SosyalParaAnaliz

Grafik: Bitcoin işlem ücretleri tarihi düşük seviyelerde – Ayı Piyasası Sinyali mi?

8 Haziran 2022 in Kripto Para

Kripto para piyasası bugün genel olarak yeşile dönmüş olsa da, bazı kripto uzmanları mevcut düşüş eğiliminin, bir süre daha devam edebileceğine dair sinyaller görüyor.

Özellikle, Bitcoin işlem ücretleri şu anda tarihsel olarak düşük seviyelerde. Bugünküne benzer seviyeler, en son Eylül 2018’de görülmüştü.

Bitcoin ücretlerinde zaman içinde meydana gelen değişiklikler. Kaynak: Ali Martinez

Özet: Konut finansmanı talebi düşmeye devam ediyor

8 Haziran 2022 in Dünya Ekonomisi

ABD’de konut kredisi faiz oranları, tekrar yükselişe geçti. Dolayısıyla ipotekli konut finansman talebi düşmeye devam ediyor.‎

Mortgage Bankacılar Birliği’nin mevsimsellikten arındırılmış endeksine göre, toplam mortgage başvuru hacmi geçen hafta bir önceki haftaya göre %6,5 düştü. Konut kredisi başvurusu son 22 yılın en düşük seviyesine ulaştı.‎

30 yıllık sabit faizli ipotekler için ortalama sözleşme faiz oranı% 5.33’ten %5.40’a yükseldi.

 

Mortgage News Daily Operasyon Direktörü Matthew Graham şu ifadeleri kullandı:
“Cuma sabahı açıklanacak enflasyon raporuyla birlikte, volatilite potansiyeli yüksek kalmaya devam edecek.”‎

Özet: Morgan Stanley SP500 Tahmini

8 Haziran 2022 in Dünya Ekonomisi, Piyasa

Morgan Stanley’in güncellediği firma kazançlarına göre SP500 Ağustos ayında 3400 seviyesini görebilir. 3400 seviyesi güncel durumdan yaklaşık %18 aşağı seviyededir.

borsa, finans, finans gündem, borsa gündem

Özet: Yarı iletken sektörünün beklenen satışları

8 Haziran 2022 in Dünya Ekonomisi

Business Cycle’a korele bir durum gerçekleşirse yarı iletken sektöründeki satışların düşmesi beklenmektedir.

piyasa görünümü-market outlook-rapor-analiz-finans-finans gündem

Özet: Merkez Bankalarının reel faiz oranları

8 Haziran 2022 in Dünya Ekonomisi, Para Politikasi

Buna göre, negatif reel faiz oranlarına bakıldığında Türkiye -%59 ile ilk sırada, Arjantin ise -%9 ile ikinci sıradadır.

Bankalar Nisan Karlılığını 8 kat artırdı

7 Haziran 2022 in Ekonomi

Bankacılık Sektörü 2022 Nisan aylık verileri açıklandı. Sektör 2021 yılı Nisan ayında 4,3 milyar TL Net Kar açıklarken 2022 Nisan Net karlılığı 8 kat artarak 34,9 milyar TL oldu.

Bankacılık sektörü 2021 ilk dört ayda 20,7 milyar TL Net kar açıklarken 2022 ilk dört ay karlılığı da %374 artırarak 98,2 milyar TL olarak gerçekleştirdi ve 2021 yıl sonundaki 92,9 milyar TL’lik karlılığını da ilk dört ayda geçmiş oldu.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı image-2.png

2021 sonunda 9,2 trilyon TL’lik Aktif büyüklük ise yılın dört ayında %13 artarak 10,3 trilyon TL seviyesine yükseldi. 4,9 trilyon TL’lik Nakdi Krediler %15 artarak 5,6 trilyon TL düzeyine çıkarken; 160 milyar TL’lik Takipteki kredi alacakları da 161 milyar TL seviyesine ulaştı.

Mevduat artışı devam etti

Sektörün 2021 sonundaki 5,3 trilyon TL’lik Toplam Mevduatı %16 artarak 6,1 trilyon TL seviyesine ulaştı. Sektördeki mevduatların % 37’lik kısmı ise vadesiz mevduatlardan oluşuyor. Mart sonunda Toplam Mevduatın 695 milyar TL’lik kısmı Kur Korumalı Mevduat-KKM olduğu görüldü. KKM’nin faiz oranının % 17’de sabitlenmesi bankalara ucuz maliyetli kaynak da sağlamış oldu.

Net Faiz Geliri anormal arttı

Kur Korumalı Mevduatlar-KKM bankalara yaradı ve karlılığın artmasında ciddi katkısı oldu. Zira KKM faiz oranı maksimum %17’lerde sabitlenip ( ki mevduatların önemli bir kısmı bu faiz oranın da altında ) kredi faiz oranlarına sınırlama gelmeyince Faiz Gelir ve Faiz giderleri arasında fark açılarak bankaların faiz gelirleri %85 gibi anormal artarken; faiz giderlerindeki artış %38 olarak sınırlı kaldı. Bu durum banka karlarının artmasında etkili olurken; Kambiyo Zararlarının bir önceki döneme göre düşmesi; Türev işlemlerden ve Bankacılık Hizmetleri karlılığının artması banka karlılığının artmasında direkt etkili oldu.

İlk dört ayda yapılan 98,2 milyar TL’lik karlılığın 40,7 milyar TL’lik bölümünü Yerli Özel bankalar yaparken; Yabancı Sermayeli Bankalar 28,6 milyar TL karlılık açıkladı; 28,7 milyar TL’lik karlılık ise Kamu Bankalarına ait.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Sektör Analisti www.bankavitrini.com

Turizm Ansiklopedisi yayımlandı

6 Haziran 2022 in Sektör Analizi

Turizm Ansiklopedisi 16 cilt olarak yayımlandı

Toplumların bilimsel ve kültürel birikimlerinin aynası olan ansiklopedi çalışmalarına ülkemizden bir katkı geldi. Türkiye Turizm Ansiklopedisi başlığını taşıyan, 16 ciltten oluşan ve editörlüğünü ve koordinatörlüğünü Prof. Dr. Nazmi Kozak ve Prof. Dr. Metin Kozak’ın yaptığı ansiklopedi okurlarla buluştu. 2240 yazarın 8084 madde yazarak katkı verdiği Türkiye Turizm Ansiklopedisi Detay Yayıncılık tarafından yayımlandı.

Toplumların bilimsel ve kültürel birikimlerinin aynası olan ansiklopedi çalışmalarına ülkemizden bir katkı geldi. Türkiye Turizm Ansiklopedisi başlığını taşıyan ve 16 ciltten oluşan ve editörlüğünü ve koordinatörlüğünü Prof. Dr. Nazmi Kozak ve Prof. Dr. Metin Kozak’ın yaptığı ansiklopedi okurlarla buluştu. 2240 yazarın 8084 madde yazarak katkı verdiği Türkiye Turizm Ansiklopedisi Detay Yayıncılık tarafından yayımlandı.

Dünyadaki En Kapsamlı ve Benzeri Olmayan Öncü Bir Çalışma

Türkiye Turizm Ansiklopedisi hakkında görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Nazmi Kozak, ansiklopedilerin 18. yüzyıldan itibaren dünyada hazırlanmaya ve yayımlanmaya başladığını ve ansiklopedi hazırlamanın bir entellektüel gelişmişlik göstergesi olarak görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Kozak sözlerine şöyle devam etti:

“Bir toplumun kendi entelektüel birikimi ile kendi ansiklopedisini hazırlayabilmesi önemli bir akademik ve kültürel gelişmişlik göstergesidir. Aynı şekilde bir akademik çalışma dalının kendi ansiklopedisini hazırlayabilme aşamasına ulaşabilmesi de rüştünü kanıtlamasının bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Türkiye Turizm Ansiklopedisi; Türk akademisyen, araştırmacı ve lisansüstü öğrencilerin katkılarıyla hazırlanmış bütünüyle ulusal bir çalışmadır. Altı yıl gibi bir sürede iki koordinatör/editör, 31 araştırmacı tarafından hazırlanan Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nde 2240 yazar toplam 8084 ansiklopedi maddesi yazdı. Toplamı 16 ciltten oluşan bu ansiklopedi, içerdiği konular, kapsamı ve getirdiği bazı yeni uygulamaları ile Türkiye’de hazırlanan ve yayımlanan ansiklopediler içinde ayrı bir yere sahip olduğunu düşünüyorum.”

TÜBİTAK Desteklemeye Değer Görmedi

Prof. Dr. Kozak, Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nin kapsam ve içerik olarak Dünyada bir başka örneğinin bulunmadığını vurgulayarak başvurdukları yerlerden ilgi ve desteği göremediklerini açıkladı. Prof. Dr. Nazmi Kozak “1768’den beri İngiltere’de yayımlanan Encyclopedia Britannica’nın her yeni baskısı için İngiltere devletinin desteğiyle özel kağıt imal edilip ansiklopedinin bu orijinal kağıda basılması bir örnek olarak dururken, ülkemizde ise TÜBİTAK’ın ansiklopedilerin bilimsel çalışma olmadıkları gerekçesiyle Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nin desteklenmesi ile ilgili proje başvurusuna red yanıtı vermesinin düşündürücü olduğunu” sözlerine ekledi.

Yaptırımlara ve boykotlara rağmen Rusya direniyor

5 Haziran 2022 in Dünya Ekonomisi

Rusya, Ukrayna’yı işgal ettiğinden beri yoğun yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. Ancak Bloomberg Economics’e göre Moskova, yükselen enerji fiyatları nedeniyle bu yıl petrol ve gaz gelirlerinden günde 800 milyon dolar kazanmaya devam edebilir. Bloomberg, kazançların Rusya’nın petrol ve gaz satışlarını bu yıl toplam 285 milyar dolara getirebileceğini tahmin ediyor. Bu, ülkenin 2021’de petrol ve gazdan 235,6 milyar dolarlık kazancından %20 daha yüksek.

Avrupa Birliği’nin (AB) Rus enerjisine güvenmesi, blok doğal gazının yaklaşık %40’ını ülkeden sağladığı için Moskova’nın beklenmedik kazancına katkıda bulunuyor.

Pazartesi günü AB , 2022’nin sonuna kadar Rusya’nın petrol ithalatının %90’ını kesmeyi kabul etti ancak Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya da dahil olmak üzere gruptaki bazı ülkeler , büyük ölçüde Rus gazına bağımlı olmaya devam ediyor. Putin’in ruble cinsinden ödeme talepleri Rus para birimine olan talebi artırıyor.

Bu arada, Çin ve Hindistan gibi ülkeler indirimli Rus petrolü satın alarak uluslararası yaptırımları daha da zayıflatıyor. Özellikle, günde 800 milyon dolarlık bu tahminin yalnızca enerjiden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Rusya ayrıca buğday gibi diğer emtiaların ve paladyum ve platin gibi metallerin de önemli bir üreticisidir.

Bloomberg Economics’e göre ülkenin hammadde ticaretinden elde ettiği kazancın bu yıl 300 milyar doları aşması bekleniyor. Bu, Rusya’nın uluslararası yaptırımlar altında dondurulan dış rezervlerindeki aynı miktarı dengeleyebilir.

Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nün Doğu Avrupa ve Avrasya kıdemli bir üyesi olan Janis Kluge , Bloomberg’e verdiği demeçte , “Yaptırımların amacı Rus ordusunu durdurmaksa, bu gerçekçi değildi .” ifadelerini kullandı.

Kimsin Sen?

5 Haziran 2022 in Ekonomi, Politika

Jostein Gaarder’ın 1991 yılında yazdığı ve 1996 yılında tüm dünyada farklı dillere çevrilerek bir çok okurla buluşturduğu “Sofie’nin Dünyası” kitabının girişinde, romanın baş kahramanı Sofie Amundsen, posta kutusunda kendisine gelmiş bir mektup bulur. Eve girerek mektubu açar. İçindeki notta sadece şu yazmaktadır: “Kimsin Sen ?”.

Sofie, bu soruyu defalarca kendine sorar. Hayaller kurar, ismini değiştirerek kendini başka biri olarak düşünür. Peki başka biri olmuş mudur adını değiştirdiğinde? Ayna karşısına geçer “Ben Sofie Amundsen’im” diyerek karşısındaki görüntüden bir tepki gelmesini bekler. Roman bu sorunun devamında 2600 yıllık felsefe tarihini dönemleri ve bu dönemlere damga vuran filozofları ile anlatır.

Bu soruyu kendinize sormayı hiç denediniz mi? Cevapları konusunda nasıl bir duygu ve düşünce hakim oldu? Ben denedim. Samimiyetle söylemeliyim ki kim olduğumun cevabı, ismim, cismim, görüntümle açıklayamayacağım kadar derinlere itti beni.  Hayata ne anlam yüklediğim, hayatın benim için ne anlam ifade ettiği ve hayata olan katkımın ne olduğunun, kim olduğum sorusuna yanıt vermeye başladığını gördüm. Bu katkının sosyal ve duygusal bir çok boyutu var. Bu duygusal süreçlerinse ekonomik bir boyutu. Tek tek kişi olarak bu ekonomik katkının belki önemsiz olduğu düşünülebilir ama ülke nüfusunu düşündüğünüzde, toplamın oluşturacağı büyüklüğün ne anlama geldiği çok açık bir şekilde görülebilir.

Farkındalığı ve öz bilinci olan insan ne yaptığını, neden yaptığını çok iyi bilir. Duygularını yönetmeyi başarır ve bir organizasyona, bir ülkeye önemli katkılar sağlar. Bu farkındalığın daha ileri noktalarında sosyal bilinçle hareket eden empati yapan kişiler dayanışmanın ve toplum olma bilincinin ne olduğunu önemli ölçüde içselleştirmişlerdir. Etrafındakilere ilham verir ve heyecan uyandırırlar. Birbiriyle pozitif etkileşimde bulunan toplum bireylerinin ekonomik hayata katkıları da büyüktür. Yaratıcılıkları ve verimlilikleriyle kalkınma ve refah artışına büyük değer katarlar.

Bireylerin farkındalığının en üst noktada olması, duygularını rahatça yönetebilmesi kişisel eğitim ve sonrasında da sağlıklı bir toplumsal ortamla mümkündür. Bunu sağlayabilecek şartların ilki Maslow’un ihtiyaçlar merdiveninde ilk basamakta beslenme barınma ve güvenlik olarak tanımlanmıştır.

Türkiye 85.5 milyon nüfusu ile Rusya’dan sonra Avrupa’nın en büyük nüfusuna sahip ülkedir. Diğer yandan Türkiye’de işsizlik oranı %11.5 olmasına rağmen geniş tanımlı işsizlik oranı ile bu rakam %22.6’ya ulaşmaktadır. Demografik olarak 35 yaş ve altı nüfusun toplam nüfusa oranının %65’in üzerinde olduğu ve diğer ülkelerle karşılaştırıldığında genç bir nüfusa sahip Türkiye’nin işsizlik oranı açıklanan bu rakamlardan çok daha yüksektir.

Konuya şu yönden bakmak varmak istediğimiz noktada bize önemli bir ışık tutacaktır. 85.5 milyon kişinin bulunduğu bir ülkede sadece 29 milyon 964 bin kişi çalışmaktadır. Kısaca 29.9  milyon insan çalışarak 55.5 milyon insana bakmaktadır (Kaynak TUİK). Diğer yandan çalışan bu nüfusun %43’lük kesimi asgari ücretle, yani 4250₺ aylık gelirle geçimini sağlamaktadır. Çalışan diğer kesiminin almış olduğu ücretin ortalaması ise yine TUİK verilerine göre 6200₺ olarak açıklanmaktadır. Ücretli kesimin Gayri Safi Milli Hasıladan aldığı pay her yıl düşmektedir. Açıklanan son rakamlar ücretlerin GSMH’dan aldığı payın geçen yılın ilk çeyreğinde %35.5 düzeyinden %31.5 düzeyine gerilediğini göstermektedir.

TÜRK-İş tarafından açıklanan rakamlar ise gerçekten çok dikkat çekicidir. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6017₺ yoksulluk sınırı ise 19.602₺ olarak belirtilmiştir.

TUİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamlarına göre ise Tüketici Fiyatları yıllık %73.5 oranında artarken orta ve alt gelir gruplarını etkileyen en önemli kalem olan gıda harcamalarının artışı yıllık %91.63 düzeyindedir.

Bu rakamların işaret ettiği nokta yoksulluğun giderek toplumsal bir sorun haline geldiği ve geniş kitleleri içine aldığıdır.

Bir çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimi için günlük beslenme ve protein ihtiyacını karşılayacak sekiz tane ana besin maddesi bulunduğu uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Bunlar;

  • Yumurta
  • Yoğurt
  • Yeşillik
  • Balık
  • Doğal Et
  • Yulaf
  • Kuruyemiş ve tohumlardır.

Durum böyleyken sadece 1 çocuğun beslenmesi için ayrılan bir diyetin şu şekilde olduğunu düşünürsek marketlerden alınan en ucuz fiyatlara göre bu çocuğun zihinsel gelişimini sağlayacak 1 aylık beslenme giderinin 2.565₺’den az olmayacağını söyleyebiliriz. Bu resim en ucuz beslenme giderini göstermektedir. Böyle bir beslenmenin çocuğun günlük olarak doymasına bile yetmeyeceğini, kalori ihtiyacını karşılamayacağını beslenme uzmanları da söyleyecektir.

Yumurta 1 adet (Günde)
Yoğurt 250 gr (Günde)
Ceviz 50 gr Ceviz (Günde)
Balık 250gr (Haftada 2)
Et 125 gr (Haftada 2 )
Yulaf Haftada 1 paket

 

Durum böyleyken, sadece bir çocuğun beslenmesi dışında aile bireylerinin de beslenmesini göz önüne aldığınızda, geniş kesimleri içine alan yoksulluğun, insanımızı nasıl bir duruma sürüklediğini rahatça görebiliriz. Her yönüyle rekabetin arttığı, bilimin ve yaratıcılığın ön plana çıktığı bir dünyada bırakın ruhsal gelişimi, zihinsel olarak gelişmesinde büyük sıkıntılar olan bir nesille ülkemizi nasıl 10 büyük ekonomi arasına sokacağımızın cevabı büyük bir muammadır.

Maslow’un ihtiyaçlar merdiveninde orta ve üst basamaklara çıkarak kendini geliştirebilme, kanıtlama, yaratıcı olabileme, sorgulama ve kişisel gelişim ile gelişmiş bir toplum olma yönünde bireyler yetiştirmek günümüz Türkiye şartlarında mümkün değildir. Bu çocukları yetiştirecek ailelerin de kendilerini bu ekonomik şartlarda bağımsız, hür düşünebilen bireyler olarak kanıtlamalarının söz konusu olmayacağı açıktır. Cumhuriyetimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz ve çocuklarımızın gelecekleri, yoksullaşmanın girdabında kararmaktadır.

“Ben kimim?” diye sorarak kendini tanımlayan ve sorgulayarak hayatın farkındalığına varan çocukların yetiştirilmesi için bugünden önlem almak şarttır. Her geçen saniye geleceğimizden büyük miktarda çalmaktadır.

 

 

Söz konusu yazı, Ömer R. Gencal*, tarafından PolitikYol için kaleme alınmıştır. Yazının kaynağına buradan ulaşabilirsiniz.

Ömer Gencal, Liseyi Kenan Evren Lisesinde, lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliğinde tamamladı. Ardından Boğaziçi Üniversitesinde Ekonomi Master derslerini tamamladı, tez aşamasında kaldı. 1990 yılında profesyonel çalışma hayatına Dışbank A.Ş.’de uzman yardımcısı olarak başladı ve yerli yabancı olmak üzere çeşitli özel bankalarda ve finans kuruluşlarında otuz yıl çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. Hazine, Varlık Yönetimi, Sorunlu Kredi Çözümlemesi ve Kurumsal Finansman konularında uzmanlığı olan Gencal, 2019 yılında beş yıl çalıştığı Fibabanka’nın Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevinden ayrılarak finansal danışmanlık yapmaya başladı. Profesyonel yönetici koçluğu da yapan Gencal İngilizce bilmektedir. Evli ve bir kız babasıdır. En büyük hobisi fotoğraf çekmektir. Kendisi bir Ironman olan Ömer R. Gencal’ın spor günlük hayatının bir parçasıdır ve triatlon sporu yapmaktadır.

Yağız Kutay Işık yazdı: “Enine büyüyen Türkiye

4 Haziran 2022 in Ekonomi, Politika

Bir insanın kilo alma süreci ülkenin büyümesine benzer. Doğru şartlarda yapılmazsa bünyeye zarar verir. En basitinden alması gerekenden daha fazla kilo alanları düşünün. Veya tek yönlü beslenmeyle alınan kilolar uzun vadede büyük sorunları beraberinde getirebilir. Belli noktada beslenme süreci egzersizle desteklenmezse alınan kilolar kişinin yaşamını doğrudan etkiler. Yataktan kalkarken bile kendini hatırlatır. Bu bağlamda son açıklanan büyüme verilerine bakalım.

İktisadi büyümenin temelinde bahsi geçen konuda ülke reel olarak nüfus oranından daha fazla büyüyorsa insanların cebine giren para artar. Türkiye 2022 yılının 1.çeyreğinde %7,3 büyüdü.

Avrupa’nın Çini 

3 Aralık 2021’de Erdoğan’ın açıklamasını sizlerle paylaşacağım. Lütfen yazının sonuna kadar sabredin.

 “Ekonominin 4 sacayağı bulunuyor. Bunlar; enflasyon, ihracat, faiz ve üretim. Enflasyon ekonomik göstergeler doğrultusunda gelişiyor. Ancak ihracat ve faiz belirlenebiliyor. Türkiye’yi üretimle büyütmek, faiz kıskacından çıkarmak ve bunun tamamen bitirilmesi için ‘ekonomide yeni dönemi’ başlattık. Kararları da bu yönde alıyoruz. Bu kararlar yeni Ekonomi politikasının uygulanması noktasında önemli. Altı aylık bir süreç öngörüyoruz. Zor olanı seçtik ama 4-5 aya toparlanacağız, 6 ay sonra ise meyvelerini yiyeceğiz. Vatandaş da bunu hissedecek. Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz onlardan daha avantajlıyız. Biz pazara daha yakınız.” dedi.

Bu açıklamanın üstünde 1.5 sene geçti. Bakalım cari açığımız ne alemde

Nisan 2022’de;

-İhracat 24,6 arttı. (23,4 milyar dolar)

-İthalat %35 arttı. (29,5 milyar dolar)

-Mal ve hizmet ihracatı 2022 yılı birinci çeyreğinde %16,8 arttı.

-İthalatı %2,3 arttı

Ocak-Nisan 2022 döneminde;

-İhracat %21,6, ithalat %40,2 arttı

-Dış ticaret açığı % 130 arttı 32,5 milyar $ oldu.

-İhracatın ithalatı karşılama oranı %82,9’dan %72’ye düştü.

Tüketerek büyüydük

Ülkemizin uzun vadede dikiş tutturamamasındaki en önemli engellerden birisi ürerime dayalı büyümeye geçmeyi başaramamasıdır. Tüketime dayalı büyüme bize beraberinde enflasyonu getirmesi doğal bir sonuçtur. Ege Cansen Hoca ekonomimizin çıkışa geçebilmesi için tasarrufumuzu arttırmamız gerektiğini söyler.

Bu rakamların ardından büyümeye ilk çeyrekte en yüksek katkının tüketimden geldiği görüldü.

“Negatif reel faiz harcamayı teşvik ediyor.“

Hane halkı tüketimi ilk çeyrekte büyümeye 11,6 puan katkı yaptı. Tüketimi 3,5 puanla net ihracat izledi. Devlet harcamaları ve yatırımların büyümeye katkısı ise sınırlı kaldı. Stoklar ise büyümeden 8,2 puan götürdü.

Yerleşik hane halklarının tüketim harcamaları, 2022 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %19,5 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %0,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu %1,1 arttı.

Herkes aynı oranda mı büyüdü?

Açıklanan büyüme verilerin çarpıcı noktası emeğin oranı. En soldaki sütunda 2020 yılının ilk çeyreği rakamlarına göre ücretlinin oranı %39,1’di. 2022 1.çeyrekte %31,5’e düştü. Üstelik bu süre zarfında ülke hep büyüdü.

Peki soruyorum bu satırları okuyan fanilere;

Emeğin değeri azalırken pasta büyüyorsa kimin yediği dilim büyüyor?

“E peki 2021 son çeyrekte ücretlinin oranı %25,8 iken, bu çeyrekte artmış” diye soranlarımız olacaktır. Bir sonraki çeyrekte tekrar konuşalım bunu. Hatta bir sonraki çeyreğe kadar beklemeye de gerek yok.

Asgari ücrete ne kadar zam yapıldı?

-%50.

Enflasyon kaç?

-%70.

Fakirleşme kaçınılmazdır…

Sermayenin oranı tırmanışına devam ediyor:

2020 (1.çeyrek) %41,7

2021 (1.ç) %45,6

2022(1.ç) %47,6

 

Bir şeyin ismini ne kadar duyarsan kendisi yoktur. Katma değer kavramında da öyle.

Ocak-Nisan dönemlerinde toplam imalat sanayi içinde yüksek teknolojili ürün ihracatının payı

2021 %3,6

2022 %3,0

Büyüme verilerinin gerçekliği tartışması bir yana; gelir dağılımda adalet bir gün her iktidara lazım olur. Bebek sahilindeki skandal, Galata’nın önünde kendini yakan vatandaş veya hem insanların sefil gezdiğini itiraf eden ve bundan rahatsızlık duymamasının dışında vergiyi halkın yaşam tarzına müdahale aracı olarak kullanan bir cumhurbaşkanı varken sen ne anlatıyorsun diyebilirsiniz. Haklısınız.

Teksas’ta online silah almanın kolaylığı (Quartz)

27 Mayıs 2022 in Dünya Ekonomisi

Salı günü Teksas’ın Uvalde eyaletindeki okul saldırısından sonra, silahlı adamın 18 yaşına girdikten birkaç gün sonra satın aldığı iki tüfekten biri olan DDM4V7’yi sipariş etmenin ne kadar zor olduğunu merak ettik.

Cevap: Beş tıklama.

Gürcistan merkezli Daniel Defense tarafından üretilen AR-15 tarzı silah, internette 1.870 dolar + vergi karşılığında satılıyor. Yerel bir silah dükkânına kargo ise ücretsizdir. Adımlar şu şekilde:

1.Silah seçimini yaptık

2.Kartla öde deyip “Sipariş ver” butonuna tıkladıktan sonra onay e-postası aldık.

 

Her ikisi de yasal olarak gerekli olmasına rağmen bu esnada bizden yaş kanıtı veya temiz bir sabıka kaydı istenmedi. Bu haliyle Amazon’dan Lego seti almak kadar rutin bir satın alma işlemi.

  1. Silahla birlikte temizleme aparatı gibi ürünler satın alıp almayacağımıza karar verdik.

4. Siparişi gözden geçir butonuna tıkladık.

5. Kargo ve fatura adresi seçimini yaptık.

Teksas yasalarına göre, tüfek alıcılarının 18 yaşında veya daha büyük olması ve herhangi bir suç kaydı olmaması gerekiyor. Ayrıca satın almalarda federal hükümetin arka plan kontrolü gerekiyor. Ödeme işlemi sırasında bu durumlarla ilgili hiçbir bildirim ya da uyarı almadık.

İşte bu kadar. Günlük bir alışveriş yapar gibi silah satın alınabiliyor. Bu durum ABD kültüründe silahların yaygınlığı hakkında çarpıcı bir durum.

 

 

*Söz konusu içerik Quartz’da yayımlanmış olup paraanaliz için çeviri yapılarak derlenmiştir.

köşe yazıları, opinion, fikir

Günün öne çıkan köşe yazıları

23 Mayıs 2022 in Gündem, Köşe yazıları

İbrahim Kahveci – Karar

“Şu dönemde ülkeyi çözmek çok zor. Seçmeni de tercihlerinden dolayı…

Eskiden bu ekonomik şartlarda iktidar ittifakının oy oranı bırakın yüzde 30’u, yüzde 3’ü bile bulamazdı. Şimdi ne oldu da bunca yıkıma rağmen Cumhur İttifakı yüzde 30-35 bandında oy oranını barındırıyor?

Dünya Neo-liberalizmle beraber tarihi bir gelir dağılımı bozukluğu yaşıyor. Bir tarafımız bahar-bahçe; diğer yanımız ise yaprak döküyor. Gelir dağılımının bu kadar bozuk olduğu dönemler tam da sol partilerin dönemidir. Ama o da ne??? Şili hariç bir sol kazanım gözlenmiyor. Bu işte bir terslik olmalı…

Acaba yeni fikri üretimi, yeni sol tanımı mı gerekiyor?”

“Bir ülkede işsizlik düşmeden ücret artışı sadece imtiyazlı bir kesim yaratır. Mesele hem istihdamı artırmak hem de ücretleri artırmaktır. Yeni sol tam da bu kavramlar üzerinde çalışmak zorundadır.

Kamu-yerel yönetimlerle istihdam artışı boş ve eski solun en kolay aldatmacasıdır. 3 kişilik işe 30 kişi alınca aslında bu yükü yine özel sektörde çalışanlar üstleniyor demektir. Ya da bu yükü bütün millete yüklemek demektir. ”

“İşin en kolay yolu sermayeye saldırmak ile olmaz. Bu ülkede her ay kaç girişimci iflas ediyor? Girişimcilik eski sol için bir saldırı nedeni olabilir ama yeni sol için bir teşvik nedeni de olabilir. Bu işler o kadar basit mi?

Büyük sermaye için de aynı, küçük sermaye için de… Mesela şudur: O sermaye üretim, değer ve kazanç olarak ülkeye ne sağlıyor? Bunun karşısında asıl rant sermayesine odaklanmak gerekmiyor mu?

Zaten meselemiz Neo-liberalizm mi yoksa “Finansallaşma” üzerinden oluşan üretimsiz rant sermayesi mi?”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Remzi Özdemir – Yeniçağ

“Bir anket şirketi sokaktaki vatandaşa ekonomide kötü gidişatın sorumlusunu sormuş. Burada benim en çok dikkatimi çeken yüzde 25’e yakın bir bölümün, tarihi krizi hükümetin beceriksiz politikasına değil de dış güçlere bağlaması oldu.

Dış güç takıntısı tarih boyunca hep prim yapmış bir söylemdir. Öyle ki memleketim Adıyaman’da küçücük bir çocuktum, bu söylemi duyardım.

Hatta yaşlı bir gayrimüslim vardı. Kendisi sağlık memuru ve gece gündüz insanların derdine koşar, iğne yapar, elinden geldiğince yardım ederdi. Bu kişinin aslında dış güçlerin adamı ve evinde küçük el telsizi olduğu, bununla Rusya ile görüştüğü iddia edilirdi.

Buna ben dahil herkes inanırdı.”

“Türk insanının kendine özgün bir saflığıdır… Beceriksiz siyasiler her zaman bizim insanlarımızın bu saflığından faydalanmıştır.”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Oğuz Demir – Karar

“Bu hafta yine Merkez Bankası’nın faiz kararı vereceği bir haftaya daha giriyoruz. Eylül-Aralık ayında soluksuz takip ettiğimiz faiz kararını takip etmeyi son dört aydır bıraktık. ”

“Evet ortada piyasaya yön verecek bir Merkez Bankası ve politika faizi kalmayınca sorunun kim tarafından, nasıl çözüleceği bir muammaya dönüştü. Hükümet ise “makroihtiyati tedbirlerle” enflasyonu çözeriz dedi.”

“Neydi makroihtiyati tedbirler? Bu tedbirler daha çok finansal sistemdeki riski kontrol etmek amaçlı adımlar olarak tanımlanıyor. Çeşitli ürünlerdeki taksit sayılarının arttırılması, azaltılması gibi önlemler de bunlar arasında! ”

“Tam da böyle bir dönemde geçtiğimiz günlerde Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı kredi kartı alışveriş taksit sayılarının artırılmasını talep etti. Esnafın da mevcut uygulamalardan mağdur olduğu anlaşılıyor. ”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

İsa Karakaş – Türkiye

“Emeklilerimizin sayısının 14 milyona ulaşmasına çok az kaldı. Nüfusumuzun yaşlanma sürecinin de gittikçe artması ile birlikte bu sayıdaki artış gittikçe daha da hızlanacaktır.

Genç nüfustaki fırsat penceresini acil tedbirlerle derhâl istihdama katıp bağımlılık oranlarını azaltmazsak maalesef SGK’nın aktüeryal dengesinin gittikçe daha kötü bir hâl alacağı kaçınılmazdır. Zira yapılan sosyal güvenlik reformuna rağmen hâlen aktif/pasif oranı bir türlü 2 rakamına bile ulaşamamıştır.

Bugün bile emeklilerimizin sayısı neredeyse 100’den fazla ülkenin nüfusunu geçmektedir. Yunanistan, Belçika, Azerbaycan, Portekiz, İsveç, Avusturya, İsviçre… gibi ülkelerin nüfusları emeklilerimizin sayısının çok altında bulunmaktadır.

Emeklilerin en önemli problemlerinin başında maaşlarının geçimlerini sağlamasında yetersiz kalmasıdır. Çok sayıda Bağ-Kur ve SSK emeklisinin maaşı asgari ücretin bile altında bulunmaktadır.”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

 

*Sitemizde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 36. Maddesi uyarınca, yazıların sahibi olan köşe yazarlarının ad soyad bilgileri, yazı sahibi gazete bilgisi, ve yazıların gazetelerdeki orjinal kaynak linkleri paylaşılmakta olup, yazılara tıklandığında ziyaretçilerimiz gazetelerin kendi web sayfalarına yönlendirilmektedir.

Avrupa’nın hasta adamı: İngiltere

22 Mayıs 2022 in Genel

New Statesman raporlarına göre İngiltere, son 7 yıllık büyümede önemli Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldı. 

Hollanda yüzde 28 gibi etkileyici bir büyüme kaydederken, Birleşik Krallık’ta kişi başına düşen GSYİH 2015’ten bu yana sadece yüzde 10 büyüdü. Böylece İngiltere Fransa (yüzde 18) ve Almanya (yüzde 24) gibi diğer ülkelerin oldukça gerisinde kaldı.

Stagflasyon

İngiltere, Bloomberg tarafından “gelişmiş ülkelerin stagflasyon başkenti” olarak adlandırıldı. Uluslararası Para Fonu’na göre, İngiltere’de enflasyon 13,1 seviyesine ulaşabilir. Philip Aldrick, İngiltere ekonomisinin esneklikten yoksun olduğunu ifade etti. Böyle giderse durum kalıcı hale gelebilir.

Temettü yolculuğuna çıkan yatırımcı sayısında artış

22 Mayıs 2022 in Borsa

“Finansal özgürlük” teriminin Google Trendlere göre arama sonucuna bakıldığında 2020/Şubat ayında aramanın artmaya başladığı, bu aydan itibaren aramadaki yüksek seyrin korunduğu ve 2021/Ocak ayında aramanın zirveye ulaştığı görülmektedir.

“Temettü” teriminin arama sonuçlarına bakıldığında da benzer görünüm mevcut. 2020/Nisan ayında aramanın artmaya başladığı, bu aydan itibren aramadaki yüksek seyrin korunduğu ve 2022/Mart ayında aramanın zirveye ulaştığı görülmektedir.

Finansal özgürlük aramasının detaylarına bakıldığında aşağıdaki sorular öne çıkmaktadır.

Temettü aramasına bakıldığında ise aşağıdaki sorular öne çıkmaktadır.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, kişilerin finansal özgürlük adına farkındalıklarının artmaya başladığı, farkındalık ile ilgili önemli bilgilerin sosyal mecralarda aratıldığı, sosyal bir yatırımcı kitlesinin oluşmaya başladığı yorumları yapılabilir.

kripto para

Kripto paralar için kritik viraj (Financial Times)

22 Mayıs 2022 in Genel

2006 yılında finansal sistemin ihtiyaç duyduğu şeyin bir “Goldilocks krizi” olduğu konusunda şaka yapmıştım. Yani yatırımcıların ve düzenleyicilerin pek fazla zarar görmeden piyasalardaki balonları görmelerine yetecek kadar ufak bir kriz yaşanmasından bahsediyordum.

Maalesef böylesi ufak ve dost canlısı uyarıcı bir kriz yaşanmadı. Bunun yerine 2008 yılında konut kredileri sektöründe kredi türevlerinin ve yüksek faizli ipotek kredilerinin sebep olduğu neredeyse tüm finansal sistemi süpürecek çetin bir kriz yaşandı.

Bugün için kripto para sektöründe Goldilocks anının gelip gelmediği tartışma konusudur.

Kripto paralar son zamanlarda kredi türevlerinin bir zamanlar başına geldiği gibi çarpıcı bir şekilde patladı. Yatırımcıların çoğu sistemin işleyişi hakkında yeterli bilgi sahibi değil. Bu ay, önde gelen bir kripto meraklısı olan Ran Neuner’in “kriptonun gördüğü en büyük felaketlerden biri” olarak tanımladığı krizi yaşadık.

Terra ve Luna

Bu krizlerden en öne çıkanı sözde “algoritmik istikrarlı para” Terra ve Luna’nın 2-3 gün içerisinde 50 milyar dolarlık zarara yol açarak patlaması oldu.

Toplam 2 trilyon dolarlık kripto piyasası şimdiden yüzde 30 civarında değer kaybetti ve daha da daralabilir.

Benim gibi kripto devriminin blok zincir teknolojisi etrafında potansiyel olarak değerli fikirlere sahip olduğunu düşünüyorsanız, Çin tarzı bir yasak talep etmek aptalca olur.

Finans profesörü Alex Lipton gibi saygın kripto uzmanlarının geçen yıl uyardığı gibi, Luna her zaman çılgınca görünüyordu. Lipton, blok zincirinin döviz ticareti ve karbon piyasaları gibi sektörleri dönüştürebileceğini düşünüyor.

Bulunduğumuz noktada önemli soru şu: Kilit oyuncular ve politika yapıcılar iyinin bir kısmını korurken kötüyü ayıklamak için reformu benimseyebilecekler mi?

Yani 50 milyar dolarlık soru: Bir Goldilocks kalıbı oluşabilir mi? Belli değil. Ancak cevabı belirlemek için yatırımcıların izlemesi gereken beş önemli konu var.

Sektör için önemli 5 durum

Birincisi, sektörün dilinin daha az kafa karıştırıcı hale gelip gelmeyeceği Örneğin, “Durağan para” kavramını düşünün. Bu kelime şu anda algoritmik madeni paralardan (gerçekten sentetik türevlere daha çok benzeyen) USDC madeni paraya (daha çok mini dar bir banka gibi) kadar bir dizi farklı uygulamayı pazarlamak için kullanılmaktadır. Bu bulanıklığın ortadan kaldırılması gerekiyor.

İkincisi, düzenleyicilerin gözetimi genişletmesi gerekiyor. Amerika’da, korkak türevler veya yatırım fonları gibi davranan tokenler, en iyi Emtia Vadeli İşlemler Ticaret Komisyonu veya Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından denetlenir. Mini bankalar gibi çalışan madeni paralar, Para Birimi Denetleme Ofisi tarafından daha iyi izlenir. (USDC madeni paralarını ihraç eden Circle, tam da bunun için şu anda OCC ile aktif görüşmelerde bulunuyor.)

Üçüncüsü, düzenleyiciler dahil olursa, istikrarlı madeni para ihraççılarının varlıkları hakkında denetlenmiş, ayrıntılı açıklamalar içeren ve büyük rezerv gereksinimlerini sağlayan şartları oluşturması gerekiyor. Özellikle en büyük stablecoin ihraççısı Tether şu an bunları yapmıyor.

Dördüncüsü, düzenleyiciler kripto borsalarının temel liste standartlarını desteklemesini talep etmelidir.

Ve sonuncusu, borsalar sadece platformlar olarak hareket etmemelidir. Çoğu müşterinin varlıklarını borsalarda sakladığı göz önünde bulundurulursa, borsalar saklama konusunda şeffaf ve net bir çözüm getirmelidir.

Sektörde, denetleme, gözleme gibi güç konsantrasyonu faktörleri göz ardı ediliyor. Bu konular, sektörün yaratılış mitolojisi ile çelişiyor. Sektörde başarısızlık piyasa paniğine yol açabilir.

Yukarda saydığımız benzer ilkeler daha önce inovasyonun diğer alanlarına da dayatılmıştı. Başkan’ın Finansal Piyasalar Çalışma Grubu tarafından yedi ay önce yayınlanan ve “acil” mevzuat çağrısında bulunan raporda pek çok risk açıkça ortaya konmuştu.

Ancak o zamandan beri, Kongre önemli ölçüde harekete geçmedi.

Çoğu ana akım kripto oyuncusu da sorunları görmezden geldi. Örneğin, Tether ihraççısı muhasebe suistimali nedeniyle para cezasına çarptırılsa da, yatırımcılar parayı kullanmaya devam etti.

Goldilocks sorusu burada devreye giriyor…

Endüstri ve politika yapıcılar gecikmeli olarak yaşanan krize tepki verirse dünya nihayet kriptonun gerçekte kumarhaneden daha fazlası olup olmayacağını görebilecek.

Krize sektörden makul tepki ve çözümler gelmez ise daha fazla skandal, şok ve yatırmıcı kaybı beklemeliyiz.

Bana göre, jüri hangi senaryonun geçerli olduğu konusunda hala kararsız.

DİDİK DİDİK ERDOĞAN: 3 BÜYÜK TRAVMANIN ANALİZİ

22 Mayıs 2022 in Gündem, Politika

DİDİK DİDİK ERDOĞAN: 3 BÜYÜK TRAVMANIN ANALİZİ.

20 yıldır devam eden  Erdoğan/AKP iktidarının siyasi travmalarına bakalım . Rahmetli Serol Teber’in ‘Didik Didik Freud kitabından/ programından esinlenerek , ‘Didik Didik Erdoğan ve AKP ’ analizi yapalım.

Erdoğan ve AKP’yi  travmatize  eden  gelişmelere  baktığımızda,  3  önemli  yenilgi karşımıza çıkıyor. İnanın bu sayacağım travmalar içine darbe girişimi yok, çünkü onu enişteden  öğrenip , önlemini alıyorsun ama sayacağım gelişmeler enişteden öğrenilmiyor, hayatın kendisi öğretiyor.

İLK TRAVMA: GEZİ..

Gezi,  Erdoğan’ın ilk yenilgisidir, ilk travmasıdır, Gezi’de milyonlarca insan sokağa döküldü.. Neden Gezi yenilgi? Çünkü  toplum,  “dayattığın ya da dayatmayı tasarladığın hayatı istemiyoruz” diyor. Yaklaşık  4 ay sürüyor,   onlarca şehirde  gösteriler yapılıyor , milyonlarca insan sokağa çıkıyor. Diyorlar ki;  “  hayatımızı , doğamızı,  çevremizin dokusunu koruyoruz,  senin değiştirmek istediklerini kabul etmiyoruz,  dinle bizi, farkımızı anla,  hayatımıza , giysimize,  yaşam şeklimize karışma , senin dayattığın hayatı istemiyoruz.! ”

Gezi ne demek? Gezi sivil toplum demek.  Erdoğan ve AKP;  2003-2011 arasında askeri vesayetten bunaldıkça , dayak yedikçe,  Kürt oylarına , sivil güçlere, sivil topluma da sığınmıştır, demokratik sivil topluma  sığınmıştır. Erdoğan , önceleri  sık sık sığındığı  sivil toplumla  Gezi’de karşı karşıya kaldı , kendisinin  borçlu  olduğu sivil toplum  karşısına dikilmişti. Büyük bir travmaydı. Gezi travmasının sembolizasyonu  Osman Kavala ve  Gezi’den yatan arkadaşlardır.

2.TRAVMA: 2015 HAZİRAN SEÇİMLERİ..

İkinci travma  2015 Haziran seçimleridir,  AKP’nin iktidar çoğunluğunu kaybettiği ilk  seçimdir. Erdoğan’ın iktidar çoğunluğunu kaybetmesinin en önemli nedeni de,  Demirtaş’lı HDP’nin başarısıdır. AKP,  Kürt oylarında önemli bir kayba uğramıştır.. Erdoğan Kürt oylarını kaybetmeye başlamıştır.  15%’lere uzanan Türkiye partisi pozisyonuna gelen  HDP başarısını / yenilgisini yaşamıştır, AKP’yi iktidara taşıyan , iktidarını  sürdürmesini sağlayan,  2002, 2007, 2011 seçimlerinde  başarılı olmasında Kürt oylarının çok önemli bir yeri vardır. Kürtler desteklemeseydi bu başarıyı sağlaması  imkansız gibiydi . 2015 seçimlerinin kaybının en önemli sorumlusu da Demirtaş’tır. 2015 travmasının   sembolizasyonu  Demirtaş’tır

3.TRAVMA : 2019 İSTANBUL SEÇİM HEZİMETİ.

2019 İstanbul seçimlerinin  kaybı çok önemli bir travmadır,  üstelik 2 kez yenildi, sonuçları itibarıyla  çok önemli  bir travmadır.  İstanbul Erdoğan’ın, kendisinin, sahibi  olduğunu hissettiği  bir kent, 1994 belediye başkanlığından  beri   İstanbul onun . Yenilginin önemli iki unsurdan biri  Kaftancıoğlu’dur. Üstelik de,  bir  kadına yenilmiştir!  CHP İstanbul  İl örgütü başında  bir kadın bulunmaktadır, Erdoğan’ın İstanbul İl başkanlığı yaptığını da hatırlatırım.  İstanbul yenilgisi Erdoğan’da büyük bir travmaya yol açmıştır.  2019 travmasının  sembolizasyonu da Kaftancıoğlu’dur.

Bugün 2 travmanın sembolleri hapiste ,  üçüncü travmayı da hapse tıkmak isteyen bir irade söz konusu. Bunlar korkulardır, çünkü  bu isimler,  3 dinamik yapının sembolleridir. İlki, Gezi ile  sivil toplum,   ikincisi Kürt dünyası ,  üçüncüsü İstanbul , yani taht-ı saltanat! İstanbul yenilgisi, öyle böyle bir yenilgi değil,  ülkenin  25%’i, üstelik 2 kez yeniliyorsunuz, üstelik  bir kadına yeniliyorsunuz. ! Erdoğan İstanbul’da,  bir kadına yenildi..

Ayrıca,  tüm bu yenilgi alanları ve yenilginin sembolleri otokrasiden çıkış içinde, otokrasi sonrası içinde  çok önemli ve değerli. 3 büyük travmanın sembolleri, Erdoğan’ın yenilgilerinin sorumlusu olarak gördükleridir. Yargının  yargı olmaktan çıktığı ülkemizde kendilerine reva görülen durumu yaşamaktadırlar. Canan Kaftancıoğlu’nun nötralize edilmesine bu bütünlük içinde yaklaşmak gerekir.

16-05-2022 tarihli  Açık Radyo Ali Bilge ile Ekonomi Politikten özetlenmiştir.

 

resesyon, durgunluk, kriz

Enflasyon ve Resesyon aramaları arttı

18 Mayıs 2022 in Dünya Ekonomisi

Google Trend verilerine göre, ABD’de son 12 ay içerisinde, enflasyon araması 8-14 mayıs haftasında zirveye ulaştı. Resesyon araması ise 24-30 Nisan haftasında 38 puanla zirveyi gördü ve 8-14 mayıs haftasında azalarak 23 puan seviyesine geriledi.

inflation

Cevdet Akçay: Bu panik ortamında göreli fiyatlar kaos içinde kalıyor (Dünya)

18 Mayıs 2022 in Gündem, Para Politikasi

Ekonomist Cevdet Akçay, “Şu anda Türkiye’de göreli fiyat kaosu var. Fiyatların nispeten stabil olduğu dönemde buzdolabının TV’ye göre fiyatı, 1 haftalık tatilin arabaya göre fiyatı, bakabilirsiniz. Şimdi göreli fiyatlar her gün kayıyor. Enflasyonu aşağı çekmek için önce göreli fiyat kaosunun dinmesi lazım” dedi.

Türkiye’nin izlediği ekonomi politikasını nasıl buluyorsunuz? Sonuçları sizce nasıl?

Temel bir problem görüyorum. Bizde Fed’in yaptığının tam tersini görüyoruz. Yönetim enflasyon konusunda daha endişesiz ve sanki piyasayı da kendi endişesizliğine çekmeye çalışıyor gibi fakat işe yaramıyor. Çünkü bu enflasyon hem yaşanan bir şey hem veri ve rakamlarda görünen bir şey, bir de insanları gerçekten korkutan bir şey. Dolayısıyla bence önce bizim Merkez Bankası’nın da en az piyasalar ve insanlar kadar endişeli olması gerekiyor.

Biraz günlük takılınıyor, her gün bazı mikro çözümler bulup gidiyoruz gibi biz. Bunun da sıkıntısı şurada. Aslında her mikro çözüm, bir konuda getirdiğiniz. İlla başka tarafta çözüm bekleyen bir şeyi daha kötü hale getirir. Yani karar alma/çözüm bulma dediğiniz şey şöyle bir durum değildir. 5 tane problem var. 1 tanesi çözüm buldum. Geri kalan aynı yerde duruyor. Bu böyle değildir, ekonomide. Şöyledir; hangi problemi daha öncelikli görürseniz ona bir çözüm getirirsiniz ama bilirsiniz ki o başka bir problemi daha kötü bir hale getirecek. Ama buna razısınızdır.

Sizce şu anda Türkiye ekonomisinde hangi problem daha öncelikli?

Enflasyon, uzak ara enflasyon. 10 tane gelişmekte olan piyasaların 2010 yılından bu yana FX indeksine baktığımızda 2016’nın sonbaharında kopmuş bir tane kur var. Yani 100’den başlayıp 1018’e gelmiş Türk Lirası, ondan sonra en kötü performans gösteren 100’den 372’ye gelen bugün savaşan Ukrayna. Yani bu resim, normal bir resim değil. Bu kur artışının mantıklı bir iktisadi sebebinin olduğu ikna konusunda başarı şansınız sıfır.

Herkes kendini enflasyona karşı korumaya çalıştığı gibi, fiyatlar daha da artacak beklentisiyle şimdiden alacağımı alayım diyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben 30 yıldır enflasyona takıntılı bir insanım, en çok onla ilgili çalıştım. Bu enflasyon dinamiği benim gördüğüm en kötü enflasyon dinamiği. Daha yüksek düzeyleri gördük enflasyonda ama dinamik anlamında bu kadar kötüsünü görmedik. Kimse 2001 krizinden sonraki enflasyonun aşağı inişiyle mukayese etmesin. Onun aşağı inişi temizdi. Nedenini bulup, temizlemiştik. Mali dinamikleri düzeltmeyi başardık. Bunun çözümü çok daha zor. Burada kur ve TÜFE baskısı var. Hadi onları hallettik çok acayip bir inertia var arkada. Benim derdim enflasyonun kaça çıkacağı değil, inmeye başladığında nerede takılacağı. Bu 60 olmayacak ama 30-35’e kitlenip kalması facia. Enflasyonun 100’e vurması sonra aşağı gelmesi facia değil. Şu anda Türkiye’de göreli fiyat kaosu var. Enflasyonun ötesinde göreli fiyat kaosu var. Önemli olan fiyatlar değil, göreli fiyatlardır. Bu ne demek, fiyatların nispeten stabil olduğu bir dönemde buzdolabının TV’ye göre olan fiyatı, 1 haftalık tatilin arabaya fiyatına olan göreli fiyatı, isteğiniz gibi bakabilirsiniz. Bu göreli fiyatlar her gün kayıyor, hepsi çok oynak. Enflasyonu aşağı çekebilmek için önce göreli fiyat kaosunun dinmesi lazım. Ondan sonra enflasyon aşağı çekilmeye başlanmalı. Bu panik ortamında göreli fiyatlar mecburen kaos içinde kalıyor. İnsanlar bu ortamda alım yapıyor, bu talebi canlı tutuyor. Bu da iyi bir şey değil. Mesela araba yatırım aracı oldu. Bundan dolayı bile bir şeyler yanlış demesi lazım ülkeyi yönetenlerin. Sebep araba aldığınızın ertesi günü değer kaybetmesi gereken bir şey. Yani galeriden aldınız, garajınıza girdi, ertesi gün aynı fiyata satamıyor olmanız lazım. Türkiye’de insanlar mevduat yerine araba almaya başladılar. Normal bir ortam değil bu. Göreli fiyatların kaos halinde olduğu bir ortam. Beklentiyi silmeden, algıyı düzeltmeden bunu yapmamız mümkün değil.

 

Söz konusu içerik Dünya gazetesinde yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız. 

 

Dövizle ödeme yasağı kur kavgası başlattı

18 Mayıs 2022 in Ekonomi, Gündem, Para Politikasi

Piyasadaki dolarizasyonun önüne geçmek adına getirilen TL ile ödeme zorunluluğu, firmalar arasında kur kavgası başlattı. Ödeme günü hangi kurdan ödemenin yapılacağı noktasında firmalar arasında ihtilaflar yaşanırken, bazı işletmeler yurtdışında şirket açmayı gündemlerine almaya başladı. Sektör temsilcileri uygulamadan sadece bankaların kârlı çıktığını vurguladı.

Aynı zamanda bazı bankaların uygulamanın devreye girmesinden sonra döviz alış-satış makasını açtığından şikayetçi olan iş dünyası, işletmelerin kambiyo zararının bir miktar önüne geçilebilmesi için, ilk adımda ihracatçılara bir destek bekliyor. Sektör temsilcileri, firmaların ihracat gelirini ithalat için kullandığı hallerde, bankaların buradaki kambiyo gelirini bu rakamdan sıfırlamasına yönelik düzenleme bekliyor.

“Piyasada ciddi bir karmaşa yaşanmaktadır”

Dünya‘dan Merve Yiğitcan’ın haberine göre konu hem İstanbul Ticaret Odası (İTO) hem de İstanbul Sanayi Odası (İSO) olağan meclis toplantılarında ele alındı.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, odanın nisan ayı meclisinde sorunu gündeme taşırken, “Yakın zamanda Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda yapılan düzenleme ile menkul satış sözleşmelerinin ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Ancak döviz cinsinden yapılan sözleşmelerde ödeme günü geldiğinde hangi kurun esas alınacağına dair piyasada ciddi karmaşa yaşanmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Bazı bankalar kötüye kullanıyor”

İTO Başkanı Şekib Avdagiç ise uygulamaya yönelik düzenleme beklentilerine ilişkin konuşarak şöyle dedi:

“Uygulama yürürlüğe girdiğinde çok net söyledik ki bu sadece ve sadece bankalara kambiyo kârı kazandırmaya yetiyor. Biz ödemenin hangi kurdan yapılacağı konusunda anlaşsak bile, bazı bankaların oluşan bu imkanı kötü kullandığını, karar çıkmadan önceki dönemlere göre kur alış-satış makasını çok açtığını görüyoruz. Karar öncesi bindelerde olan oranlar yüzdelere çıktı” dedi.

 

T24

Yıllara göre inşaat maliyet endeksi

13 Mayıs 2022 in Reel Sektör

Araç çubuğuna atla