Anasayfa » Financial Times: BP’nin 32 yıllık Rusya Macerası

Bu gönderiyi paylaş

Dünya Ekonomisi

Financial Times: BP’nin 32 yıllık Rusya Macerası

BP’nin kıdemli yöneticilerinden John Browne, 1990’ın Nisan ayında, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bir süre sonra, Demir Perde arkasındaki yatırım fırsatlarını bulabildiği herkesle konuşmak için Moskova’ya gitmişti.

Dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz rezervlerinden bazılarına sahip olan Rusya’nın doğal kaynakları sadece devlete aitti ancak sistem çatırdıyordu. O dönemde Bakan vekili Vagit Alekperov petrol şirketi kurma niyetini kısa süre önce Browne’a bildirmişti. Browne’un anılarını yazdığı “Beyond Business” kitabına göre Bakan Alekperov “Başlangıç olarak bazı varlıklar veririz. Bakan olarak şu anda benim kontrolümde bulunan bazı varlıklar” demişti.

Ancak BP hiçbir zaman Alekperov’un şirketine yatırım yapmadı. Alekperov’un kurduğu Lukoil bugün dünyanın en büyük petrol şirketleri arasında.

Ancak John Browne’nin yapmış olduğu görüşme, BP ile Rusya arasındaki 32 yıllık ilişkinin başlangıcıydı.

Rusya cazip bir ülkeydi

BP 1990 yılında Moskova’da bir ofis açtı ve sonraki yıllarda Browne burayı düzenli olarak ziyaret etti. Boris Yeltsin’in döneminde ekonomi serbest düşüşteydi. Ama petrol ve gaz fırsatı çok cazip görünüyordu.

Dünyadaki petrolün yaklaşık yüzde 7’si, doğal gazın ise üçte biri Rusya’daydı ve yetersiz yatırım sebebiyle üretim seviyeleri düşüyordu. 1990’larda Rus petrol sahalarını görmeye gitmiş BP yöneticileri ekipmanların paslı, teknolojinin geri, jeolojik kavrayışın ise iptidai olduğunu söylüyor.

Orta Doğu ülkelerinin 1970’li yıllarda kaynaklarını kamusallaştırmasının ardından, petrol şirketlerinin  bölgeye erişimi neredeyse tamamen sona ermişti. Rusya, sektör için yeni bir umuttu…

1990’larda Rusya’ya giden eski bir BP yöneticisi “Dünya değişiyordu, mesele bu değişim sürecinde nasıl pozisyon alacağımızdı” diyor.

Kendi oligarklarımız

BP, 1996’da bir akaryakıt istasyonu zinciri kurdu; ardından 1997’de oligark Vladimir Potanin’e ait Rus petrol üreticisi Sidanco’nun yüzde 10 hissesini 517 milyon dolar karşılığında aldı. Eski BP yöneticisi “O zamanlar Rusya’daki büyük doğal kaynak alanında var olmak için oligarklarla çalışmanız, kendi oligarkınızı seçmeniz gerekiyordu” diyor.

İki yıl sonra anlaşma bozulmaya başlamıştı. Uzak bir Sibirya kentindeki tanınmayan bir mahkeme Sidanco’nun en kârlı petrol ve doğalgaz varlığının iflasını açıkladı; bunun üzerine şirket bir diğer oligark Mikhail Fridman’ın kontrolündeki Tyumen Oil Company’ye (TNK) satıldı.

Eski BP yöneticisi “O zamanlar Rusya’daki büyük doğal kaynak alanında var olmak için oligarklarla çalışmanız, kendi oligarkınızı seçmeniz gerekiyordu” diyor.

Bırakıp Gitmek Yerine…

Browne’un kitabında bahsettiği anılarına göre o zamana kadar BP başlangıçtaki yatırımından 200 milyon doları aşkın para kaybetmişti. Ama bırakıp gitmek yerine 2002 yılında yüzde 15 hisse daha alarak BP’nin payını büyüttü. 2003 yılında Browne ve Fridman nihayet yeni bir yüzde 50/50 ortak girişim kurmak için anlaştı. BP’nin yapacağı 8 milyar dolarlık yatırım karşılığında TNK ve Sidanco’ya ait varlıklar ile BP’nin akaryakıt istasyonları birleşecekti.

Anlaşma o zaman için Rusya tarihinin en büyük yabancı yatırımıydı ve Rusya ile Batı arasındaki ticari ilişkilerin yeniden düzenlenmesindeki en önemli adım oldu.

2000 yılında Putin devlet başkanı seçilmişti; İngiltere Başbakanı Tony Blair de İngilizlerin Moskova’daki nüfuzunu ve erişimini artırmaya meraklıydı. Rusya lideri Haziran 2003’te İngiltere’ye gitti. Nadir İngilizce konuşmalarından birini yaparak İngiltere ile Rusya’nın birlikte çalışması gerektiğini söyledi. Üç gün sonra Putin ve Blair’in huzurunda TNK-BP anlaşması imzalandı.

BP yalnız değildi. ExxonMobil 2003 yılında Rusya’nın uzak doğu bölgesindeki büyük bir petrol sahasında ilk kuyusunu açtı ve 2006’da ihracata başladı. Shell, Japon Mitsui ve Mitsubishi ve sonrasında Gazprom’un yer aldığı 20 milyar dolarlık ortak girişim, 2004 yılında Rusya ile üretimden pay almak için anlaşma yaptı ve 2008’de petrol ihracatına başladı.

Putin’in Rosneft planları

TNK-BP’nin oligarklarına göre BP ile Rosneft arasındaki anlaşma kendi haklarını ihlal ediyordu; uluslararası mahkemeler aracılığıyla bu anlaşma bloke edildi. BP’nin Moskova ofisleri özel kuvvetlerin baskınına uğradı ve Exxon Rosneft’in Kuzey Kutup Bölgesi’ndeki ortağı olup BP’nin yerini almak için hemen hamle yaptı.

Eski bir BP yöneticisine göre TNK-BP ortak girişiminin Rusların kontrolünde değil 50/50 şeklinde yapılanmasından hiçbir zaman hoşlanmayan Putin’in “petrol varlıklarını biriktirmek için” araç olarak Rosneft’i kullanacağı günden güne belirginleşiyordu.

Putin’le birçok kez bir araya gelmiş olan sektörden bir isim “Petrol ve gaz her zaman Putin’in kartviziti olmuştur; ne zaman bir yere gitse önce petrol ve gaz konusunu konuşmak ister” diyor.

Putin 2013’te istediğini aldı. BP karmaşık bir anlaşma sonunda TNK-BP’deki yüzde 50 hissesi karşılığında 12 milyar dolar nakit ve Rosneft’in yüzde 18.5 hissesini aldı.

Dudley anlaşmayı “BP için Rusya’da tarihi gün” diyerek kutladı. Birçok analist son derece düşmanca bir ortamdan kârlı bir çözümle kaçıldığında hemfikirdi; yine de kimileri BP’nin tamamen ülkeden ayrılmayıp devlet destekli bir şirkette güçsüz bir küçük ortak olarak kalmayı seçmesini yadırgadı.

2003’ten bu yana BP nakit ödemenin yanı sıra kâr payı olarak kabaca 19 milyar dolar kazanmıştı.

2013-2022 yılları arasında BP’nin Rosneft’teki öz sermaye hissesi 5 milyar dolar kâr payı daha getirdi ve hem petrol üretimini artırdı hem de BP’nin her yıl daha fazla kâr açıklamasını sağladı. Ancak Batı’nın Rusya ile ilişkileri bozulmaya başladıkça ve kısa süre önce BP düşük emisyonlu bir geleceğe yönelmek için strateji değiştirince Rosneft ile ilişkiler sorunlu bir hal aldı.

Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak edince çoğu Batılı petrol şirketinin Rusya’ya yönelik hevesi kırıldı. Exxon bile birçok planını askıya aldı. Halbuki şirket CEO’su Rex Tillerson’a prestijli “dostluk nişanı” bizzat Putin tarafından verilmişti.

2019 yılında BP’de Dudley yerine Bernard Looney CEO’luğa getirildi. Yeni CEO da BP yatırımının arkasında durdu ve 2030’a kadar BP’nin petrol üretimini yüzde 40 azaltmak için yeni bir strateji başlattı.

Şubat başında ABD olası bir Rus işgaline dair uyarıda bulunduğunda CEO Looney FT’ye Rosneft ile ilişkilerin bozulma ihtimalinden kaygı duymadığını söylemişti:

Kaynaklara göre aslında BP Rosneft’teki hisselerinden çıkmayı hiçbir zaman ciddi bir şekilde düşünmemişti. 24 Şubat Perşembe günü Rus tankları Ukrayna sınırını geçince ise her şey değişti.

 

 

*Söz konusu yazı Tom Wilson tarafından Financial Times için kaleme alınan yazıdan çeviri yapılarak derlenmiştir.

**Tom Wilson Hakkında:

Tom Wilson, Financial Times’da bir Dünya haber editörüdür. Daha önce Orta Doğu ve Afrika haber editörlüğü yaptı ve bundan önce Kenya merkezli Doğu Afrika muhabiri olarak görev yaptı. FT’den önce, şirketlere ve hükümetlere Afrika meseleleri konusunda danışmanlık yapan bir kariyerin ardından Londra’daki Bloomberg ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde muhabir olarak çalıştı.

 

 

 

Bu gönderiyi paylaş

Araç çubuğuna atla