Anasayfa » Ortadoğu’dan Çıkış – Ekonomi (birinci bölüm)

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Ortadoğu’dan Çıkış – Ekonomi (birinci bölüm)

Genelde ilkellik

  • Ufak büyük olduğuna bakmaksızın ekonomideki her entropi atağına kriz dense de ekonomik bunalıma neden olan esas ekonomik kriz ölmüşten beter olma korkusuyla tetiklenen sürü psikolojisidir.

Yangından mal kaçırır gibi piyasalardan kaçışma ile kasırgadan saklanır gibi tüketimde içe kapanma aynı anda gerçekleşir ve aralarında kopmaz bir bağ olan tüketim-üretim eğrileri düşen uçak gibi dibe çakılmasa da yatay eksenin bayağı bir yakınlarına iner.

Hırsızlığa bağımlılık aşırı güçlü ve yaygın olduğu için yükselişe geçmeyi sağlayabilecek alım gücünü bulamayan tüketim-üretim eğrilerinin düşük irtifada yatay eksene paralel seyretmesi genel anlamıyla depresyonu şimdi gerçek zamanlı deneyimlenmekte olduğu gibi tüysüz maymunun yaşam tarzına dönüştürür.

Ekonomideki entropi nöbetleri üstünde iz sürüp ekonomik bunalıma akabilecek entropi dizisinin ilk atağını (dominonun ilk taşını) öngörmeye çalışmak kakofoni kumkumasına dönüşmüş böylesi bir veri kirliliğinde mümkün olmasa da sürü psikolojisi bu sefer spekülatörlük yaşı ilkokul çocuklarına inen kripto para tezgâhında tetiklenecek.

Diğer bir deyişle can havliyle hırsızlığı baskılamaya çalışması gerekirken azgınlığa dönüşen bağımlılığın pençesinde hırsızlığı perçinleyip yaygınlaştıran tüysüz maymunun mermere kafa atar gibi üstüne koştuğu ekonomik kriz bu sefer kripto para merkezli olacak.

Kapitalizm oldu olalı öngörülmesi ve durdurulması olanaksız sürü psikolojisi yüzünden düz spekülatörlük yönetilememiş ve sürdürülemiyorken dopamin orucuyla kitap okumaya çalışmak ile her tür pornografiyle dejenerasyon banyoları yapmak arasında histeri nöbetlerine tutularak gidip gelen kompleksli dâhilerin manipülasyonunda birbirinden kurnaz birbirinden donanımlı dolandırıcıların cirit attığı kripto para spekülatörlüğü hiç yönetilemez. Her öğün on tabak yemek ya da her gece bir kilo rakı içmek gibi sürdürülmesi olanaksızdır.

  • Ve el savaş mafyası. Büyük Buhrandan farklı olarak bu sefer devasa boyutlarının tam tersine ürettiklerinin tüysüz maymun tarafından tüketilmesinde ciddi zorluklar yaşanan bir de savaş endüstrisi var. Rusya’sı da var, Çin’i de var, Almanya’sı Fransa’sı da var, Türkiye’si bile var… ama onlar yardımcı karakter ve figürasyon. Savaş mafyası tabii ki kendini Amerikan dış politikasıyla gösteriyor. Kimse hastalanmasa ilaç baronları kafayı yerdi, savaş gereçlerinin deliler gibi tüketildiği uzun süreli bir savaş çıkmazsa savaş baronları tımarhanelik olacak.

Şirketçi akıl için mal satışının kesintiye uğramadan sürekli artması dışında kazanmanın bir tanımı olamaz, savaş kazanmak savaş gereçlerinin satışını azaltacağı için savaş mafyasına çok da kazanmakmış gibi gelmez. Savaş endüstrisini esas alan Amerikan dış politikasının Vietnam Savaşı da dahil o gün bugün savaş kazanmak diye bir derdi olmadı, sürekli ve yoğun biçimde savaş gereçlerinin tüketilmesi hep birinci önceliği oldu.

Satmayı ekonomi sanmak liberal yanılsamadır. Môrgiç krizinin ayan beyan ortaya serdiği gibi ekonominin çarklarını döndüren sadece tüketmek fiilidir. Satılsın ya da satılmasın tüketilemeyen her üretim kriz biriktirmektir.

İngiltere’yi tahtından edip Amerika’nın süper güce dönüşmesini sağlayan Dünya Savaşlarında olduğu gibi rica minnet barışı sağlamaya çalışan ama savaşmaktan başka çare bulamayan haklı taraf ve kurtarıcı kisvesi altında kocaman midesiyle bir canavara dönüşen savaş endüstrisini doyurup hayatta tutabilmek için Amerika gene Dünya Savaşları ve sonrasındaki yerel savaşlarda olduğu gibi kesinlikle kendi kıtasının uzağında olmak kaydıyla hep savaş olsun, savaşların biri bitmeden diğeri başlasın istiyor.

Kültürel evrimi antikitenin bayağı bir gerilerinde bir yerlerdeki korku filmi gibi alacakaranlık zamanlara takılıp kalan Taliban bile sınıflı toplum siyasetine özgü sıradan ikiyüzlülükle davranmayı akıl edebildiğine göre kimse -özellikle de Amerika’daki kamuoyu potansiyeli- savaş baronlarını ihya etme konusunda sonsuza kadar keriz olamaz.

‘Savaşı çıkaran kaybeder’ yasası en azından kültürel evrim yarışının birincisi Batı için artık genetik bilgiye dönüşmüş durumda. Saddam benzeri gafilleri tuzağa çekemedikten ya da ikiz kulelere terör saldırısı benzeri kendi kamuoyuna satabileceği bir bahane bulamadıktan sonra Amerika durup dururken savaş çıkarmaya cüret edemez. 68 Hareketi benzeri bir kalkışmanın oluşturacağı güçlü kamuoyu, altmışlar ve yetmişlerde olduğu gibi devlet ve şirket suçlarını baskılayıcı-geriletici gelişmiş yasaları dayatarak para ve savaş baronlarının egemenlik kuvvetini ciddi boyutlarda zayıflatabilir.

Üstelik Avrupa Birliği, açlıktan gözü dönmüş it sürüleri gibi dolanıp önüne gelene sulanarak Rusya ile Ukrayna’yı ya da Çin ile Tayvan’ı veya Türkiye ile Yunanistan’ı vb kan davası olan devletleri gizliden gizliye birbirine düşürmeye çalışan savaş baronlarını artık ihya etmek istemiyor. Avrupa Birliği olmadıktan sonra Amerika’nın diğer yardakçıları sıkıyı görünce voltayı alacak kof unsurlar. Yani kâh savaşarak kâh her türlü dolduruşa gelen görece ilkel devletleri savaştırarak bebeklerin etinden kanından rızkını çıkarma işlerinde Amerika bu sefer en kuvvetli destekten yoksun.

Amerikan liberal örneğin geçmişte Güney Afrika Cumhuriyeti’ni yöneten Avrupa kökenli zorbalardan farklı olarak kendi kamuoyundan korkmayı bildiği, yasal çerçevede baş edemeyeceğini anlayınca kamuoyunu boğup feodalizme istikamet almak yerine -biçimsel tabii- kamuoyuna boyun eğerek liberalizm sınırları içinde kalma sağgörüsünü gösterebildiği için bugünlere gelebildi – Baskı ve engelleme girişimlerinden geri durmasa da son tahlilde kamuoyunun önünü kesmediği için üretkenliğini geliştirerek süper güç özelliğini koruyup güçlendirebildi.

Afganistan’dan çekildi, çünkü Amerikan düşmanı teröristleri haklama bahanesiyle gidip hiç dönmeyecekmiş gibi postu serdiği o savaşı artık kamuoyu satın almıyordu. Vietnam Savaşındaki ısrarından biliyordu ki savaş karşıtı kamuoyunun sokaklara dökülmesi liberal demokrasi koşullarında alınabilecek bir risk değil.

Kamuoyu bir izin verse var ya -kendi kıtasının uzağında olmak kaydıyla- Amerika savaşı sonsuza kadar sürdürür, o kadar ki karşı taraf yenilecek gibi olsa el altından bedavaya silah sağlayıp düşmanının yenilmesine izin vermez.

Bir, bir daha iki; ne üretiyorsan o hızla tüketim sürecine sokacaksın, yoksa fabrikaya kilit vurmak zorunda kalır, bir sürü işsizle bunalımı derinleştirip milleti canından bezdirerek kafanı koparmalarına neden olabilecek sosyal gerilimi artırırsın.

Şu an Dünya üzerinde şöyle etine dolgun sıcak bir savaş yok, savaş gereçlerinin tüketimi minimumda.

Amerika’nın gücünü zayıflatıp eşitlemek isteyen dost düşman olduğuna bakmaksızın Avrupa Birliğini de içine katıp ittifak yaparak savaş baronlarının tek mermi satamayacağı barış koşularını sağlamak için gerilime ve savaşa izin vermez. Amerika ile baş etmenin tek yolu güzellik kraliçesinin stratejisi, dünya barışı. Amerika’yı zayıflatmak istiyorsan köpeğini aç bırak; Amerika devleti ne kadar terörü destekleyip pislik yapsa da sen Amerikan kamuoyunun gerçekten dostu ol, ne Amerika’ya ne de uzak yakın hiçbir ülkeye bomba atma gibi bir niyetinin olmadığını kanıtla. Ürünleri tüketilmeyen gümler, artık zaman bu zaman, savaşarak değil savaşmayarak yenme zamanı. Örneğin Yunanistan’ı korkutma ki o da gidip savaş baronlarına sığınmasın, onları beslemesin.

Ya kültürel evrimi bin yıl geriden geldiği için zorbalıktan kendini alamayan Rusya ve veya Çin gibi ilkel devletleri tuzağa çekip adamakıllı irilikte bir savaş patlatacak ya da Hitler’in Amerikan liberale armağan ettiği o yere göğe sığamayan savaş endüstrisi patlayacak. Matrak olan her iki seçeneğin de kriz olması.

  • Şair “masa da masaymış ha” diye hayret etse de “ha babam” üstüne bir şeyler kondukça “bana mısın” dememek ne bir masanın ne bir metaforun ne ekonominin ne de yerdeki ve gökteki hiçbir şeyin özelliğinde bulunmadığını ve entropinin birikimi zaten durdurulamadığı için genel anlamda çöküşün fizik yasası olduğunu şair de bilir, ilkokul öğrencisi de bir çırpıda öğrenebilir… bir tek hırsızlığa bağımlılıktan aklı örtülmüş tüysüz maymun dışında bir de mahlukat bilemez.

Liberal, örneğin Büyük Buhran sırasında yürürlüğe konup doksanlarda lağvedilerek iki binlerdeki büyük krizle bunalıma yol açan hırsızlık bankacılığı ile normal bankacılığın birbirinden ayrılması yasası gibi yasalar geliştirip işletmek yerine el yordamıyla bunalımdan çıkmaya çalışıyor, çünkü bunalımdan çıkmak için yürürlüğe koyacağı her yasa ile liberal kendi eliyle kapitalizmi (hırsızlığı) bir parça daha öldürmüş ve o oranda sosyalizmin kurucu yasalarını geliştirme mücadelesine bizzat katkı yapmış olacak.

Salgınla gösterilerin frenlenmesi liberal açısından iyi bir durum sanılsa da salgının yarattığı psikolojik durum gerçekte büyük sosyal patlamalara neden olacak şekilde gerilimi biriktiriyor.

Ekonomik bunalımda ekonomik krizin patlaması tüysüz maymun açısından daha önce yaşamadığı müstesna bir deneyim olacak.

Ekonomik bunalım ümitsizce derinleşme eğilimini sürdürürken ilginç olduğu kadar savaş endüstrisinin çıldırma riskiyle birlikte korkunç bir deneyim yaşamak bir yerlerdeki bir entropi atağıyla sürü psikolojisinin bir tetiklenmesine bakar.

Bela bas bas bağırarak geliyor.

Ve yerelde iğne ucu kadar bile bir umut ışığı yok.

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla