Anasayfa » Nouriel Roubini: Ukrayna krizinin etkileri geçici olmayacak: Stagflasyon, Enerji Krizi ve Jeopolitik Riskler

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Nouriel Roubini: Ukrayna krizinin etkileri geçici olmayacak: Stagflasyon, Enerji Krizi ve Jeopolitik Riskler

Rusya’nın dünya ekonomisinin %3’ünü temsil ettiği göz önünde bulundurulduğunda, Ukrayna’daki savaşın küresel olarak küçük bir etki yaratacağını düşünmek cazip geliyor. Ancak durum maalesef böyle değil. 1973’te petrol ambargosu uygulayan Arap devletleri ve 1979’daki İran, dünya ekonomisinin çok daha küçük bölümünü oluşturuyordu.

Öncelikle, jeopolitik gözlemle başlayalım.

Bugün, ABD’nin uzun süren küresel hakimiyetine ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı ile oluşturduğu uluslararası düzene dört tane revizyonist güç muhalefet ediyor: Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore.

Bu bağlamda, Ukrayna’nın çok ötesinde büyük ekonomik ve finansal sonuçlar doğuracak bir jeopolitik buhrana girmiş bulunmaktayız. Bugünkü kriz jeopolitik bir kuantum sıçraması. Yani uzun zamandır hazırlanılan durumların birden ortaya çıkması.

Özellikle, önümüzdeki on yıl içinde büyük güçler arasında sıcak bir savaş olasılığı yüksek görünüyor. ABD ve Çin arasındaki yeni soğuk savaş rekabeti artmaya devam ettikçe Tayvan da giderek daha fazla potansiyel bir patlama noktası haline gelecek ve Batı ile revizyonist güçleri orda da karşı karşıya getirecektir.

STAGFLATIONARY DURGUNLUK

Önemli bir başka risk ise, piyasaların ve siyasi analistlerin bu jeopolitik rejim değişikliğinin etkilerini hafife almasıdır. Ukrayna savaşı, son yıllarda yaşanan herhangi bir olaya benzemiyor. Önemsiz bir çatışmadan ibaret değil.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde de küresel bir çatışmanın geldiği görülememişti. Analistler ve yatırımcılar, aynı hatayı yapmamalı.

Ekonomi açısından, muhtemelen, küresel bir stagflasyonel durgunluk olacak.Ukrayna’daki savaş, COVID-19’un etkilerini silememiş küresel bir ekonomide büyük bir negatif arz şokunun ve enflasyonist baskıların yaşanmasını tetikleyecektir.Arz şoku hem büyümeyi azaltacak hem enflasyonu artıracak.

Savaşın kısa vadeli finansal piyasa etkisi zaten açık. Stagflasyoner şok karşısında, küresel hisse senetleri büyük olasılıkla şu anki durumdan (%-10) ile (%-20 veya daha fazla) düzeltme aşamalarına girecektir. Güvenli devlet tahvili getirileri bir süre düşecek sonrasında enflasyon devam ettikçe yükselecektir. Petrol ve doğal gaz fiyatları, diğer birçok emtia fiyatı gibi daha da artacaktır. Petrol, varil başına 100 doların çok üzerine çıkacak. İsviçre Frangı gibi güvenli liman para birimleri ve altın güçlenecektir.

Küresel petrol fiyatlarındaki artış ABD ham petrol fiyatlarını güçlü bir şekilde etkileyecektir.  Enerji firmalarından oluşan küçük bir grup daha yüksek kar elde ederken, hanehalkları ve işletmeler büyük bir fiyat şoku yaşayarak harcamalarını azaltacaktır.

Bu dinamikler göz önüne alındığında güçlü bir ABD ekonomisi bile resesyona doğru gidecektir. Rusya’ya yönelik yaklaşan yaptırımlar kaçınılmaz olarak sadece Rusya’ya değil, ABD, Batı ve gelişmekte olan piyasalara da zarar verecektir. ABD Başkanı Joe Biden’ın Amerikan halkına yaptığı kamuoyu açıklamalarında defalarca ifade ettiği gibi, “Özgürlüğü savunmanın ülkemize bir bedeli olacaktır. Bu konuda dürüst olmalıyız.”

Dahası, Rusya’nın yeni Batı yaptırımlarına kendi karşı önlemiyle yanıt verme olasılığını göz ardı edemeyiz. Rusya, küresel petrol fiyatlarını daha da artırmak için petrol üretimini keskin bir şekilde azaltacaktır. Böyle bir hareket, Rusya için fayda sağlayacaktır. Putin, Batı ekonomilerine ve pazarlarına asimetrik zararlar verebileceğini biliyor, çünkü son on yılın önemli bir kısmını bu savaşı inşa etmek için harcadı.

HASAR KONTROLÜ SINIRLIDIR

Derin bir stagflasyon şoku, merkez bankaları için de bir kabus senaryosudur, tepki verirlerse lanetlenecekler, tepki vermezlerse de lanetlenecekler. Bir yandan, öncelikle büyümeyi önemsiyorlarsa, faiz artışlarını geciktirmeli veya daha yavaş uygulamalıdırlar. Ancak enflasyonun yükseldiği ve merkez bankalarının zaten eğrinin gerisinde olduğu günümüz koşullarında, daha yavaş politika sıkılaştırması enflasyon beklentilerinin yapışkan hale gelmesini sağlayarak stagflasyonu daha da şiddetlendirebilir.

Öte yandan, merkez bankaları şahin kalırsa (veya daha şahin hale gelirse), yaklaşan durgunluk daha da şiddetli hale gelecektir. Enflasyonla daha yüksek nominal ve reel politika oranlarıyla mücadele edilecek, paranın fiyatı artırılacak ve böylece genel ekonomi yavaşlatılacaktır. 1973 ve 1979’daki petrol fiyatı şoklarıyla bu filmi daha önce iki kez izledik. Bugün tekrar yaşayacak olmamız kötü olacak.

Merkez bankaları  büyük olasılıkla 1970’lerde olduğu gibi sorunun geçici olduğunu ve para politikasının negatif arz şokunu etkileyemeyeceğini savunacaklar. Ancak işler daha zor hale geldiğinde şiddetli bir durgunluğu tetiklememek için daha yavaş bir parasal sıkılaştırma hızını tercih edeceklerdir. Ancak bu da, daha fazla enflasyonu tetikleyecektir.

Bu arada siyasiler de olumsuz arz şokunu hafifletmeye çalışacaklar. ABD, stratejik petrol rezervlerini aşağı çekerek ve Suudi Arabistan’ı yedek petrol kapasitesini kullanmaya zorlayarak benzin fiyatlarındaki artışı azaltmaya çalışacaktır. Ancak bu önlemlerin sınırlı bir etkisi olacaktır, çünkü daha fazla fiyat artışına ilişkin yaygın korkular enerji kaynaklarının küresel olarak depolanmasına neden olacaktır.

Bu yeni koşullar altında ABD, 2015 nükleer anlaşmasının yeniden canlandırılması konusunda İran ile anlaşmak zorunda kalacaktır. Ancak İran, Çin ve Rusya ile etkili bir şekilde müttefiktir ve Donald Trump’ın tekrar iktidara gelmesi durumunda bugün yapacakları herhangi bir anlaşmanın 2025’te geçersiz olabileceğini bilmektedir. Bu nedenle İran ile yeni bir nükleer anlaşma olasılığı düşük. Daha da kötüsü, İran nükleer programını ilerletmeye devam edecek ve İsrail’in tesislerine karşı bir saldırı başlatma riskini artıracaktır. Bu da küresel ekonomiye çifte arz şoku verir.

Sonuç olarak, çeşitli jeopolitik kısıtlamalar Batı’nın Ukrayna’daki savaşın yol açtığı stagflasyonel şoka karşı koyma yeteneğini ciddi şekilde sınırlayacaktır.

YENİ-ESKİ BİR SORUN

Batılı liderler, Ukrayna şokunun büyümeyi sınırlayan etkilerine karşı koymak için mali politikaya da güvenemezler. En başta COVID-19 salgınına çözüm olarak ABD ve diğer birçok gelişmiş ekonominin uyguladığı mali politika mühimmatı tükeniyor. Hükümetler sürdürülemez borçları bir araya topladı ve bu borçlara daha yüksek faiz ortamında hizmet etmek çok daha pahalı hale gelecek.

Daha da önemlisi, mali bir teşvik, stagflasyonel arz şokuna verilen yanlış politika tepkisidir. Mali politikalar, şokun büyümedeki olumsuz etkisini azaltsa da, enflasyonist baskıya katkıda bulunacaktır. Ve eğer politika yapıcılar şoka yanıt olarak hem para hem de maliye politikasına güvenirlerse, stagflasyonel sonuçlar daha da ağırlaşacaktır.

Hükümetlerin 2008 küresel mali krizinden sonra uygulamaya çıkardığı devasa parasal ve mali teşvik politikaları enflasyonist değildi, çünkü bu şokun kaynağı, kredi krizinin etkisiyle talep tarafındaydı ve o zaman enflasyon düşük ve hedeflenenin oldukça altındaydı.

Bugünkü durum tamamen farklı. Enflasyonun zaten yükseldiği ve hedefin çok üzerinde olduğu bir dünyada negatif bir arz şoku ile karşı karşıyayız.

Rusya-Ukrayna çatışmasının sadece küçük ve geçici bir ekonomik ve finansal etkisi olacağını düşünmek caziptir. Ancak durum maalesef böyle değil.

Putin’in savaşının küresel etkisi petrol ve doğal gaz üzerinden kanalize edilecek ancak bununla bitmeyecek. Salgın sonrası kırılgan toparlanmanın ve artan enflasyonist baskıların olduğu bir dönemde küresel güvene büyük bir darbe vuracaktır. Ukrayna krizinin etkileri geçici olmayacaktır.

 

*Söz konusu yazı Nouriel Roubini tarafından Project-syndicate için kaleme alınan yazıdan çeviri yapılarak derlenmiştir.

**Nouriel Roubini Hakkında:

New York Üniversitesi Stern İşletme Fakültesi Ekonomi Profesörü Nouriel Roubini, Atlas Capital Team’de Baş Ekonomist, Roubini Macro Associates CEO’su ve TheBoomBust.com Kurucu Ortağıdır. Roubini, Clinton Yönetimi sırasında Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi’nde uluslararası işlerden sorumlu eski bir kıdemli ekonomisttir ve Uluslararası Para Fonu, ABD Federal Rezervi ve Dünya Bankası için çalışmıştır.

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla