Anasayfa » ANALİZ: Yüksek enflasyon mu yoksa durgunluk mu? Avrupa ikilemde (FOCUS)

Bu gönderiyi paylaş

Ekonomi / Para Politikasi

ANALİZ: Yüksek enflasyon mu yoksa durgunluk mu? Avrupa ikilemde (FOCUS)

ABD Merkez Bankası bu yıl faiz oranlarını önemli ölçüde artırırken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) faizi negatif bölgede tutmaya devam ediyor. Durumdan memnun olmayan Avrupalı ​​bankacı sayısı artıyor. Daha yüksek faiz oranları enflasyonu yavaşlatabilir ancak aynı zamanda ekonomiyi durdurabilir. Avrupa’da enflasyon oranları Mart ayında yeni rekorlara ulaştı. Almanya’da yüzde 7,3, tüm Euro bölgesinde ise yüzde 7,5 enflasyon mevcut.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) artık müdahale etmeli ve yüksek enflasyonla faiz artırımlarıyla mücadele etmeli. Ama ECB bundan kaçınıyor. Neden?

Yüksek faiz oranları neden enflasyona karşı yardımcı olur?

Enflasyon oranı aslında fiyatlardaki artışı değil, bir para biriminin değerini tanımlar. Değer, tüm mallarda olduğu gibi, arz ve talebe göre belirlenir. ECB, faiz oranı ile arz tarafını kontrol eder. Faiz oranları şu anki gibi düşük olursa, bankalar merkez bankasından ucuza borç alıp, düşük faiz oranlarıyla müşterilere kredi verir. Bu durum, şirketlerin ve bireylerin daha fazla kredi almasına yol açar. Dolaşımda daha fazla euro olduğunda, euro daha az değerli hale gelir ve enflasyon yükselir.

Madem bu kadar basit, ECB neden faiz oranlarını yükseltmiyor?

ECB, faiz oranı kararlarında iki temel sorunla karşı karşıyadır.

Birincisi, çok heterojen olan 19 euro ülkesinden oluşan bir topluluğa göz kulak olması gerektiğidir. Enflasyon oranı son dönemde yüzde 7,3 iken Malta’da sadece yüzde 4,6 ve Litvanya’da yüzde 15,6’dır. Bu nedenle ECB, kararlarıyla bazı ülkelere zorluk çıkarmamaya dikkat etmelidir. Ancak, Euro bölgesindeki en düşük enflasyon oranları bile artık yüzde 2 hedefinin oldukça üzerinde olduğundan, bu durum artık o kadar önemli değil.

Daha da önemlisi, yüksek faiz oranları her zaman ekonomik büyümeyi sınırlar. Krediler daha pahalı hale geldiğinde, şirketler daha az yatırım yapar. Buna göre, daha az istihdam yaratılır ve verimlilik artmaz veya daha yavaş artar. Burada da tek tek euro ülkeleri arasında büyük farklılıklar var, ancak daha yüksek faiz oranlarının, Almanya da dahil olmak üzere, bazı ülkelerde, ekonomiyi durdurması yönünde genel bir risk var.

Yani ECB hiçbir şey yapmıyor mu?

Pek değil. ECB şu anda durumun nasıl geliştiğine bağlı olarak hızlı tepki vermeye hazırlanıyor. Tahvil satın alma programının sonbaharda sona ermesi planlanıyor. Merkez bankası, devlet ve şirket tahvillerini ayda 40 milyar euro’ya satın alıyor. Bu sadece ekonomiyi canlandırmak için parayı dolaştırmaktır.

Dolayısıyla satın alma programının sona ermesinin şimdiden bir etkisi olabilir. Daha da önemlisi, tahvil alımlarının sona ermesi, faiz artırımı için bir ön koşul olarak görülüyor. ABD’deki Fed de bu yıl iki önlemi birbirine bağlıyor. Mevcut ECB planları, 2023’ten itibaren faiz oranı artışlarını öngörüyor, ancak acil bir durumda yaz sonunda da faiz artışı gerçekleşebilir.

ABD Merkez Bankası neden bu sorunlara sahip değil ve sadece faiz oranlarını artırmıyor?

ABD Federal Rezervi 19 ülkeyi uzlaştırmak zorunda değil, aksi takdirde ECB ile aynı sorunlarla karşı karşıya. ABD’de enflasyon oranı son 40 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 7,6’ya yükseldi. Aynı zamanda, buradaki ekonomi hala Corona krizinden zarar görüyor ve şu anda yüksek enerji fiyatlarından muzdarip.

ECB çok uzun süre tereddüt ederse, yüksek enflasyonun tutunma riski var mı?

Teoride evet, pratikte şimdiye kadar değil. Yüksek enflasyonun yapışkan-kalıcı hale gelmesinin önemli bir nedeni ücret-fiyat spiralidir.
Model, insanların yüksek fiyatlardan dolayı yüksek ücret talep etmelerine dayanır. Daha yüksek personel maliyetleri, daha sonra şirketlerin fiyatlarını yükseltmesine yol açar, bu nedenle işçiler, çalışanlar tekrar daha yüksek ücret talep eder – bu döngü bu şekilde devam eder.

Böyle bir ücret-fiyat sarmalının devam edebilmesi için ücretlerin en azından enflasyon oranında artması gerekir. Şimdiye kadar örneğin Almanya’da bu durum böyle gerçekleşmedi. Bazı kilit sektörlerde, yüzde 7 veya daha fazla ücret artışı görüşülecek gibi görünmüyor. Kimya endüstrisi, bu hafta sendikalarla, tek seferlik bir ödemeye karşı müzakerelerin sonbahara kadar ertelenmesi konusunda anlaştı. Sigorta sektöründe hafta başında yüzde 3 civarında ücret artışı konusunda anlaşmaya varıldı. Yani ücretlerin enflasyon oranı kadar arttırılmaması konusuna özen gösteriliyor.

ECB her şeye rağmen ne zaman faiz artıracak?

Mevcut gidişat, ECB içinde önemli bir tartışmanın konusudur. Örneğin Almanya, Avusturya ve Hollanda’nın önde gelen merkez bankacıları, ABD modeline dayalı olarak daha hızlı faiz artırımları çağrısında bulunuyorlar. Belçika’nın merkez bankası başkanı Pierre Wunsch dezavantajları kabul etmeye bile istekli oldu. Reuters’e verdiği demeçte, “Geçici bir durgunluk yalnızca bir ayrıntı olabilir” dedi.

Bu haftaki bir DIW araştırması, faiz oranlarındaki her yüzde 0,25’lik artış için yüzde 0,2 daha az enflasyon bekliyor. Yüzde 7,3’ten yüzde 2’ye düşmek için küçük artışlar zaten yeterli değil. Bununla birlikte, iki uç arasında bir uzlaşma, ECB’nin en azından negatif faiz oranını kaldırması ve kilit faiz oranını yüzde 0’a geri getirmesi ile sonbaharda olabilir. Bu, on yıldan uzun bir süre sonra ilk faiz artırımı olacak.

 

*Söz konsu yazı  Christoph Sackmann tarafından Alman FOCUS.de için kaleme alınan yazıdan paraanaliz için çeviri yapılarak derlenmiştir.

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla