Zeynep Uslu

Bankaların İklim Değişimi ile Sınavı

2 Mart 2022 in Genel

Bankalar fosilleri aşamalı olarak kaldırmak için çok az şey yapıyor!

Göteborg Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, en büyük on uluslararası banka iklim değişikliği hakkında sadece kendi yarattığı etkilere odaklanmaktadır.

İklim ekonomisi uzmanı Åsa Löfgren’e göre Bankaların 2015-2019 yıllarına ait yıllık raporlarına bakıldığında büyük şirketlerin iklim değişikliğiyle ilgili çabalarını, binalarının elektrik tüketimini azaltmak gibi çabalarla sınırlı kaldığı görülüyor.

Fosil yakıt endüstrisinde daha fazla kar elde etme imkanı mevcut. Sektörde kullanılan sermayeyi değiştirme isteği güçlü görünmüyor. Bu yönde net taahhütler yok denecek kadar az.

Para konuşur

2020 yılında ilk on banka fosil yakıtlara 495,2 milyar dolar yatırım yapmıştır. En büyük on uluslararası banka  içerisinde en çok yatırımı JP Morgan ve Citigroup yaptı.

Löfgren, “Bir suçun faillerini bulmak için parayı takip etmek gerekiyorsa, finans endüstrisinde fosil yakıtlara ayrılan para ne anlama geliyor?”  ifadelerini kullanıyor.

Yeni kurallar gerekli

Uzmanlar bankalara iklimle ilgili finansal açıklamaların yanında iklim etkilerini hedeflemesini tavsiye ediyor. Ancak bankaların iklim etkilerini kredi finansmanıyla ilgili olarak kolayca karşılaştırılabilmesi için net kurallara ihtiyaç vardır.

 

Pressetext’de 28.02.2022 tarihinde yayımlanan “Banken tun wenig für Ausstieg aus Fossilen” isimli yazıdan çeviri yapılarak derlenmiştir.

Arda Ural – Enflasyon ve Pandemi Hakkında

26 Kasım 2021 in Genel

21 kasım tarihinde Halk TV’de EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Başkanı Dr.Arda URAL enflasyon ve pandemi hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Konuya dair öne çıkan başlıklar şu şekildedir:

Pandemi

Uzmanların beklentileri veriler ve eğilimler doğrultusunda 2022 yılının yaz aylarında bu pandeminin endemiye dönüşmesidir. Endemi, tifo ve dizanteri gibi aşı ile kontrol edilebilen hastalıklar demektir.

Bu beklentinin önündeki engellerden birisi şu an okulların açılması olmaktadır. Tüm dünyada okulların açılması ile birlikte vakalarda artış yaşanıyor. ABD’de 29 Ekim tarihinde, 5-11 yaş için aşı onaylanmıştır. ABD’de her gün 200 bin çocuk aşılanmaktadır. ABD’de aşılanma oranı %60 seviyesindedir. Avrupa bölgesinde bu oran %68; Türkiyede ise %60 civarındadır. Aşının %100 koruyucu olmaması pandeminin önündeki büyük engeldir. Bu yüzden pekiştirme dozları yapılmaktadır. Pekiştirme dozlarının ABD’deki oranı %10 seviyesindedir. Avrupa bölgesinde bu oran %6; Türkiyede ise %16 seviyesindedir.

Aşı dışında alternatif çözümler araştırılmaktadır. Bunlardan bir tanesi koruyucu haplardır. İngilterede bu ilaçlardan bir tanesinin kullanımı onaylanmıştır.
Şu ana kadar tüm dünyada 7.7 milyar doz aşı kullanıldı. Normalleşme için tüm dünyada 11 milyar doz aşı kullanılması gerektiği düşünülmektedir. Aşılamada geri kalan ülkelerin var olması pandemi için ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Örneğin Nijerya’da aşılanma oranı %2.7 seviyesindedir. Bu da yeni varyant oluşacaksa Nijerya gibi ülkelerden çıkacağı anlamına gelmektedir.

Enflasyon

Dünya Ticaret Örgütüne göre, ticaret pandemi öncesindeki seviyeye ulaştı. Ancak milli hasılalara bakıldığında geçen senelere göre aralık mevcuttur. Enflasyonla ilgili daha önce geçici olacağına dair öngörü, enflasyonun kereste, ikinci el araç gibi birkaç kalemde oluşmasından kaynaklanıyordu. Enflasyonun birkaç kalem dışında geniş kalemlerde görülmesi geçiciliği konusunda şüpheler uyandırmıştır.

2022 yılında ABD’de genel enflasyon %7, çekirdek enflasyon ise %6 olarak beklenmektedir. Üretici enflasyonunun artışındaki yükselişin kaynağında enerji fiyatlarının %56 seviyesinde artması ve metal ağırlıklı emtiaların %46 seviyesinde artması yer almaktadır.
Bu yılki enflasyonun önemli bir sebebi, 2020 yılında ötelenen üretimdir. Üretimin karşılığında bir karşılık olmaması ve bir belirsizliğin var olması tedarik zincirlerinde aksamaya neden olmuştur.

ABD’de enflasyonla mücadele için iki önemli başlık mevcuttur. Birincisi, 2022 yılının Haziran ayına kadar varlık alımlarının azaltılması. İkincisi ise, faiz oranlarının arttırılmasıdır.

Faiz oranlarının arttırılmasında piyasa önce İngiltere’nin sonra ABD’nin ve sonra Avrupa’nın faiz artığına gideceğini öngörmektedir.

İçeriğin tamamı için kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=HL7gJnkX4WQ

Z kuşağına Arctic Monkeys’in Türkiye Konseri için Ekonomi(k) Yol Haritası

25 Kasım 2021 in Genel

Türkiye’de özellikle Z kuşağı içerisinde geniş bir hayran kitlesine sahip olan grubun konserinin bilet satışları bugün 12.00 itibariyle başladı. Biletler 1 dakika geçmeden tükendi. Biletlerin resmi satıcıda tükenmesinin ardından, konserin biletleri ise karaborsada 6 bin ile 22 bin lira arasında satışa çıktığı görüldü.

Odatv ekibinin yapmış olduğu araştırmaya göre bu konseri izlemek isteyen gençler alternatif bir yol haritası izleyebilir.

18 Ağustos’ta Arctic Monkeys Çekya’nın başkenti Prag’da konser düzenleyecek.

Bu konserin bilet fiyatı 170 euro. Euro 13.46 tutarından hesaplandığında bilet fiyatı 2.288 TL. Çekya’ya gidiş-dönüş uçak biletleri ise bugün itibariyle 2.038 TL tutuyor. Konser için Çekya’da bir akşam 4 yıldızlı bir otelde konaklamak isteyen birinin ödeyeceği tutar da 1.041 TL.

Harcamaların tutarı toplamda konser bileti(2.288 TL) + Ulaşım (2.038 TL) + Konaklama (1.041 TL) 5.367 TL tutuyor.

Yani bu sonuç Türkiye’de kara borsadan bilet almak yerine, Prag’da konseri izlemenin yaklaşık 500 TL daha ucuza geldiğini gösterdi.

Haber Kaynağı: https://odatv4.com/guncel/ne-ev-ne-araba-bilet-bile-hayal-z-kusagina-arctic-monkeys-turkiye-konseri-icin-ekonomik-yol-haritasi-222292

 

Türkiye’nin Uzay Stratejisi

23 Kasım 2021 in Genel

Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde “Türkiye’nin Uzay Stratejisi”ni değerlendiriyor.

4 Kasım Perşembe günü Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde düzenlenen konferansın canlı yayın kaydına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

Canlı yayın kaydı linki:

Haber kaynağı: https://www.sde.org.tr/genel/turkiyenin-uzay-stratejisi-duyurusu-24451

Gençler ne yapıyor?

10 Ekim 2021 in Genel

Merhaba ,bugün konumuz gençler 🙂

Gençler ne yapıyor?

Grafikte 2 gelişen ekonomi ,3 gelişmekte olan ekonomiler kategorisinde olan ABD,Almanya,Türkiye ,Polonya ve Arjantin ülkelerinin eğitimde ve/veya istihdamda olmayan toplam genç nüfusu verilmektedir.

2010-2020 yılları arasında ilgili ülkeler incelendiğinde ;

*ABD de bu oran 2010 yılında %19.87 iken 2020 yılında %17.87 oranındadır. ABD’ de bu oran 2019 yılında %13.09 ile en düşük  seviyesinde iken 2020 yılında %17.88’e yükselmesi pandemi sürecinin ABD’de yaşayan gençler açısından olumsuz sonuçlar doğurduğu görülmektedir.

*Bir diğer gelişen ekonomi olarak Almanya incelendiğinde 2010 yılında bu oran %8.3 iken ,2019 yılında %5.66 seviyesindedir. 2020 yılının verileri World Bank sitesine yüklenmediğinden pandeminin Almanya genç nüfusunu bu anlamda nasıl etkilediği bilinmemektedir.

Almanya’nın ilgili yıllar içerisinde uygulamış olduğu politikalar ile genç nüfusun büyük çoğunluğu eğitimde ve istihdamda değerlendirdiği gözlemlenmektedir.

*Polonya için veriler incelendiğinde;

2010 yılında bu oran %10.77 iken 2019 yılında %8.13 seviyesine gerilemiştir.Geçen zaman aralığında Polonya hükümeti uygulamış olduğu politikalar ile gen nüfusun yaklaşık %2 oranını eğitime ve/veya istihdama kazandırmıştır.2020 yılı verisi bilinmediğinden pandemi etkisi hakkında bir değerlendirme yapılamamaktadır.

*Arjantin için veriler incelendiğinde ;

2010 yılında bu oran Arjantin’de %19.46 seviyesinde iken 2019 yılında %19.23 seviyesindedir. 2015-2016 yılları arasında bir veri paylaşımı yapılmadığından geri kalan diğer yılında ortalama %19 civarında seyretmektedir. Gelişmekte olan ekonomi kategorisinde olan Arjantin 2010-2019 yılları arasında genç nüfusun önemli bir kısmına öncelikle bireysel gelişme ortamı sunmamıştır/sunamamıştır.

*Bir diğer  gelişmekte olan ülke kategorisinde olan Türkiye için veriler incelendğinde;

2010 yılında %32.29 seviyesinde olan bu oran , 2019 yılına gelindiğinde %26.02 seviyesine gerilemiştir.  Sahip olduğu genç nüfusun büyük bir kısmını eğitimde ve/veya istihdamda değerlendiremeyen Türkiye için sürdürülebilir ekonomik büyüme mümkün değildir.

Sonuç olarak insan hayatının en verimli olduğu 16-25 yaş aralığı bireylerin hem kendileri için hem yaşadığı toplum/ülke  için sürekli olarak çalışma-üretme-gelişme döngüsünde olmaları gerekir.

Karar vericiler genç nüfustan  maksimum verim elde etmek üzere politikalar geliştirmelidirler.Öncelikli olarak eğitimde eşitsizliğin önüne geçilmesi gerekmektedir.Gençlerin erken dönemde becerileri keşfedilerek ilgili olduğu alanlara yönlendirilmeleri gerekir.Yani toplumun her kesiminde gerekli duyulan rehberlik  hizmeti sunulmalıdır.Teknik ve mesleki liseler geliştirilerek donanımlı emek gücü yetiştirilmelidir.

Eğitimde ve/veya istihdamda değerlendiremediğimiz her genç gelecekte sosyal sorunlara, ekonomik sorunlara sebebiyet verecektir. Tüm ülkeler gerekli politikaları uygulayarak, bu oranı en aza indirmeyi hedeflemelilerdir.

Sağlıkla kalın 🙂

Twitter adresime burdan ulaşabilirsiniz.

DAVID GERARD İLE TETHER VE USD COİN ÜZERİNE

26 Temmuz 2021 in Çevirilerden Seçmeler, Genel

Zeynep Uslu: Mesleğiniz ve ilgi alanlarınız nelerdir?

David Gerard: Kripto para birimi ve blok zincirler hakkında kitaplar ve gazete yazıları yazıyorum. Ayrıca Unix sistem yöneticisi olarak çalışıyorum.

Zeynep Uslu: Kripto para yatırımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alana yatırım yapar mısınız? Çevrenizde yatırım yapan insanlar var mı?

David Gerard: Hiçbir şekilde kriptolara dokunmam. Bence bunlar kötü yatırımlar, çünkü çok fazla oynaklar, piyasa çok fazla manipüle ediliyor ve bir bütün olarak değerlendirdiğimde bu piyasa negatif toplamlı bir oyun – başka birinin koymadığı parayı alamazsınız. Kripto piyasası, hiçbir şekilde yeni zenginlik üretmiyor.

Zeynep Uslu: Bu kripto para varlıklarının değerleri sürekli düşüyor/düşme eğilimi var diyebilir miyiz?

David Gerard: Fiyatlar her yerde ve son zamanlarda zirveye ulaştı. Bu yüzden her zaman düştüklerini söyleyemem.

Zeynep Uslu: Tether arzının kripto varlık piyasasının gelişimi üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

David Gerard: Bence muazzam bir etkisi oldu. Tether’in fiyatı etkilememesinin pek olası olmadığını gösteren akademik araştırmalar bile var;

https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3195066

Ayrıca, Bitfinex/ Tether’den Giancarlo Devasini’nin öyle düşündüğü belgelendi – Bitcoin yaklaşık 8.000 dolarlardayke,  Bitfinex ve Tether ABD doları elde etmemiş olsaydı, Bitcoin’in 1.000 doların altına düşebileceğini söyledi. ( New York Başsavcısı’nın soruşturmalarında ilk dosyalamasında dosyalandığı gibi. )

Zeynep Uslu: New York Başsavcısı’nın Tether soruşturması diğer benzer kurumları nasıl etkiledi? Ve bu firmalar bilançolarını halka sunuyorlar mı?

David Gerard: NYAG soruşturması, stablecoin ihraççılarının, yasal düzenleyicilerin alanın farkında olduğunun ayrımına kesinlikle varmasını sağladı. Diğerleri, en azından Tether’in verdiği kadar bilgi sundu. Ancak, hiçbiri gerçek bir denetime (audit) imkan tanımadı; sadece anlık kontroller (attestations) sağladılar.  NYAG soruşturmasının bir yönü, Tether’in, denetçinin bakmasından sadece birkaç saat önce bir hesaba para koyarak, Tether’in kesinlikle desteklenmediği bir zamanda desteklenmiş gibi görünmesini sağlamak için bir anlık kontrolü nasıl manipüle ettiğiyle ilgiliydi.

Zeynep Uslu: Tether’in bilançosundaki varlıklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve paylaştığı bilgiler yatırımcıları için yeterli mi sizce?

David Gerard: Tether sahiplerinin bundan memnun olduğu açık. Ancak, diğer başkalarının bununla memnun olması gerektiği o kadar açık değil, zira bu durum tüm kripto pazarını etkiliyor.

Zeynep Uslu: Son zamanlarda artış gösteren USD Coin hakkında ne düşünüyorsunuz ve Tether’e alternatif olacağını düşünüyor musunuz?

David Gerard: USDC çok hızlı coin çıkarıyor gibi görünüyor ve Tether’in gerçekleştirdiği birçok işlevi yerine getiriyor – marj ticareti ve DeFi. USDC’nin destek iddiaları, bir banka hesabındaki dolar olmaktan, dolar ve ne olduğu belirtilmemiş “onaylanmış yatırımlara” dönüştü. En son USDC onayı (attestation), genel destek kategorileri gösterir, ancak bu destek kategorilerinde yalnızca Tether’in sağladığı ayrıntı düzeyine kadar ayrıntı veriliyor.

Zeynep Uslu: USDT cephesindeki son fiyat dalgalanmasının nedeni USD Coin yatırımcılarındaki beklenmedik artış mı?

David Gerard: Bağlantılı olacaklarını sanmıyorum. Tether’e çok yakından bakan yasal düzenleyiciler nedeniyle daha fazla USDC basıldığını düşünüyorum.

Zeynep Uslu: Kripto varlık yatırımcılarına neler söylemek istersiniz?

David Gerard: Düzenlenmemiş, manipüle edilmiş bir piyasada kumar oynamaktır. Kesinlikle kripto para kazanabilirsiniz – ve tüm paranızı da kaybedebilirsiniz. Köpek balıklarıyla dolu kavanozda yüzmek gibi. Kripto ticaretinde köpek balıkları tarafından yenmemek için çok iyi olmalısınız.

Zeynep Uslu: USDT ve USDC’deki son olayları kısaca değerlendirebilir misiniz?

David Gerard: Tether, 2018’den beri ABD Adalet Bakanlığı tarafından araştırılıyor. Son zamanlarda bir kovuşturmaya ulaştıklarına dair haberleri duymak güzel. (“Zamanı geldi” derdim.) Circle, ABD’de genellikle halka arzın gerektirdiği tam açıklamayı sağlamadan halka açık bir şirket olmaya çalışıyor. Bunun onlar için işe yarayacağından emin değilim.

Keyifli sohbeti için Mr. David’e teşekkür ederim.

David Gerard’ın Twitter adresine buradan ulaşabilirsiniz . https://twitter.com/davidgerard

Twitter adresime buradan ulaşabilirsiniz. https://twitter.com/zynbuslu

 

Devletin Ekonomik Kalkınmadaki Rolü

17 Haziran 2021 in Genel

 

 

Bilim ve teknoloji alanında sürekli olarak gelişmelerin yaşanmasıyla beraber bazı ülkeler yıllar öncesinde bu alanlara yatırım yaparak bugün en güçlü ekonomiler arasında yer alırlar. Neo klasik görüşün hakim olduğu sanayileşme ve kalkınma için devlet rolünün en aza indirgenmesi gerektiği piyasaların kendiliğinden yenilenme ve gelişme göstereceği düşüncesi İngiltere ve ABD başta olmak üzere tüm kalkınma amacına erişmiş ülkelerin yapmış olduğu politikalar ile geçersiz olduğunu göstermektedir. İngiltere ve ABD’nin sanayileşme sürecinde devletin aktif olarak yer alması ve uzun süre korumacı davranması, Çin ve Güney Kore kalkınmasında devletin sektörlere göre girişimci ve doğurgan özellik göstermesi.  ABD’nin bilgi ve iletişim sektöründe ve nano teknoloji alanında, Almanya’nın kimya sektöründe, Güney Kore’nin otomotiv ve elektronik sektöründe, Çin’in iletişim teknolojileri, temiz enerji ve bio- teknoloji alanında devlet varlığının olması. Türkiye’nin 1930’lu yıllarda devlet eliyle sanayileşmesi neo klasik görüşün aksine başarılı kalkınma modeli için devletin olmazsa olmaz olduğunu göstermektedir.

Bu ülkelerin ekonomik büyüme ve beraberinde başarılı bir kalkınma modeline nasıl eriştiğini anlayabilmek için öncelikle girişimci devlet ve doğurgan devlet nedir, nasıl olunur? sorularına cevap bulmamız gerekir.

Girişimci devlet; özel sektörün yatırım yapmadığı/ tercih etmediği alanlara gerekli yatırımı yaparak belirsizlik ortamını riskli ortama dönüştürür. Bilim, teknoloji ve yenilik alanlarına özel sektör yatırım yapmak istemez. Devletin bu alanda piyasa oluştururken farklı alanlarda ise girişimci devlet rolünü düzenleyici olarak devam ettirebilir.  Girişimci devletin en temel özelliği önemli teknolojik dönüşümlerde firmaların risk alabileceği ortamı yaratıp ilk etaptaki riski kamulaştırmaktır. Belirsizlik ortamının yok olmasıyla beraber firmalar gerekli riski alarak kâr elde etmek için bu alanlara yatırım yapacaktır. Böylelikle girişimci devletin bu piyasada ne kadar aktif olacağına yatırım yapan firmaların kararları etkili olacaktır. Firmaların AR-GE ve yenilik faaliyetleri artıkça devlet piyasayı tamamen piyasa mekanizmasına bırakarak aktif rolden düzenleyici role geçiş yapacaktır.

Doğurgan devlet; sistemin tamamını aktif politikalar ve uygun araçlar ile yönetir, yönetim sürecini yeni gelişmiş döneme uygun olacak biçimde yeniler ve süreklilik kazandırır. Dönüşümün tüm aşamaları devlet kontrolünde yapılır. Sektörün doğuşu, gelişimi, olgunlaşması ve sonrası için gerekli tüm kurumları ve ortamı doğuran devlet oluşturduğu bu yapıları sürekli bir yenilenme döngüsüne dahil ederek, sürecin sürekli olarak kendini yeniden doğurmasını ve farklı alanlara zemin hazırlamasını tetikler. Doğurgan devlet bu yapıları oluştururken yabancı yatırımları kullanır, stratejik öneme sahip alanlarda var olan kamu iktisadi teşebbüsleri güçlendirerek rekabetçi hale getirilir, devlet destekleriyle endüstri alanlarında gelişme ve yenilenme sağlanır, ulusal şirketlerin kurulması ve sektöre devlet kaynaklı finansman sağlanması, devletin pazara doğrudan ve dolaylı olarak müdahale etmesi şeklinde sıralanabilir.

ABD’nin bilgi teknolojileri sektöründe 1960 yılından bu yana yapmış olduğu sayısız yatırım ve büyük miktarlardaki hibeleri sayesinde üretmiş olduğu mikroişlemci, GPS, DRAM, lityum iyon piller, HTML gibi temel ürünler bugün Ipad, Ipod, Iphone gibi tüm dünyada yaygın olarak kullanılan teknolojik ürünlerin var olmasını sağladı. Brand Finance’nin yaptığı açıklamalar sonucunda Apple 2021 yılında %87,4 değer kazanarak dünyanın en değerli markası seçilerek markanın piyasa değeri 263,4 milyar dolara ulaştı.

1978 Deng reform dönemi sonrasında Çin’de ekonomik ve sosyal açıdan hızla bir dönüşüm süreci başlayarak devletin piyasalarda aktif rol aldı. Çin devletin mutlak kontrolü altında tutmayı planladığı alanlardan biri ise telekomünikasyon oldu. Devlet bu alanda önceden var olan yapıyı yenileyerek farklı marka cihazların aynı ağa bağlanmasını sağladı bu sayede tek bir altyapıya yani tek bir ülkeye karşı bağımlılık olması engellendi. Çin pazarına erişmek isteyen firmalar için gelen yabancı yatırımların ulusal firmalarla ortaklık yapması şartı ile izin verilerek ulusal firmaların gelişimi için gerekli finansman bu yolla elde edildi. İlk yıllarda Çin’in yerli firmaları, üniversiteleri araştırma endüstrileri dijital santral alanında yetersiz bilgi altyapısına sahip olduklarından çokuluslu firmalarla yapılan ortaklıklar sayesinde bilgi altyapısı oluştu ve Çin telekom endüstrisi gelişim aşamalarını sırasıyla tamamladı. Son aşama da devlet araştırma enstitüleri tarafından ulusal firmalar aracılığıyla ticarileşti ve bu araştırma sayesinde Huawei gibi firmalar yabancı firmaların yatırım yapmadığı kırsal alanlara yatırım yaparak pazarlarını geliştirdiler.  Çin Telekom sektörünün en büyük iki ulusal donanımı ZTE ve Huawei  1980’lerin sonlarına doğru kurularak hem devletin ürettiği ürünlerle hem devlet alt yapı yatırımlarıyla hem de kuruluş ve ilerleme aşamasında devletten hibe ve yardımlar alarak gelişimini tamamladı. ZTE en önemli kamu iktisadi kuruluşlarından biri ve Huawei özel firma olarak bilinse de kurucusu Çin devletiydi. 2020 yılı itibariyle Huawei’nin piyasa değeri 8.5 milyar dolara ulaştı. Devletin piyasada aktif rol alması ile Çin’in ulusal markası Huawei çokuluslu bir dünya devi haline gelirken Türkiye’de TELETAŞ özelleştirilerek devlet bu alanda pasif hale geldi ve Türkiye bugün telekomünikasyon  sektöründe dışa bağımlı hale geldi.

 

Twitter adresime buradan ulaşabilirsiniz https://twitter.com/zynbuslu

USD Coin Arzında Büyük Patlama

24 Mayıs 2021 in Genel

USD COIN (USDC)

USD Coin (USDC), üreticisi Centre tarafından fiyatı 1 ABD Dolarına sabitlenen kripto para birimidir. USDC, ABD merkezli Circle ve Coinbase’in desteklediği açık kaynaklı bir teknoloji projesi olan Centre tarafından geliştirilmiştir. Centre, piyasaya sürdüğü her bir USDC karşılığında 1 ABD Doları’nı sürekli izlenen ve denetlenen özel bir banka hesabında tutmaktadır.

USDC’nin fiyatı 1 ABD Doları/ 8,39 TL ( 24 Mayıs 2021)

Centre’ın açık kaynaklı ve şeffaf stabil kripto para altyapısı, itibari paranın akıllı kontratlar ile etkileşim kurabilmesini sağlar.USD Coin, kripto para alım satım platformları ve USD Coin kullanmak isteyen işletmelerin Müşterini Tanı / Anti-Karapara Aklama prosedürlerine uyumludur. Centre tarafından Ethereum ağında ERC-20 akıllı kontratı olarak üretilen USD Coin (USDC) Ethereum blok zincirini kullanmaktadır. Ethereum akıllı kontratlarını destekleyen cüzdanlar arasında transfer edilir. Ethereum ağına bağlanabilen ve ERC20 akıllı kontratları destekleyen cüzdanlarda USD Coin saklanabilir. Masaüstü, mobil, donanım veya çevrimiçi cüzdanlarda saklanabilir. Tercihe göre bir kağıt cüzdan oluşturarak Ethereum (ETH) saklanılır.

Tether (USDT) ve USD Coin (USDC) arasındaki farklılıklar;

  • USDT 2014 yılında piyasaya çıkarken USDC 2018 yılında piyasaya çıkmıştır.
  • Bu kripto para birimlerini üreten Tether Inc. Ve Centre (Konsorsiyum)’dir.
  • USDT de kullanılan blokzinciri, OMNI, Ethereum (ERC20), TRON (TRC20), EOS, Liquid, Algorand, BSC iken USDC de kullanılan blokzincir, Ethereum (ERC20), Algorand, Stellar, BSC ‘dir.
  • USDC, ABD tarafından regüle edilip denetime tabii iken USDT bu özellikleri barındırmamaktadır.

24 Mayıs 2021 tarihinde 6 Milyar dolarlık USDC basıldı !!!!

Son günlerde USDT’de yaşanılan dalgalanmalarla Tether yatırımcılarını USD Coin’e yönlendirmiştir. Tether’in yayınladığı raporlar ile tekrar yatırımcılarını kendine çekip çekemeyeceği merak konusudur.

Tether ve USD Coin arasında gerçekleşen yatırımcı transferi USDC’ye  3 Tether düşmesiyle gerçekleşti. Grafik için tıklayınız.

 

TETHER’İN BİLANÇOSUNA BİR BAKIŞ Daniel H. Neilson

18 Mayıs 2021 in Çevirilerden Seçmeler, Genel

 

 

 

TETHER’İN BİLANÇOSUNA BİR BAKIŞ 

Daniel H. Neilson

Tether, sabit bir fiyatı olan genel olarak kabul gören likit bir varlıktır. USDT, Bitcoin ve Ethereum (ve Avalanche’da) dahil çeşitli blok zincirlerinde bulunur ve kripto işlemlerinde sıkça kullanılır. USDT epeyce likit olmuştur. USD için talebe kolayca bağlanmıştır. Bu başarıya rağmen, önceki yazımda Tether’in epeyce zor bir iş yaptığını anlatmıştım.

Şirket, %100 destekli bir banka olduğu iddiasında olduğundan, banka varlıklarının ne olduğu sorusu akla geliyor? Tether şimdi, New York Başsavcılığının talebi ile bilançosunun bazı detaylarını açıkladı.

Bu yetersiz detaylar, yaptıklarının çok net resmini çizmeye başladı. USDT’nin   konvertibilitesi şirketin varlık portföyünün likiditesine bağlıdır. Portföyün ne olduğu bilinmeden konvertibilitesini anlamak mümkün değildir.

USDT’ye yönelik yaygın satışı oluyorsa şirketin fiyat düşmesini engellemek için bunları satın alması gerekir, aksi halde Tether’in dolar karşısında değeri düşer. Büyük bir geri ödeme durumunda (vatandaş Tether’i verip dolarını almak isteyecek) dolar elde etmek üzere varlıklarını satmak zorunda kalacaktır.

Spesifik olarak, mevduatlarını kullanarak 11 milyar dolarlık nakit talebini karşılayabilir. Bu mevduatlar oldukça likittir ancak Tether bunların nerede tutulduğunu söylemiyor.

Tether ilk 11 milyar dolardan sonra eğer müşteri talebi devam ederse sahip olduğu 30 milyar dolarlık ticari kağıtları (commercial paper) satmak zorundadır. Tether’in parasının büyük kısmının orada -olmasının nedeni ticari kağıt piyasasının 1 triyon dolarlık hacime sahip olmasındandır. Ama ticari kağıt piyasasında likidite krizinin ara ara yaşandığı bilinir.

Aşağıdaki  bilanço ile Tether’in sabit net varlık değeri (CNAV) ile para piyasası yatırım fonu işlettiğini söyleyebiliriz. Bu fon genellikle, epeyce likit olan piyasalarda işlem gören kısa para benzeri varlıkları tutar. Aslında olay çok basittir; yatırımcı MMF’ye cash para verir. MMF gider bu paralarla çok çeşitli hisse senetleri, ticari kağıtlar.vs alır ve aktifine atar. MMF’ye cash para veren yatırımcı’da bu aktifte oluşturulan fondan pay alır.

Lehman’ın nasıl krize düştüğünü hatırlamamızda yarar var.  Tether henüz sorun yaşamadı ama Lehman’ın durumuna düşebilir.Çünkü likidite krizleri ya hep ya hiç eğiliminde oldukları için, Tether ters köşe olabilir.

Şöyle düşünün, panik ortamı var, herkes Tether a koşup cash dolar istedi, Tether elindeki senetleri satıp cash’e dönmeye çalıştıkça, elindeki kağıtların değeri düşecek. Capisci!

Daha farklı senaryo; diyelim Ticari kağıtlarda bozulma olursa insanlar Tether’leri için endişelenir ve onları geri çekmek isteyebilirler.

 

 

Tether Rezervlerinin Dökümünü İlk Kez Açıkladı !!!

17 Mayıs 2021 in Genel

TETHER (USDT)

Tether, Tether Limited tarafından Temmuz 2014’te kurulan bir kripto para birimidir. Tether kurulduğu ilk dönemlerde adı RealCoin iken Kasım 2014’te Tether olarak değiştirildi. Tether ABD Dolarına sabitlenmiş en popüler kripto paradır. USDT yaklaşık 2 trilyon dolarlık yapısıyla kripto para piyasası için önemli bir para birimidir.

Şu an; 1 Tether (USDT) değeri= 8.45 TL

Tether, rezervlerinin dökümünü ilk kez açıkladı ve bu açıklamayı Moore Cayman (Karayipler de 5 çalışanı olan bir denetim firması) bu yıl açıkladığı iki raporuyla USDT’nin desteklendiğini belirtti fakat Moore Cayman denetim firması raporlarında neyin tam olarak desteklendiğini detaylı biçimde açıklamamıştır.

Tether’in New York Başsavcılığı(NYAG) tarafından yürütülen soruşturmada Tether ile benzer yapıda olan ve kardeş kuruluş olarak adlandırılan Bitfinex’in 800 Milyon Dolarlık zararın soruşturma esnasında örtbas edilmesinin ardından kararlaştırılan anlaşmaya uymak için raporu yayınlamıştır. Tether ve Bitfinex bu soruşturma yürütüldüğünde 18.5 milyon dolarlık ceza ödedi ve rezervlerin 3 aylık dökümünü sağlamayı kabul etti. Tether Genel Danışmanı Stuart Hoegner ‘Tether, NYAG ile uzlaşma anlaşmasına uyarak sahip olunan rezerv dağılımının yayınlanması ve bu bilgilerin NYAG ve kamuoyuna sunmayı taahhüt ettikleri gibi gerçekleştirdi ve bu yayınla şeffaflık anlaşmasına olan bağlılığını göstermiştir’ şeklinde açıklama yaptı. Kripto para piyasasında aktif rol alan Circle, Gemini gibi stabilcoin ihraççıları sahip oldukları rezerv miktarlarının dökümünü hiç sunmamaları göz önüne alındığında Tether’in bu adımı yatırımcılarına karşı şeffaf olduklarına dair bir sinyal vermektedir.

Tether’in rezerv dağılımı; Grafik incelendiğinde Tether’in rezerv dağılımının büyük kısmı nakit, eşdeğer varlıklar ve/veya diğer kısa vadeli mevduatlar ve teminatlı krediler, şirket bonoları ve diğer yatırımlardan oluşmaktadır. İlk grup varlığı ihraç eden ve piyasa koşullarına bağlı olarak nakde çevrilebilen veya ticari senetten oluşur.

Tether’in 31 Mart itibariyle sahip olduğu rezervlerinin;

  • %75.85’i nakit ve benzeri varlıklardan, %12.55’i teminatlı kredilerden, %9.96’sı kurumsal tahvil ve kıymetli madenlerden ve %1.64’ü dijital para birimleri dahil diğer yatırımlardan oluşmaktadır.

Yayınlanan bu rezerv miktarları şirketin geçmiş beyanlarıyla tutarlıdır.

2.grafikte %75.85’in oluşturduğu nakit bölümü kendi içinde farklı bileşenlere ayrılır. Bunlar;

  • %65.39 ticari sene, %24.20 emanet mevduat, %3.82 nakit, %3.60 ters repo ve %2.94 hazine bonosu şeklindedir.

Ticari senet ve şirket tahvillerinin ne olduğu, hangi kurumlar tarafından derecelendirildiği ve hangi şirketler tarafından ihraç edildiği tamamen belirsizdir. Tether kredilerin borçlularını onları destekleyen teminatları açıklamayı reddederek belirsizliği artırmıştır.

Tether rezervlerini doğrulama açısından belli adımlar atsa bile raporlar ile net bilgi sağlama noktasında yetersizdir. The Dig’in eski denetim uzmanı ve yazarı, Amerikan Üniversitesi Kogon İşletme Fakültesinde Yardımcı Profesör olan Francine Mckenna, Tether’in bu belirsizliği için ‘ biraz şüpheli’ şeklinde yorum yapmıştır. Çünkü farklı şirketlerin kredi notlarından dolayı tüm ticari kağıtlar eşit değerde değildir.

Yayınlanan raporlar ile Tether’in bir banka olmadığı, riskli varlıklardan oluşan portföye sahip ve düzenlenmemiş bir para fonu olduğu anlaşılmıştır. Üstelik para fonlarının sadece güvenilir likit varlıklar olan nakit, hazine bonolarına yatırım yapmadıklarında sabit faiz getirisini garanti edemezler. Tether’in sahip olduğu portföy için sabit faiz getirisi garanti değildir. Mevduat sahipleri aynı anda dolarlarını geri isterler ise Tether yeterli nakit rezervine sahip olmadığı için bu talebi karşılayamayacaktır. Mevduat sahiplerine geçici olarak değersiz bir varlık teklifi sunabilir eğer mevduat sahipleri bu varlığı kabul etmez taleplerinde ısrar ederlerse Tether’in sahip olduğu ticari senetlerin değerinde dalgalanmalar oluşacak ve hisse senetlerinde değer kaybı yaşanabilecek duruma gelinecektir. Olası bir değer kaybı Tether firmasının yatırımcılarını paniğe sürükleyerek firma için iflas riskini doğuracaktır.

Tün bunlardan hareketle denetim yapan firmaların güvenilirliği hakkındaki şüphelere, Tether’in mevduat sahipleri için yaptığı düzenlemelerle mevduatlarını geri istemelerini engellemeye yönelik adımları ve yatırım yaptığı alanların belirsizliğine rağmen USDT tarihi boyunca 1 Dolar ile işlem görmüştür.

Sabri ÖNCÜ Hocamızın Tether hakkındaki görüşleri;

Tether öyle sınıflandırılmadığı halde aslında bir Para Piyasası Ortak Fonu (PPOF). Geleneksel PPOF’lerden farkı, geleneksel PPOF’ler yatırımcılarına faiz öderlerken, Tether’in ödememesi. İlk bakışta 100% rezerv bankacılığı yapıyor gibi duruyor. Dolarları toplayıp, bir dolara bir coin veriyor. Ama yaptığının %100 rezerv bankacılığı olabilmesi için topladığı dolarları bir banka hesabında ilelebet tutması gerekir. Ama Tether öyle yapmıyor. Aynı PPOF’ler gibi topladığı parayla kısa dönemli finansal varlıklar alıyor. Aldığı varlıklar da kısa dönemli Hazine tahvili, şirket tahvili, ticari kağıtlar, vesair.

Dolara karşı verdiği coinlere faiz ödemediğinden, aldığı varlıklardan oluşan fonun bütün getirisi Tether’e kalıyor. Tabi fon bir şey getiriyorsa. Fon bir şey getirmiyor, götürüyorsa da zarar coinleri tutanların. Coinleri satarken alıcılarla imzaladığı sözleşmede böyle olduğu yazılı. Yani Tether, biz finansçıların arbitraj dediği şeyi yapmanın bir yolunu bulmuş. Kaybetme olasılığı sıfır, kazanma olasılığı sıfırın üzerinde. İkramiye  çıkması olasılığı yüksek bir piyango biletini bedava almak gibi bir şey. Ya da  çalmak.

ABD’de PPOF’lerin düzenleyicisi bizim SPK’ya tekabül eden SEC. Ama Tether’in PPOF olduğu pek anlaşılamadığından (halbuki bana ne yaptığı anlatılır anlatılmaz bu PPOF dedim, anlatım henüz bitmeden) SEC’in PPOF düzenlemeleri dışında ve denetlenmiyor. Dolayısıyla, yönettiği fonun riski hakkında bir bilgimiz yok. Tether’in son açıklamasında yönettiği fondaki varlıkların %49’unun ticari kağıtlar olduğu ortaya çıktı. Bu ticari kağıtlar kimlerin borcu diye sorulduğunda da bir açıklama yapmıyor. O ticari kağıtlar çok riskli borçlanıcıların borçları da olabilirler. Eğer öyleyseler ve ticari kağıtlar piyasasında bir fırtına çıkarsa, Tether’in coinler bir doların altına giderler. Bir doların üstüne çıkarmamalarının nedeni de bütün getiriyi Tether’in cebe indirmesi. Özetlersem, Tether, PPOF düzenlemelerinden muaf bir PPOF ve müşterilerinden topladığı dolarlar karşılığı onlara verdiği coinler para olarak kullanılıyor. Anladığım kadarıyla coin piyasasında başka coinler almak için.

Tether bir PPOF olduğuna göre, SEC tarafından düzenlenmeli ve denetlenmelidir. Ama SEC tarafından düzenlense bile yönettiği fonun başına bir iş gelmeyeceği garanti değil. 2008’de Lehman göçtükten bir gün sonra, Rezerv Primary Fund adlı bir PPOF’de mevduatların değeri bir doların altına gitti, PPOF krizi çıktı. Fed bir de PPOF’leri kurtarmak zorunda kaldı. Rezerv Primary Fund’ın başına gelen, SEC tarafından düzenlenmiş bile olsa, Tether’in de başına gelebilir. Şimdi, yani düzenlemelerden muafken, başına bir şey gelme olasılığı çok daha yüksek.

Araç çubuğuna atla