Anasayfa » Rusya Orta Vadede Neden Kaybedecek?

Bu gönderiyi paylaş

Genel

Rusya Orta Vadede Neden Kaybedecek?

Bir süredir Avrupa ve Rusya arasında ekonomi ve enerji politikalarında gerginlik mevcut. Rusya, Avrupa Birliği’nin petrol ihtiyacının yüzde 25’ini, doğal gaz ihtiyacının yüzde 39’unu ve kömür ihtiyacının da yüzde 42’sini tek başına karşılıyor. Ancak bu durum yakın gelecekte de aynı şekilde devam edecek mi?

Rusya Merkez Bankası verilerine göre, ülkenin 2021 yılı ihracatı 489.8 milyar dolar. Bunun 110.2 milyar doları petrol, 68.7 milyar doları petrol ürünleri ve 61.8 milyar doları ise doğalgaz. Yani Rusya’nın ihracatının %49’u petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz kaleminden oluşuyor.

AB’nin enerji konusunda Rusya’ya bağımlılığında bir süredir çözüm arayışları mevcut.

Son olarak 2 Şubat 2022 tarihinde, AB komisyonu hazırladığı bir taslak direktifle nükleer enerjiyi geçici olarak iklim dostu olarak sınıflandırma kararı aldı. Bu kararın alınmasında Fransa etkili oldu. Çünkü Fransa, enerji üretiminde nükleer santralleri en fazla kullanan ülke. Fransa elektrik ihtiyacının yüzde 70’ini nükleer enerji ile karşılıyor. AB genelinde ise enerji ihtiyacının yüzde 25’i nükleer santrallerden elde ediliyor.

Fransa’nın nükleer enerji tercihi yerine Almanya’da farklı çözüm arayışları mevcut. Almanya, nükleer santraller yerine doğal gazı tercih ediyor. Aynı zamanda Almanya’da sektör temsilcileri yenilenebilir enerji konusunda çekincelerini dile getiriyor. Almanya Sanayi Derneği (BDI) Başkanı Siegfried Russwurm’a göre, Almanya’nın artan elektrik talebi şu an için yenilenebilir enerjilerle karşılanamaz. Russwurm’a göre güneş ışığı yeterli olmadığında ve rüzgar esmediğinde bile artan elektrik talebininin karşılanması gerekiyor. Enerji temininin her milisaniyesi kesintisiz olabilmelidir.

Bu yüzden Avrupa’da Rusya’nın doğalgazına ilişkin olarak alternatif arayışlar sürüyor.

Avrupa bölgesinde Avustralya Doğal Kaynaklar ve Su Kaynakları Bakanı Keith Pitt, Rus doğalgazı tedarikinde bir azalma olması durumunda Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihraç etmeye hazır olduklarını söylemişti. Öte yandan Electrochaea GmbH gibi Avrupalı ​​şirketler, maden yataklarında yaşayan arkeleri ve tek hücreli organizmaları kullanarak yenilenebilir doğalgaz üretme gibi projeler üzerinde çalışıyor.

Avusturya ise doğalgaz ve nükleer enerjiden ziyade yenilenebilir enerji kullanımı konusunda daha istekli görünüyor. IG Windkraft Genel Müdürü Stefan Moidl, “Son derece pahalı olan fosilleri en kısa sürede temiz ve ucuz rüzgar enerjisiyle değiştirmeliyiz. Bu, uzun vadede Avusturyalıların cüzdanlarını rahatlatacak ve iklimimizi koruyacak” ifadelerini kullanıyor.  Moidl, “Kirli petrol, doğal gaz ve kömürden güneş, rüzgar, su, biyokütle ve jeotermal ısıya geçiş bir potansiyel ve teknik fizibilite meselesi değildir, sadece bir siyasi irade meselesidir. Avusturya  yenilenebilir enerji ile kendine yeterli enerjiyi sağlayabilir ve böylece orta vadede enerji krizinden etkilenen ülkelerden bağımsız hale gelebilir.” ifadelerini kullanıyor. Avusturya, 0,298 GW yeni inşaat ile Avrupa rüzgar enerjisi büyümesi sıralamasında onuncu sırada yer alıyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde enerji bağımsızlığı konusunda bir arayış mevcut. Nükleer enerji, farklı doğalgaz üretim ve tedarik yöntemleri ve yenilenebilir enerji konusunda çalışmalar mevcut. Ancak AB ülkeleri için çözüm çok kolay olmayabilir.

Avrupa’da yılda 1.350 GW enerji tüketiminin 189 GW kadar miktarı rüzgar enerjisi (%14) ile sağlanıyor. Hedef 2030 yılına kadar her yıl 32 GW rüzgar enerjisi kapasitesi inşa etmek. Bu sayede yenilenebilir enerji kullanım oranını %40’a çıkarabilmek. Ancak beklenenin aksine 2021 yılında gerçekleştirilen rüzgar enerjisi yatırımı 11 GW oldu. Bu beklenen miktardan 21 GW daha düşük.

Avrupa rüzgar enerjisi derneği (WindEurope) Genel Müdürü Giles Dickson, “İşler böyle devam ederse, Avrupa’nın enerji arzının güvenliği de risk altında” ifadelerini kullanıyor. Bu yıl fosil yakıtların fiyatlarının artması ile elektrik fiyatları çok ciddi oranda arttı. Örneğin   Almanya’nın Düren ve Euskirchen bölgelerindeki bazı müşteriler (kWh) başına  ortalama 99.75 cent ödemek zorunda kaldı. Nisan ve Haziran 2021 arası için uluslararası kWh başına ücret 11,62 sente mal olmuştu. Bu Almanya’nın belirli bölgelerinde uluslararası ortalamaya göre 9 kat pahalı elektrik tüketimi anlamanı gelmektedir.

Almanya Sanayi Derneği (BDI) Başkanı Siegfried Russwurm’a göre Almanya’nın 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 100 milyar avro, yani toplamda 860 milyar avroluk iklim korumasına yatırım yapması gerekiyor. Yenilenebilir enerji kullanım oranı ve gereken yatırım miktarı göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığının kısa sürede bitmesi mümkün gözükmüyor. Ancak içinden geçtiğimiz süreçte enerji konusunun ne kadar stratejik hale geldiği AB ülkeleri tarafından yeterince ciddi şekilde anlaşıldı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal kararından önce AB’nin 2030 yılı hedefleri doğrultusunda doğalgaza olan bağımlılığın kademeli şekilde düşeceği ve sonrasında 2050 yılı hedefleri doğrultusunda, ciddi şekilde azalacağı tahmini yapılıyordu. Son dönemde yaşanan uluslararası gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda AB ülkeleri artan Rus tehditi dolayısıyla bu hedeflere beklenenden daha kısa sürede ulaşmak için elinden geleni yapacaktır.

Avrupa Birliği’nin bağımsızlığı için Electrochaea GmbH gibi Avrupalı ​​şirketlerin yenilenebilir doğalgaz üretme projelerinin başarıya ulaşması, yenilenebilir enerji üretiminin ve nükleer enerji kullanımının artması gerekiyor. Bu çözümlerle beraber sürecin sonunda Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığı bitmese de ciddi oranda azalacaktır.

İlgili çözümlerin başarıya ulaşması için yatırımın finansmanı önemli olacaktır. Pictet Asset Management ve Uluslararası Finans Enstitüsü Genel Müdürü ve Sürdürülebilir Finans Başkanı Sonja Gibbs‘e göre “2025 yılına kadar, yeşil tahvile ve ESG yatırımlarına güçlü bir şekilde yer vermeyen çok az portföy kalacak. 2050 yılına kadar ise dünyanın dört bir yanındaki hükümetler ve firmalar karbon nötrlüğü hedeflerine ulaşmak için çabalayacaktır.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, küresel ESG etiketli tahvil ihracı 2025 yılına kadar her yıl 4,5 trilyon dolar civarında gerçekleşebilir. Bu da yenilenebilir enerji ve alternatif enerji finansmanı için bir kaynak olabilir.

Bu gönderiyi paylaş

Yorum Yaz

Araç çubuğuna atla