Anasayfa » FED’in enflasyonla imtihanı (Jane Knodell)

Bu gönderiyi paylaş

Çevirilerden Seçmeler / Dünya Ekonomisi

FED’in enflasyonla imtihanı (Jane Knodell)

“Yalnızca sıkı para politikasına dayanan enflasyonla mücadele politikası başarısız olmaya mahkumdur. Yükselen faiz oranları, en iyi ihtimalle enflasyon sorununun ancak üçte birini çözebilir.”

FED, 26-27 Temmuz’daki toplantısında, 75 baz puan faiz artırılmasına karar verdi ve “enflasyonu yüzde 2 hedefine döndürme” konusundaki güçlü kararlılığını dile getirdi. Komite ayrıca “niceliksel sıkılaştırmaya” (Fed’in uzun vadeli menkul kıymetlerini azaltarak) devam etme kararı aldı.

Bu gelişmelere bakınca, artan enflasyonla başa çıkmak için tek bir “kör” aracımız var gibi görünüyor: Toplam talebi azaltmayı amaçlayan sıkı para politikası.

Mevcut çalışmalar para politikasının sınırlılıklarını ortaya koyuyor

Ancak güncel çalışmalar bu politika üzerindeki sınırlılıkları ortya koyuyor. Ekonomist Adam Hale Shapiro, San Francisco Federal Rezerv Bankası’nda bir araştırma gerçekleştirdi. Shapiro, araştırmasında, enflasyon üzerindeki arz ve talep bileşenlerinin etkilerini anlamayı amaçlıyor. Shapiro, kişisel tüketim harcaması fiyat endeksinin bileşenlerini, talebe dayalı bileşenlere ve arz odaklı bileşenlere ayırıyor.

Shapiro, ABD’de gerçekleşen son 1 yıllık enflasyonu, pandemi öncesi seviyeler ile kıyaslıyor. Buna göre, enflasyondaki farklılık üzerinde arz faktörlerinin etkisinin yaklaşık %50 olduğu sonucuna varıyor. Bu etkilerin de gün geçtikçe arttığına vurgu yapıyor. Öte yandan, pandemi öncesi ile enflasyon farkının yaklaşık üçte birinden talep faktörlerinin sorumlu olduğu sonucuna varıyor. Ve bu etkilerin de son zamanlarda azalıyor oluşuna dikkat çekiyor. Çalışmaya göre gerçekleşen enflasyon farkının geri kalanı, arz veya talep odaklı olarak açıkça tanımlanamayan diğer faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Grafik: Enflasyon üzerindeki arz ve talep bileşenleri

Bu bulgular genel olarak doğruysa, bize yalnızca sıkı para politikasına dayanan bir enflasyonla mücadele politikasının başarısız olmaya mahkum olduğunu gösteriyor.Yükselen faiz oranları, en iyi ihtimalle enflasyon sorununun ancak üçte birini çözebilir.

Başkan Powell, 12 Mayıs 2022’de NPR’nin Marketplace programında yaptığı röportajda bunu kabul etti ve “Kontrol edebileceğimiz tek şey taleptir. Var olan politikalarımızla arzı gerçekten etkileyemeyiz” dedi.

Ancak Fed, politikalarıyla arz yönlü sorunu daha da kötüleştirebilir. AFL-CIO Baş Ekonomisti William Spriggs‘in belirttiği gibi “Bir arz şokunu talep şokuyla kontrol edemezsiniz. Fikriniz, sermaye maliyetini yükseltmeye ve daha fazla tasarruf ve daha düşük yatırım sağlamaya çalışmaksa, bu durumdan bu şekilde çıkamazsınız.”

Güncel Uygulamalar Zaman Alacak

Sektörel ve sektörel düzeydeki arz yönlü faktörleri ele almadıkça enflasyonu düşürmede başarılı olamayız. Bu alanda yapılan olumlu çalışmalar da olmaktadır. ABD’deki yarı iletkenler için teşvik oluşturma ve bilim yasası, tedarik zinciri darboğazlarını ele almayı amaçlamaktadır. Ancak bu önlemler zaman alacaktır.

Enflasyonun gıda fiyatları, enerji fiyatları ve kira fiyatlarındaki etkilerini ele almak için transfer ödemelerini kullanmalıyız. 1980’lerin enflasyon savaşıyla mücadele etmek yerine, Federal Rezerv yetkilileri mevcut enflasyon sorununu bir arz sorunu olarak yeniden ele almalı.

İyi tasarlanmış maliye politikası ve işgücü piyasası politikası (ücretli aile izni ve çocuk bakımı sübvansiyonları dahil) bu sorunu çözmede etkili olacaktır.

 

Söz konusu yazı, Jane Knodell tarafından Monetary Policy Institute Blog için kaleme alınmıştır. İçerik, paraanaliz için çeviri yapılarak derlenmiştir.

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla