ya göre daha da düşüyor.

Konut piyasasındaki bir yavaşlama, her iki ülkede de konut sorununu sihirli bir şekilde çözmeyecektir. Çünkü artık konut fiyatları orta sınıf ailelerin erişemeyeceği bir yerdedir.

Yeni Zelanda’da pandemiden önce konut fiyatları, gelişmiş ülkelere göre çok uygundu. Bu yüzden birçok Yeni Zelanda’lı konut yatırımı yaptı. Başbakan Jacinda Ardern, 2017’de iktidara geldiğinden beri, ev fiyatları yaklaşık yüzde 60 arttı.

Yeni Zelandalılar büyük ölçüde müstakil evlerde yaşıyor veya kiralıyor. Daha fazla insan aynı evi paylaştıkça konut sahipliği oranı gittikçe düşüyor. Kendi evlerine sahip olan hanelerin oranı son yirmi yılda yüzde 74’ten yüzde 65’e düştü. Bu oran, 1950’lerin başından beri en düşük oran. Kanada’da bu oran 2011’de yüzde 69 seviyelerindeyken 2016’da yüzde 67 seviyelerine geriledi.

Haziran ayında Yeni Zelanda’da ortalama ev fiyatı, tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 683.000 dolar civarındaydı. Yeni Zelanda’da yıllık ortalama ücret 62.000 dolar civarındadır.

Kanada’da ise ortalama ev fiyatı 665.850 dolar civarındadır. Bununla birlikte, OECD verilerine göre, Kanada’da yıllık ortalama ücret 70.000 dolar civarındadır.

Her iki ülke de son aylarda ev fiyatları kısmen düşmektedir ancak yüksek faiz oranları, satın alınabilirliği her iki yerde de düşürüyor.

Bozulan sosyal doku

Yeni Zelanda’nın abartılı ev fiyatları bir gecede ortaya çıkmadı. Fiyatlar son yirmi yılın çoğunda istikrarlı bir şekilde arttı. Başbakan Ardern, on yıl içinde 100.000 ev inşa etme sözü verdi ancak program başarısızlıkla sonuçlandı. İlk beş yılında sadece 1.000 ev teslim etti.

Yeni Zelanda, ulusal bir konut takıntısından muzdarip. Bir mülk satın almak, ülkedeki nihai başarı işaretidir.

Ekonomik sorunlardan daha da kötüsü, sosyal huzursuzluktur. Ülkede yoksulluk oranı gittikçe artıyor ancak sosyal yapı buna ayak uyduramıyor. Çete şiddeti daha fazla haberlere konu oluyor. Bu, ülkenin erozyona uğrayan sosyal dokusunun bir yansıması oluyor.

Artan kalabalık yaşam ve standartların altındaki konutlar, sağlık yaşamını da olumsuz etkiliyor. Yeni Zelanda’da birkaç günde bir romatizmal ateş vakaları teşhis ediliyor. Vakaların neredeyse tamamı Aborijin çocuklarında ortaya çıkıyor.

Politikacılar sözler verdiler ancak henüz onları etkili programlarla desteklemediler. Her iki ülkede de politikacılar, konut krizinin bir felakete dönüşmemesine dikkat etmelidir.

 

(Kaynak: The Globe and Mail)

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla