Anasayfa » Ortadoğu’dan Çıkış – Ekonomi (üçüncü bölüm-3)

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Ortadoğu’dan Çıkış – Ekonomi (üçüncü bölüm-3)

Ekonomiyi tanımlamaya çalışmak

  • Tıp büyük bir sınıflama olduğu için sadece branşlarında bilimci olunabilir. Ekonomiye gelince hayat bilgisinin para ile alınıp satılabilen temeli olması ve diğer bütün sınıflamalarla derinlemesine etkileşim içinde bulunmasına bakılırsa hemen hemen hayatın kendisi kadar büyük görünüyor.

Üretken üretim olmadan hırsızlık olamayacağına göre ekonomi bilimi denilen liberal sofizmi tümden inkâr etmek de yıkım getirir, üretkenlikle ilgili ne varsa hepsi zehir ile besini ayrıştırır gibi hırsızlıktan arındırılarak kullanıma uygun hâle getirilmelidir.

Onun dışında hayat kadar büyük görünen çok katmanlı bir örüntüde kimse tek başına uzman olamayacağına göre ekonomistin (iktisatçının) niyeti öyle olmasa bile anca yasal hırsızlık uzmanı olabileceğini görememek bilinçdışı sınıflamasına ışık hızıyla ayrışmadır.

Ekonomi bilimi denilen jakobenizmin esasında yasal hırsızlık uzmanlığı (vadedilmiş topraklar) olduğunu görüyor gibi olup da ne yapacağını bilememek ise… nasıl denir?.. jeton düşmüyor değil, düşüyor düşmesine de majesteleri dört köşe ve kafa büyük çoğunluğuyla Laz olmasa da genetik izolasyon mevzubahis olamaz. – Ortada saymayı gerektirecek bir durum yok, şafak henüz karanlık.

  • Böylesine çalkantılı bir dünyada ekonomi diye tekdüze yalınkat bir ekonominin olmadığını, ekonomik krizler dışında bir de salgın savaş deprem vb gibi felaket durumlarında felaketin türü ve boyutlarına göre değişkenlik gösteren kriz ekonomilerinin olduğunu idrak etmek (ekonominin çoklu değişken bir örüntü olduğunu görebilmek) öyle çok bir gözlem yapmayı gerektirmemeli.

Salgından kaynaklı kriz ekonomisindeki yetersiz yönetimden kaynaklı yıkıcı sonuçların, her türden kriz ekonomisinin ayrıca üniversite kurmayı gerektirecek kadar hayati olduğunu göstermesi bir yana; savaşlara gebe bir kaosun her geçen gün şiddetini arttırdığı acımasız bir dünyada savaş ekonomisi üstüne bir vizyonun ve kedi köpek stokunu dahi hesaba katan üniversite düzeyinde simülasyon çalışmaların yoksa bir kurbansın demektir, zavallı Ukrayna gibi ipten kazıktan kurtulmuş it kopuğun fahişesi olmaktan başka bir kaderin olamaz.

Ekonomik göstergelerin en iyi olduğu zamanlarda bile fakirliğin dünyayı kasıp kavurmaya devam etmesi ve bütün bu ekonomik krizler ve kriz ekonomilerinin kötü yönetiminden kaynaklı sayısız ıstırap açıkça gösteriyor ki ekonomi kendi içinde önce sınıflamalara ve sonra branşlara ayrılmak zorunda; mühendislik ya da tıp vb gibi ama daha detaylı bir şekilde branşlara ayrılmış sağlam bir yükseköğretim sistemi ile yetiştirilen uzmanların iz sürücülüğü olmadan bu lağım labirentinden bir çıkış bulunamayacak.

  • Günlük yaşamı çekip çevirmeye dönük temel (rutin) ekonomiyi kurallara bağlayıp bir standarda oturtamamaktan (kalıcı bir istikrara kavuşturamamaktan) dolayı sosyal yapının temelini bir türlü güçlendirememesi Türkiye’nin dünyaları kaybetmesine neden olan ve böyle devam etmekte ısrar ederse tarihten silinmesine neden olacak yüzlerce yıllık ölümcül yabancılaşmasıdır.

Gerçek ekonomi en geniş anlamıyla bilgi endüstrisidir, motivasyon sorunu aşılabilirse ekonominin sonsuz hâli olacak. Gerçek ekonomi olmasa medeniyet ve tabii -angaryaların yapay zekâya yükleneceği öngörüsüne bağlı olarak geçicilik arz eden- temel ekonomi de olamazdı. Bütün mesele düşük performansta çarpık işleyen gerçek ekonomiyi meydana çıkarıp yaygın işleyişini sağlayacak şekilde kurallara bağlamakla ilgilidir. Gerçek ekonomiye çalışıp asgarisinden bir kurumlaşmayı başaramadan temel ekonomiyi rayına oturtmak için çabalamak boşa kürek çekmek olur.

  • Her yerde her zaman en çok da en zor zamanlarda her şeyden çok gerçek ekonomiye ihtiyaç duyulur. Örneğin İkinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere’de gerçek ekonomiye özgü büyük patlama gerçekleşmese o savaşın ne kadar uzayacağını şimdi kimse bilemez.

İngiltere’nin Nazilerle gırtlak gırtlağa olduğu o belirsiz koşullarda biri çıkıp “Nazilerin gizli haberleşmelerini anında sağlarsam ne kadar ödersiniz?” diye sorsa, düşmandan bilgi çalmayı ve yanıltıcı bilgilerle şaşırtmayı sağlayacak istihbaratın er geç zafere ulaştıran kesin üstünlük olduğunu bilebilmek için savaş kitaplarını okumaya bile gerek duymayacak kadar anasının gözü bir siyasetçi olan Çörçil neler vermezdi ki.

Bu hazine tam o sıra tam oradaydı ve Nazilerin gizli haberleşmelerini anında çözen ilk yapay zekâyı çok az bir bütçeyle icat ederek gayet caiz bir tabirle sonun başlangıcı fitilini ateşleyip Nazilerin fişini daha savaşın başında çekmiş oldu.

Her ülkenin bir ordusu vardı, İngiltere’nin ise iki. O tek kişilik ordu Turing’di… ama orada bitmiyor, çok daha fazlası var:

Bir hazine olduğunu en zor zamanda açıkça kanıtladığı halde ısırılmış elma ile sembolize edilen o alçaklığa terk edeceğine İngiliz devlet yönetimi bir parça politik vizyon sahibi olabilseydi, daha kırklı yıllarda İngiltere tek başına teknoloji devrimine giriş yapar ve şimdilerde bebekleri parçalama safarilerinden arta kalan kırıntılarını toplayabilmek için Amerika’nın kuyruğunda dolanacağına teknoloji devrimini herkesten önce tamamlayarak gene dünyanın en süperi olabilirdi. Yapması gereken Turing’e bir laboratuvar sağlamak ve yeni uzmanlar yetiştirmesi için yeni bir fakülte kurmaktı. Onun yerine mucizevi bir hazineyi İngiliz yobazlığına parçalattı.

  • Büyük patlamaya eşdeğer pek çok üstünlük kazandırabilecek gerçek hazineler dünyanın her yerinde… belki bir genelevin tuvaletinde dışkı gibi bırakıldı ve çirkefin göbeğinde kişiliğini korumaya çalışarak bir biçimde büyümeyi başarıyordur… ya da belki bir malikanede dünyaya geldi ve kırıtmayı asalet sanan cemiyet maymunlarının salvoları altında kişiliğini korumaya çalışarak büyüyordur… ve saire.

Devletin malı tam da gerçek ekonomide deniz olmalı, çünkü gerçek ekonomideki girişimlerin kazanımları muazzam olsa da Turing kadar yaman bir akıl olan Tesla’nın deneyimlediği çok pahalı başarısızlık gibi hiçbir garantisi yoktur ve hiçbir özel sektör o kadar risk almaya cesaret edemez. Bir de bu tarz insanların beyninde alışılagelmiş ayak oyunlarına kafa yoracak yer kalmadığı için özel sektörde hızla yıpranıp bir biçimde üretkenliğini kaybedebilir.

Kredi hizmetleri ve patent sistemini, kaynaklar ve o kaynakları işleme yeteneğine sahip insan gücünü kavuşturabilme ilkesi üstüne yapılandırmayı bütün dünyayı kapsayacak şekilde başarırsan süper ötesi güç olma yolunda daha da engel tanımazsın. Ve saire ve saire ve saire

  • Ve birçok biçimde söylenegelen yukarıdaki akıl yürütme böyle devam edip sayfalarca gidebilir ama satın alabilecek evrimde bir akıl olmayınca bir kapik bile etmiyor. Uzaylılar gelip neler yapılması gerektiğini tane tane anlatsa satın alabilecek evrimde kimse olmadıktan sonra bir işe yaramaz. Satın alabilecek evrimde kimse yoksa bir şeyi bilmekle her şeyi bilmek arasında bir fark olmaz. Satın alabilecek evrime ulaşan bir karakter de zaten kimsenin ağzının içine bakmaz, kozmik oyunda daha zorlu bir seviyeye yükselip kendiliğinden bilgi avcısına dönüşür.

Hani, geçmişte 300 500 yaşanmış hayat var da bütün o deneyimler ayrıntılarına kadar kaydedilip şimdiki hayatta kullanılıyor değil. Büyük laflar etmenin bir manası olmadığı gibi tüysüz maymun karşısında alttan almayı gerektirecek bir durum da yok. Mesele siyaset (felsefe) ise kâğıt doldurmak için yazılmaz.

Kapitalizm çökemiyorsa evrim duvarı izin vermediği içindir. Ya da kapitalizm illa çökecekse gerisin geri feodalizme çökmesinden başka bir seçenek yok. Bu bir tıkanma. Anlamaya ve uygulama istikametinde bir bağlantı bulmaya çalışırken, kilometrelerce derinlikteki mağara labirentinin iç karartıcı koşullarında farklı yönlerdeki geçitlerin içinden bin bir zahmetle geçip her seferinde aynı çıkmaza çıkmak gibi farklı yönlerdeki akıl yürütmelerin önü her seferinde aynı iç karartıcı nakaratla kesiliyor.

En büyük hazine bizzat görmek fiilinin kendisidir. Örneğin Osmanlı Devleti’ni yıkımdan kurtarabilecek başkomutan yetkinliğine sahip hazine Mustafa Kemal en zor zamanda orada herkesin gözü önünde savaş kazanmak için bilenmiş bekliyordu, devlet yönetimindeki politik vizyon yoksunluğu yüzünden çöküş tamamlanıp olanaklar sıfırlanana kadar beklemek zorunda kaldı.

Sorunlar çözülemiyorsa o sorunlarla iletişim kurabilecek evrimde bir muhataplığın olmaması yüzünden. Türkiye parça parça dökülüyorsa demek ki bu ülkeye sahip çıkabilecek üstünlük sahibi ergin ve yetkin bir kadro bu topraklarda yetişemedi.

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla