SosyalParaAnaliz

Küresel Araştırma: Ani Kuraklıklar Hız Kazanıyor (Popular Science)

11 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Genel

Tıpkı sel baskınları gibi, ani kuraklıklar da hızlı geliyor ve toprağı günler ya da haftalar içinde kurutuyor. Tarım ürünlerine zarar verebilen bu olaylar, ekonomik yönden ise büyük kayıplara sebep oluyor. Ayrıca bilim insanlarına göre, bu olayların doğal alanları kurutma hızı da yükseldi.

Austin – Texas Üniversitesi (UT), Hong Kong Politeknik Üniversitesi ve Texas Teknoloji Üniversitesinde çalışan araştırmacılar, ani kuraklıkların son yirmi yılda durağan kalmasına rağmen gitgide kız kazandıklarını keşfetmiş.

Küresel olarak, en hızlı gerçekleşen (bölgeleri sadece beş gün içinde kurak duruma getiren) ani kuraklıklar %3 ile %19 artmış. Güney Asya, Güneydoğu Asya ve orta Kuzey Amerika gibi ani kuraklıklara özellikle yatkın olan yerlerde ise bu artışın %22-59 kadar olduğu belirtiliyor.

Makalenin eş yazarı olan UT’de çalışan Profesör Zong-Liang Yang’e göre bu hızlanmanın sebebi, büyük olasılıkla küresel sıcaklıkların yükselmesi. Yang, çalışmada elde edilen sonuçların ani kuraklıkların anlaşılmasının ve etkilerine hazırlanmanın önemini de vurguladığını ekliyor.

“Her yıl rekor kıran ısınma dönemleri görüyoruz” diyor Yang. “Bu dönemler ani kuraklıkları haber veriyor. Araştırmanın amacı ve ümidimiz, bu zararlı etkilerin en aza indirilmesi.”

Bulgular geçtiğimiz ay Nature Communications bülteninde sunuldu.

 

Popular Science Türkiye

 

Sabancı’dan yapay zeka ve bulut sistemi yatırımı

11 Nisan 2022 in Ekonomi, Sektör Analizi, Şirketler

Sabancı Topluluğu, “yeni ekonomi” odaklı uzun vadeli büyüme stratejisi kapsamında, Sabancı Holding Kurumsal Girişim Sermayesi Fonu, “Sabancı Ventures” aracılığıyla iki yeni yatırımı daha tamamladı.

Sabancı Topluluğu’ndan yapılan açıklamaya göre, bu kapsamda Sabancı Ventures, yerli bulut sistem entegratörü olarak müşterilerine veri depolama ve bulut yönetimi gibi hibrit bulut çözümleri sunan Bulutistan ile yapay zekâ odaklı akıllı asistan hizmetleri konusunda uzmanlaşmış Zack.ai’nin hissedarı oldu.

Bulutistan

Bu yatırımlarla birlikte 2020 yılında kurulan Sabancı Ventures’ın portföyündeki toplam girişim sayısı 4’e yükseldi. Sunduğu ana çözümler arasında sanal sunucu, güvenlik duvarı, veritabanı ve teknik desteğin yer aldığı Bulutistan, Deloitte Technology Fast 50 Türkiye 2019 Programı tarafından Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketi seçilmişti. Şirket 2020 yılında ise teknoloji ve inovasyon kategorisinde IBM Beacon ödülünü aldı.

Zack.ai

Zack.ai ise çağrı merkezlerinin yerini alabileceği düşüncesi ile geliştirdiği Natural Language Processing katmanı ve yüzde 90-95 seviyesinde anlama oranı ile sesli akıllı asistan ve bot ürünleri geliştiriyor. Girişimin bot ürünleri müşteri tutumunun olumlu, olumsuz veya tarafsız olup olmadığını belirlemek için bir metin parçasında ifade edilen görüşleri algoritmalarla sınıflandıran “duygu durumu analizi” özelliğine sahip.

Toplam 13 ülkede 7 farklı iş ortaklığıyla faaliyet gösteren ve çok uluslu şirketlerle uzun soluklu ortaklık tecrübesine sahip olan Sabancı’nın, yatırımcı olarak bu şirketlerde yer alması, girişimlerin uluslararası büyüme yolculuklarına da önemli katkı sunacak.

 

Ekonomist

ECB yetkilileri arasında görüş ayrılıkları mevcut

11 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Para Politikasi, Piyasa

Bu hafta gerçekleşecek ECB toplantısı öncesi yetkililer arasında faiz artırımı konusunda görüş ayrılıkları mevcut

ECB yetkilileri bu hafta gerçekleşecek toplantıda Ukrayna’daki savaş nedeniyle faiz artışının gerekli olup olmadığı konusunda ayrışabilir.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Euro Bölgesi’nin pandemi sonrası büyümesini tehdit etse de politika yapıcılar savaşın halihazırda yüksek seyreden enerji maliyetlerini daha da körükleyeceği konusunda endişeli.

Önemli olan faiz artışı ile ilgili sinyaller

Ekonomistler ise 9 yıldır sürdürülen negatif faiz politikasının Aralık ayında sona erebileceği görüşünde.

Frankfurt’taki Natixis’te Ekonomist olan Dirk Schumacher “İnsanlar bu aşamada veriler konusunda ayrışabilir ancak normalleşme olması gerektiği konusunda herkes hemfikir. Asıl soru bunun ne hızda ve ne miktarda olacağı.” ifadelerini kullandı.

Goldman Sachs cuma günkü bir notunda ECB’den ilk faiz artışının Eylül’de olacağı tahminini paylaştı.

Bu hafta bankanın Frankfurt’ta gerçekleşecek toplantıda bu konuda bir adım beklenmiyor.

Toplantıda faiz artışının zamanlaması konusunda bazı sinyaller verilebilir.

Görüş Ayrılıkları

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel ve Hollanda MB Başkanı Klaas Knot gibi bazı şahin isimler yakın zamanda faiz artışından yana olduklarını belirtirken Avusturyalı, Belçikalı ve Slovenyalı mevkidaşları ise 2022’de 2 faiz artışını savunuyor.

ECB başekonomisti Philip Lane, savaşın para politikasını her 2 yöne de evriltebileceğini belirtmişti.

Allianz SE Ekonomisti Katharina Utermoehl enflasyon konusundaki görüş ayrılıklarına atıfta bulunarak “ECB’nin gelecek toplantıda temkinli tutumunu sürdürüp bekle-gör modunda kalacağını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı.

Generali Investments Ekonomisti Martin Wolburg “Faiz artırmama fikri hiç gerçekçi değil. ECB kredibilitesi için normalleşme sürecini başlatmalı” ifadesini kullandı.

 

BloombergHT

Ethereum kurucusunun kripto paralarla ilgili çekinceleri var

11 Nisan 2022 in blockchain, Kripto Para

Time dergisine konuşan Ethereum kurucusu Vitalik Buterin, geliştirdiği kripto paranın kumar aracı olarak ya da gösteriş yapmak için değil dünyayı değiştiren işlerde kullanılmasını istiyor. Time dergisinin 28 Mart tarihli sayısının kapağında Bitcoin’den sonra en başarılı kripto para olarak kabul edilen Ethereum’un yaratıcısı Vitalik Buterin’in resmi var.

Vitalik Buterin, “kendi yarattığı dünyayı düzeltmek için savaşıyor.”

28 yaşındaki Rusya-Ukrayna kökenli Kanadalı Ethereum’un gelişimini hem gururla hem de korkuyla izlemiş. Çünkü Ethereum “bir avuç beyaz erkeği” akıl almaz derecede zengin ettti; vergi kaçakçılığı, kara para aklama ve akıllara durgunluk veren dolandırıcılık vakalarında bir araç olarak kullanıldı.

Bugün resmi açıklamalara göre net varlığı 800 milyon dolar olan, bundan çok daha büyük meblağları sık sık yardım kuruluşlarına bağışlayan Buterin, geçtiğimiz yıl kendisine hediye edilen 6 milyar dolarlık Shiba Inu isimli kripto paradan da çekildi.

Hindistan’ın Covid-19’la mücadelesine destek amacıyla bir seferde 1 milyar dolarlık kripto para gönderdi. Daha fazla kazanmayı değil, Ethereum’un doğru kullanılmasını umursuyor.

Çalkantılı bir süreçten sonra hem kendi kurduğu şirketin liderliğini reddetti hem de diğer kurucuların böyle bir konum elde etmesine izin vermedi.

3 milyon dolarlık maymun resimleri

Endişelendiği konular arasında aşırı hevesli yatırımcıların kripto parayla bir tür kumar oynaması ve halkın kripto algısında yer eden “arsız zenginlik gösterileri” var.

Buterin’i kızdıran bu arsızlık örneklerinden biri televizyoncu komedyen Jimmy Fallon ve Paris Hilton gibi ünlülerin de rağbet gösterdiği, dijital çağda bir statü sembolü haline gelen Bored Ape Yacht Club isimli, 3 milyon dolarlık NFT koleksiyonu.

Ethereum’un bunun yerine daha adil bir oylama sistemi, şehir planlaması ve evrensel temel gelir gibi işlerde kullanılmasını umuyor. Platformun otoriter hükümetlere karşı dengeleyeci bir gücü olmasını ve Silikon Vadisi’nin dijital yaşam üzerindeki hegemonyasını altüst etmesini istiyor. Ancak açgözlülüğün Ethereum’u da vurabileceği riskini kabul ediyor.

Buterin’in Özgeçmişi

Buterin 1994’te, yani Sovyetler Birliği’nin çökmesinden birkaç yıl sonra Moskova’nın dışındaki bir semtte bilgisayar mühendisi Dmitry Buterin ve Natalia Ameline’in oğlu olarak dünyaya geldi.

Babası oğlunun cümle kurmayı çok geç yaşta öğrendiğini anlatıyor. “Zihni çok hızlı çalıştığı için bir süre kendini sözlü olarak ifade etmekte zorlandı” diyor. Fakat sayıları hep sevmiş. Ailesi ona daha 4 yaşındayken eski IBM bilgisayar verince de Excel tablolarıyla oynamaya başlamış. 7 yaşındayken pi sayısının ilk yüz basamağını söyleyebiliyormuş, 12 yaşındayken Microsoft Office Suite programında kod yazmaya başlamış.

Ailesinin 2000 yılında Toronto’ya taşınmasının ardından Bitcoin Weekly adlı bir dergiye tanesi 5 bitcoin’e yazılar yazmaya başlamış. O günlerde 4 dolar kadar olan bir Bitcoin’in bugünkü değeri 42 bin 500 dolar civarında.

Buterin 18 yaşındayken kripto para birimi ve onun altında yatan teknoloji hakkındaki karmaşık fikirlerini net bir şekilde ifade edebilen bir kalem olarak kendisini kanıtlayınca Bitcoin Magazine’in kurucu ortağı ve başyazarı oldu, birçok takipçi kazandı. Ethereum’un İsviçre’deki üç katlı bir Airbnb evinde kurulmasına kadar uzanan yol da böyle açıldı.

Buterin, kıyafetlerine neredeyse hiç özen göstermiyor. Çoğunlukla Uniqlo marka tişörtler veya arkadaşlarının hediye ettiği kıyafetleri giyiyor.

Teknolojinin Geleceği

Teknolojinin geleceğiyle ilgiliyse “çılgın” fikirleri var. Geçtiğimiz ocak ayında “yapay rahim” sayesinde kadın ve erkekler arasındaki ücret farkının düşürülebileceğini savunmuştu. Bugün doğan birinin biyoteknoloji sayesinde 3000 yaşına kadar yaşayabilme ihtimali olduğunu düşünüyor. Kendisi de vücudunun yaşlanmasını engelleyebilmek için Metformin adlı diyabet ilacını kullanıyor. “200. doğumu günümü anne babamla birlikte kutlamayı umuyorum” demesi bu yüzden.

 

Gazete Oksijen

Finans Silahı: Batı’nın Rusya’ya verdiği şok (Financial Times)

11 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Gündem

Finansın silah haline getirilmesi uluslararası politika ve ekonomi için önemli anlamlar barındırıyor. Soğuk Savaş sonrası oluşan pek çok varsayım artık tersine dönmüş durumda. Bir zamanlar küreselleşme eski düşmanların birbirine ihtiyacını artıracak bir ağ olduğu için çatışmaları önleyen bir bariyer olarak sunuluyordu. Artık küreselleşme bir savaş alanı haline geldi.

ABD Dolarının Yaygınlığı

Finansal yaptırımlar gücünü ABD Doları’nın yaygınlığından alıyor. Dolar ticarette ve uluslararası ödemelerde dünyanın en çok kullanılan para birimi. Bunun sonucu olarak finansal kurumların, merkez bankalarının ve hatta şirketlerin dolara erişimi olmadan  faaliyet göstermesi çok zor bir hale geliyor.

ABD daha önce de Kuzey Kore, İran ve Venezuela Merkez Bankalarına yaptırım uygulamıştı. Ancak bu ülkeler büyük oranda uluslararası finansal sistemden izoleydi. Rusya Merkez Bankası’na yönelik yaptırımlar ilk kez yaygın bir ekonomiye yönelik olarak uygulanan yaptırımlar oldu. Aynı zamanda finansal yaptırımlar ilk kez savaşın bir parçası oldu.

Elbette böyle bir yaklaşım beraberinde büyük riskleri getiriyor. Merkez bankalarına yönelik yaptırımlar doların finansal piyasalardaki hakimiyetine karşı bir tepki yaratabilir.

Savaşın ilk 5 haftası sonunda Rus Rublesi kayıplarını telafi etti ve Rus hükümeti yaptırımları aşacak yollar bulacağını açıkladı.

ABD Başkanı Joe Biden da mart sonunda Polonya’da yaptığı konuşmada “Bu ekonomik yaptırımlar yeni tip bir devlet politikası anlayışını ortaya koyuyor. Yaptırımlar askeri güçle yarışır bir etkiye yol açabilir.” dedi.

Küresel Finans Polisi

11 Eylül 2001 sonrasında ABD Afganistan’ı işgal edip, Saddam Hüseyin’i devirmek için Irak’a girerken aynı anda ‘küresel finans polisi’ olmasını sağlayacak güçler geliştirdi. 11 Eylül saldırılarından sonra birkaç hafta içerisinde Bush yönetimi Hazine’ye kara para aklamaya karışmış tüm finansal kurumları ABD finansal sisteminin dışında bırakma yetkisi verdi. Bush o dönem yaptığı açıklamada teröristlerin mali kaynaklarını kurutmayı hedeflediklerini belirtti.

Söz konusu yetkiyi veren yasanın ilk hedefi ise ilginç bir şekilde Ukrayna olmuştu. ABD Hazinesi 2002’de Rus organize suç örgütleri tarafından kullanılan Ukrayna bankalarına uyarıda bulundu. Bunun sonucu olarak dönemin Ukrayna hükümeti kara parayla mücadele için yeni yasalar hazırladı. Bunun yanında ABD Hazinesi uluslararası para transferi sitemi Swift’ten terör şüphelilerinin hareketleriyle ilgili bilgi talep etmeye başladı.

İran Örneği

El-Kaide ile mücadele için oluşturulan bu araçlar, daha sonra daha büyük bir hedef için kullanıldı: İran. O dönem ABD’nin ilk Terörizm ve Mali İstihbarattan sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı görevine getirilen Stuart Levey görevinden ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamada “Bush ABD’nin her türlü ticari yaptırımı uyguladığını ve elinde İran’a yönelik bir baskı unsuru kalmadığından şikayet ediyordu. Bunun üzerine ekibimi topladım ve ‘Biz bu araçları daha kullanmaya başlamadık. Haydi Bush’a İran’a karşı kullanabileceği bir şeyler verelim’ dedim.

Bunun üzerine ABD İran’ın uluslararası finansal sisteme erişimini engellemek için hamleler yapmaya başladı. Levey, sessiz bir şekilde Avrupa bankalarına İran rejimiyle ilişkili kişilerin bilgilerini iletmeye başladı. Avrupa hükümetleri bir ABD’li yetkilinin bankalarına talimat vermesinden nefret ediyordu. Ancak ABD Hazinesi’yle kimse ters düşmek istemiyordu.

Obama döneminde ise hükümet üzerinde nükleer programı sebebiyle İran’a askeri müdahalede bulunması yönünde bir baskı vardı. ABD ise İran Merkez Bankası’na yaptırım uygulama kararı aldı. Stuart Levey bu yaptırımın yarattığı baskı sayesinde 2015 anlaşmasının imzalanabildiğini söyledi.

Merkez Bankaları sadece para basıp bankacılık sistemini takip etmez. Kriz zamanlarında paralarının değerini koruyarak veya gerekli ithal malların ödemesini yaparak hayati bir ekonomik destek oluşturabilir.

Rusya 2014’re Kırım’ı işgal etmesinin ardından ABD yaptırımlarından korunmak için resmi rezervlerini büyük ölçüde artırdı ve buna ‘Rus kalesi’ ismi takıldı. Ancak uygulanan yaptırımlar Rusya Merkez Bankası’nın ekonomiyi destekleme imkanını yok etti.

Yaptırım Hazırlıkları Kasım Ayında Başladı

ABD ve Avrupa’nın uyguladığı yaptırımlar içerisinde bir ironiyi de barındırıyor. Yaklaşık 50 yıldır Avrupalı liderler ABD Doları’nın uluslararası etkisini eleştiriyordu. Ukrayna’daki savaşın en dikkat çekici unsurlarından birisi Avrupa’nın ABD ile ne kadar yakın çalışmak istediği oldu. Batı istihbaratı Putin’in Ukrayna’yı işgal için hazırlıklara başladığı bilgisi alınınca kasım ayında yaptırım hazırlıkları başladı. Biden Hazine Bakanı Yellen’den gerekli planları hazırlamasını istedi. Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi ABD’li yetkililerin yaptırımlar hazırlanırken Avrupalı mevkidaşlarıyla haftada ortalama 10-15 saat görüştüklerini belirtti.

Nasıl Sona Ereceğini Henüz Bilmiyoruz

Batının yaptırımları önemli bir birliktelik ortaya koysa da eksiklikleri de bulunuyor. Örneğin Rusya ne yaparsa yaptırımların sona ereceği henüz net bir şekilde açıklanmadı. Bu da daha sonraki tarihler için bir politik strateji oluşturmayı zorlaştırıyor. Burada amaç Rusya’ya kısa vadeli bir acı vererek savaş çabalarını köreltmek mi yoksa daha uzun vadeli bir kontrol mu sağlanmak isteniyor?

İşe yaradıklarında bile yaptırımların sonuç vermesi uzun bir zaman alır. Yaşanan krizin etkileri ise orantısız bir şekilde Avrupa’da daha çok hissediliyor. Avrupa şu ana kadar Rusya’dan petrol ve gaz ithalatına ambargo uygulama konusunda isteksiz davrandı. Ancak Rus askerlerinin gerçekleştirdiği vahşet görüntülerinin ortaya çıkmasıyla bu ülkeden kömür ithalatını yasaklayan yeni yaptırımlar açıkladı.

ABD’ye Hala Güvenebilir misin?

Önümüzdeki haftalar ve aylarda Putin ekonomik zorluklar yaşayan Rus halkını saldıran taraf değil mağdur olduğuna ikna etmeye çalışacak. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi potansiyel olarak batı yaptırımlarını aşması için yardım edebilecek ülkeler için Putin ABD Doları’nın hakimiyeti konusunda daha derin bir soruyu gündeme getirecek: Hala ABD’ye güvenebilir misin?

 

*Söz konusu yazı Valentina Pop, Sam Fleming ve James Politi tarafından Financial Times için kaleme alınan yazıdan çeviri yapılarak paraanaliz için derlenmiştir.

Michael Hudson: Dolar Euro’yu yiyecek

10 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Genel, Politika

Ekonomik Sistemler Çatışması: Çin ve ABD

Yeni Soğuk Savaş tırmanıyor. Başkan Biden ve ABD ulusal güvenlik raporlarının açıkladığı gibi, Çin en büyük düşman olarak görülüyor. Çin’in büyümesi, ABD ekonomisini sanayisizleştirdiği için Nihai Terör olarak kabul edildi.

Sosyalist sanayileşme, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana ve özellikle 1980’lerden bu yana rantiye ekonomisinin her zaman en büyük düşmanı olarak algılanmıştır. Bugünkü sonuç, ekonomik sistemlerin çatışmasıdır: Sosyalist sanayileşme ile neoliberal finans kapitalizmi.

ABD’nin stratejisi, Çin’in olası ekonomik müttefiklerini, özellikle Rusya, Orta Asya, Güney Asya ve Doğu Asya’yı uzaklaştırmaktır.
Soru, bölme ve izolasyona nereden başlanacağıydı. Rusya, hem Çin’den hem de NATO Euro Bölgesi’nden tecrite başlamak için büyük fırsat gibi görülüyordu.

Şu anki soğuk savaş, yakın tarihte Amerika’nın Irak petrol sahalarını ele geçirmesine veya İran’a ve ona yardımcı olan ülkelere karşı başlatılabilirdi. Başlatılamadı.

Ukrayna, 2014 Maidan darbesinden bu yana sekiz yıl boyunca ABD destekli bir iç savaşa maruz kaldı ve Çin, Rusya ve müttefiklerine karşı bu çatışmada en büyük ilk zafer şansını sundu. Büyük bir hesaplaşma için Şubat ayı sonlarında planlar yapıldı. Ukrayna, NATO tarafından silahlandırıldı.

Euro/Dolar kurundaki olası düşüş

Batı Avrupa, görev bilinciyle Rus gazını, petrolünü ve gıda tahıllarını satın almak yerine, bunları keskin bir şekilde artan silah ithalatıyla birlikte ABD’den satın alacak. Bu durumun Batı Avrupa’nın ödemeler dengesini ve dolayısıyla euro’nun dolar karşısındaki döviz kurunu nasıl etkileyeceğine bakmak uygun olacaktır.

Savaştan önce Almanya, Fransa ve diğer NATO ülkelerinin Rusya ve Çin ile ticareti bir refah vaad etmişti. Rusya, rekabetçi bir fiyata bol miktarda enerji sağlıyordu ve bu enerji, Kuzey Akım 2 ile büyük bir sıçrama yapacaktı. Avrupa, Rusya’ya daha fazla endüstriyel imalat ve sermaye ihraç ederek artan ithalatını ödemek için döviz kazanacaktı.

Bu ikili ticaret ve yatırım şimdi durduruldu. NATO’nun Rusya’nın euro ve İngiliz sterlini cinsinden tutulan döviz rezervlerine el koyması ve Avrupa’nın Rus düşmanlığının ABD tarafından sürekli körüklenmesi göz önünde bulundurulduğunda, uzun yıllar boyunca da durdurulacak.

Artık NATO ülkeleri ABD LNG’sini satın alacak – ancak yeterli liman kapasitesini inşa etmek için milyarlarca dolar harcamaları gerekecek, bu da belki 2024’e kadar sürebilir. (O zamana kadar iyi şanslar.) Enerji kıtlığı, dünya gaz fiyatını keskin bir şekilde artıracak. NATO ülkeleri de ABD askeri-sanayi kompleksinden silah alımlarını artıracaklar. Silah fiyatı yükselecek. Gıda fiyatları da kıtlık nedeniyle yükselecek.

Enerji, silah ve gıda fiyat dinamiklerinin üçü de doları euro karşısında güçlendirecek.

Avrupa uluslararası ödemelerini ABD ile nasıl dengeleyecek?

Soru şu ki, Avrupa uluslararası ödemelerini ABD ile nasıl dengeleyecek? Küresel serbest ticaret hızla ölüyorken, Avrupa’nın ABD ekonomisinin kabul edeceği neyi ihraç etmesi gerekiyor?

Cevap, çok seçenek yok… Peki Avrupa ne yapacak?

Mütevazı bir teklifte bulunabilirim. Avrupa siyasi olarak bağımsız bir devlet olmaktan büyük ölçüde vazgeçtiğine göre, daha çok Panama gibi görünmeye başlıyor. Euro bölgesi, finansal havluyu atıp neden ABD dolarını kabul etmiyor?

Para birimi dolar karşısında düştükçe euro cinsinden maliyet daha da yüksek olacaktır. Faiz oranları yükselecek, yatırımlar yavaşlayacak ve Avrupa ithalata daha da bağımlı hale gelecek. Euro bölgesi ekonomik bir ölü bölgeye dönüşecek.

Amerika Birleşik Devletleri için bu Avrupa’ya karşı Dolar Hegemonyasıdır. ABD bu planla Avrupa’yı ekonomik olarak fethetmesinin yanı sıra, Afrika, Güney Amerika ve Asya ülkeleri için de harekete geçecek. Enerji ve gıda fiyatlarındaki keskin artış, gıda açığı ve petrol açığı olan ekonomileri sert bir şekilde vuracak.

Pek çok Afrika ve Latin Amerika ülkesi – özellikle Kuzey Afrika – aç kalmak, benzin ve elektrik kullanımlarını azaltmak ile ABD ticaretine olan bağımlılıklarını kapatmak için dolar borç almak arasında bir seçimle karşı karşıya.

Dünya ekonomisi alevleniyor. ABD, Yeni Demir Perde’nin hangi tarafına katılmak istediklerini seçmesi için ülkelere baskı yapıyor.

Ama bunda Avrupa için ne var?

Yunan işçi sendikaları halihazırda uygulanan yaptırımlara karşı gösteri yapıyor. Ve Macaristan’da, Başbakan Viktor Orban, temelde AB karşıtı ve ABD karşıtı bir dünya görüşü olan seçimi kazandı ve Rus doğalgazını ruble olarak ödeyerek başladı. Hindistan, ABD’li diplomatlara ekonomisinin doğal olarak Rusya ve Çin’inkilerle bağlantılı olduğunu söyledi.

ABD açısından bakıldığında, yanıtlanması gereken tek şey, “Ödüllendirdiğimiz yerel politikacılar ve bağımlı oligarşiler için sırada ne var?”

Yaklaşan III. Dünya Savaşı’nı gerçek bir ekonomik sistemler savaşı yapan da budur.
Ülkeler hangi tarafı seçecek: Kendi ekonomik çıkarları ve sosyal uyumlarını mı yoksa ABD boyunduruğunun altına girmek mi?

Tüm bu siyasi müdahale ve medya propagandası karşısında, dünyanın geri kalanının bu olayın küresel bir savaş olduğunu anlaması ne kadar sürecek?

 

*Söz konusu yazı,

ANALİZ: Gösteri Ekonomisi ve Elon Musk efsanesinin arka planı (Finanzen)

10 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Kripto Para, Piyasa, Sektör Analizi

Elon Musk…O bir girişimciden çok bir pop yıldızı…

Uzay yolculuğunu alt üst etti, tüneller açtı, insan beynini kabloladı ve otomotiv endüstrisini elektriklendirdi.

Musk efsanesinin arkasında ne var?

Geçtiğimiz ay muhtemelen kimsenin bu savaştan beklemeyeceği bir görüntü oldu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Elon Musk’ı aradı. Eğilerek Musk’ı gösteren başkan, “Savaş bittiğinde gelin ve ziyaret edin” diyor. Musk da elbette, diyor, sabırsızlıkla bekliyor. Sanki Zelenskyy, Macron veya Biden ile stratejiler hakkında konuşuyormuş gibi…

Starlink uydu ağını Ukrayna’ya sunan Elon Musk’a teşekkür ediyor.  Musk, sosyal medyada bir kahraman olarak selamlandı.  İmkansızı mümkün kılmak onun görevidir. Zorluk ne kadar büyükse, o kadar iyidir.

Musk, Tesla ve SpaceX ile iki milyar dolarlık şirket kurdu. Geçilmez olduğu düşünülen iki kaleyi fethetti: otomobil endüstrisi ve uzay yolculuğu. Ayrıca, görünüşte saçma hedefleri olan başka şirketler kurdu. Neuralink, insan beynini bilgi yüklemek için bir arayüzle bilgisayara bağlamayı amaçlamaktadır. En iyi ihtimalle, Boring Company insanları yüksek hızlı kapsüllerdeki tüp ile taşımak istiyor. Musk’ı harekete geçiren megalomanidir.

Elektrikli Araçlar

800 milyar dolarlık Tesla, bugün borsada BMW, Daimler ve Volkswagen’in toplamından daha değerli. Bir zamanlar kronik olarak hata veren otomobil üreticisi, e-arabalarıyla yıldan yıla kâr ediyor. Musk elektrikli arabayı havalı yaptı. Tesla Model 3, dünyanın en iyi spor arabalarıyla rekabet edebilir. Model S, otomobil uzmanlarının şimdiye kadar kullandıkları en iyi araba dediği şeydir.

Tesla olmasaydı, otomobil endüstrisi elektrik geleceğine toplu bir adım atmayabilirdi. Bu yüzden Stuttgart, Ingolstadt ve Wolfsburg’daki yönetici katlarında kimse Silikon Vadisi’nden gelen deliye artık gülmüyor.

Musk için Tesla, bir otomobil üreticisinden çok bir yazılım şirketidir. Otopilotun arkasındaki teknoloji olan yerleşik yazılımı, ev tipi bir robotta da işe yarayabilir. Bu biraz Knight Rider serisinden KITT’i elektrikli süpürgeye kilitlemeye benziyor.

Tesla, 2021’de neredeyse bir milyon araba sattı – bir önceki yıla göre yüzde 87 daha fazla.

800 milyar dolarlık Tesla, bugün borsada BMW, Daimler ve Volkswagen’in toplamından daha değerli.

Teknoloji devleri ve demokrasi

Teknoloji devlerinin dünyasında Elon Musk tartışmasız en etkili olanıdır. Fikirleri endüstrileri harekete geçiriyor, tweetleri piyasaları titretiyor. Uzun zamandır CEO’dan çok bir pop yıldızı oldu. “Simpsons” veya “South Park” gibi dizilerde yer alan “Rolling Stone” un kapağını süsledi, hatta çocuk kitaplarında Elon Musk’un maceraları anlatılıyor. Kendisini gerçeğe dönüşmüş bir Marvel süper kahramanı olarak tasvir etmeyi seviyor. Bu da ona güç veriyor.

Aslında şaka amaçlı olan ve daha sonra değeri geçici olarak 85 milyar dolara yükselen kripto para birimi Dogecoin hakkında tweet attı. Bu birdenbire Moderna veya Airbus’tan daha değerli hale geldi. Ama bu kişilik kültünün arkasında Elon Musk efsanesinin arkasında ne var? Ve bu tür bir “insanüstü teknoloji devi”nin pazarlarımızla, demokrasiyle ne işi var?

Faydalı Olmak

Elon Musk’a ne istediğini, hayattaki misyonunun ne olduğunu sorarsanız, her zaman şu cevabın bir varyasyonunu verir: “Ben faydalı olmak istiyorum” Musk insanları kurtarmaya kararlı görünüyor. İsteseler de istemeseler de. Çözümlenmemiş bir yardım kompleksi olan bir adam.

Ukrayna ihtilafında, kelimenin tam anlamıyla meseleleri kendi eline almak istedi ve Twitter üzerinden Putin’i düelloya davet etti. Ama ne yazık ki minnettarlığı reddedildi.

Bir grup genç Tayland’da bir mağarada mahsur kaldığında, çocukları çıkaracak bir denizaltı geliştirmek için bir ekip kurdu. Sitede, aleyhine bir karar verildi. Bunun üzerine Musk, sorumlu kişiyi “Pedo Guy” olarak adlandırdı, bu yüzden açıkça ona bir sübyancı olarak hakaret etti.

Modern Terlik

Musk’ın başarıları bedelsiz gelmiyor. Mucit değil, CEO Elon Musk’a yakından bakarsanız, resim çatlar. Örneğin, Tesla’daki kültür genellikle “modern bir terlik” olarak tanımlanır. İş ahlakıyla tanınan Elon Musk, kendisinin yaptığı şeyleri başkalarından da talep ediyor.

Musk, Şantiyelerde uyuyor, her ayrıntıyı biliyor, SpaceX’teki uzmanlarla astrofizik hakkında konuşabiliyor. Kasıtlı olarak, haftada 100 saat çalışmaya istekli birisi…

Musk, çalışması için ailesi olmayan mühendisler aradı. Tesla çalışanları, sıradan bir şekilde kovulmanın olabileceğini söylüyor. Ya da ne kadar aptal oldukları  çok açık bir şekilde yüzüne söyleniyor. Musk’ın hatalar için ne zamanı ne de sabrı vardır.

Sendikasızlaştırma ve Güvenlik

2019’da Forbes, Tesla’nın güvenlik önlemlerine ilişkin bir dizi düzenleyici soruşturma başlatıldığını bildirdi. Bir müfettiş neden hiçbir uyarı işareti olmadığını sorduğunda, bir çalışan “Elon sarı rengi sevmiyor” yanıtını verdi. Tüm bunlar, olağanüstü teknoloji girişimcileri liginde az rastlanan durumlar değildir.

Jeff Bezos da benzer bir yaklaşım benimsiyor. Ve onun gibi Musk da sendikaların oluşmasını engellemek için elinden geleni yapıyor.

Twitter aracılığıyla, sendika aktivisti olan herkesin hisse senedi opsiyonlarını ellerinden almakla tehdit etmişti.Muhtemelen hiçbir şeyi şansa bırakmamasının sebeplerinden biri de budur. Dünyanın en yetenekli insanlarına kendisi için çalışması için ilham verirken, onları yolun her adımında denetler. Kontrol ihtiyacı o kadar ileri gidiyor ki katı bir baba gibi davranıyor. Diğer şirketleri izliyor.

Şirketleri totaliter devletler gibi kurulmuş. Tesla, hisse broşüründe Elon Musk’ın kendisini bir risk faktörü olarak adlandırıyor.

Kibir

Saturday Night Live’daki görünüşü hakkında konuşurken şunları söyledi: “Rahatsız ettiğim herkese, sadece elektrikli arabaları yeniden icat ettiğimi ve insanları roketlerle Mars’a gönderdiğimi söylemek istiyorum. Gerçekten sıradan, rahat bir adam olduğumu mu düşündün?”

Bu kibir onun efsanesinin bir parçası, davranışı kabul ediliyor: yatırımcılar ve politikacılar tarafından…

Serbest piyasada yetenek ve sermaye akışı bozuluyor

Tıpkı Tesla müşterilerinin yıllarca arabasını beklemek zorunda kaldıklarında şikayet etmeden kabul etmeleri gibi, sürekli ertelemeyi yutuyorlar ve hatta gerekirse arabalarını kimsenin olmadığı bir yerden alıyorlar.

Pazarlama profesörü Scott Galloway, “O David Copperfield artı 60 IQ puanı” diyor.

“Elbette, uzaya roket göndermek ve tekrar dünyaya inmek harika. Ama bu toplu bir yanılsamayı haklı çıkarır mı?”

Daha derindeki sorun konusunda uyarıyor: serbest piyasada yetenek ve sermaye akışı bozuluyor. Bir kişi gözlerini kırpıştırsa, sağlıklı piyasalar böyle tepki vermezdi. Galloway kısa süre önce Musk’a kendisine “tahammül edilemez bir aptal” dedirtti.

“Algı Gerçektir” Gösteri Ekonomisi

Galloway, tüm bunlara “gösteri ekonomisi” diyor. Musk icat etmedi ama klavyeyi çok iyi kullanıyor.

Silikon Vadisi’nin üzerine kurulduğu kurucu efsaneye uyuyor. Birkaç iş devi dünyayı omuzlarında taşıyor. Kötü adamlar her şeyi, hukuku, siyaseti düzenlemek isteyen muhaliflerdir. Ve böylece Musk yasaların üstünde olduğuna inanıyor, yetkililere gülüyor ve Joe Biden’a “ıslak çorap kuklası” demeyi seviyor. Dünya bunu yapmasına izin veriyor.

Ayn Rand’ın tavrının bir sonraki seviyesi: Milyarları iyilik için kullandığınız sürecesorun yok. Tıpkı Bill Gates’in hastalıklarla savaşması ya da Elon Musk gibi yeni, daha az parçalanmış bir gezegenin kapılarını açması gibi…Bu yolda kâr arayışınızda acımasız olabilirsiniz.

Sonra ortak iyi hakkında konuşulur. Ama şimdi neyin toplumun iyiliği için olduğuna kim karar verecek? Dünyanın en zeki ve en zengin mühendisinin bile buna tek başına karar vermesine izin verilmemeli…

Kendi kendini yetiştirmiş milyarder efsanesi

Demokrasi yavaştır ve siyaset bir engeldir… Ancak  yine de devlet fonlarını kabul etmekte bir sorunu yok gibi görünüyor. Musk’ın kendi kendini yetiştirmiş milyarder efsanesi muhtemelen en büyük aldatmacasıdır.

Los Angeles Times’ın araştırmasına göre, tüm imparatorluğunu devlet fonları üzerine inşa etti: toplam 4.9 milyar dolarlık sübvansiyon aldı. Ancak, tüm bu bilgi uzay kovboyu davranışlarıyla kaybolur. Bir belgesel filmde, halkla ilişkiler yöneticilerinden biri, Musk’ın ona bir cümle kurduğunu söylüyor: “Algı gerçektir”. Musk bunu asla unutmadı. Onun mantrası, numarası olarak kaldı.

Tesla’nın bugün borsada ne kadar değerli olduğunu açıklamanın başka bir yolu yok. Hisse senedi fiyatı yalnızca umutlar ve hayaller tarafından yönlendirilir.

New York finans profesörü Aswath Damodaran, “Tesla nihai hikaye hissesi olarak tanımlandı” diyor. “Elon Musk’a inanıyorsanız, Tesla’yı satın alırsınız.

Ama getirebilirler mi?” Bu her zaman bir inanç meselesidir. Borsada olduğu gibi ibadethanede de.

 

 

*Söz konusu yazı Alman finanzen100 isimli haber sitesinden çeviri yapılarak paraanaliz için derlenmiştir.

Fibabanka Wise ile Anlaşma Yaptı

9 Nisan 2022 in Sektör Analizi, Şirketler

Fibabanka, sektörde bir ilke daha imza attı ve milyonlarca insan ve işletmenin yurt dışına para transferi yapabilmesine imkân sağlayan Wise ile Birleşik Ödeme Sistemleri stratejik ortaklığında anlaşma yaptı.

Fibabanka, dünyada 12 milyondan fazla kullanıcıya sahip uluslararası para transferi şirketi Wise ile iş birliği yaparak Türkiye’de bir ilke imza attı.

Böylece Wise ile yurt dışı para transferi işlemleri Türkiye’de ilk defa bir banka uygulaması içerisine taşındı.

Fibabanka’nın, Wise’ın Türkiye’deki servis sağlayıcısı Birleşik Ödeme Hizmetleri ile stratejik ortaklık yaparak Fibabanka Mobil ve İnternet Bankacılığı kanallarında hayata geçirdiği bu entegrasyon sayesinde; geleneksel yurt dışı para transferi ürünlerinde yaşanan banka kesintileri, alıcıya ulaşma sürelerinde yaşanan zaman farklılıkları gibi dezavantajların ortadan kalkması amaçlanıyor.

70’ten fazla ülkeye yerel para biriminde transfer yapabilecek

Bu iş birliği ile artık Fibabanka müşterileri, Fibabanka Mobil ve İnternet Bankacılığı kanalları üzerinden uluslararası para transferi işlemlerini hızlı, kolay ve düşük maliyetlerle gerçekleştirebilecek. Ayrıca, Türk lirası hesaplarından işlem başlatarak yurt dışında 70’ten fazla ülkeye yerel para biriminde transfer yapabilecek.

Fibabanka Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Mert konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Fibabanka olarak kurulduğumuz günden bu yana geleneksel bankacılık anlayışının ötesinde bir iş yapış biçimi benimsiyoruz. Finansal teknolojilere yatırım yaparken yeni ürün/hizmetlerimizi “mobil bankacılık önceliği” stratejimiz ve “mükemmel müşteri deneyimi” hedefimiz doğrultusunda, öncelikli olarak, dijital kanallardan sunuyoruz. Bu yaklaşımımızla dijital müşteri sayımızı son 1 yılda 2,5 katına çıkardık.

Diğer yandan yüzde 100 Fibabanka iştiraki olarak kurulan kurumsal girişim sermayesi Finberg’in yatırımlarından Birleşik Ödeme Hizmetleri ile bugüne kadar birçok ürün ve hizmeti devreye alarak dijital kanallarımız üzerinden müşterilerimizin hizmetine sunduk.

Şimdi, yine Birleşik Ödeme Hizmetleri stratejik ortaklığında, yurt dışı para transferinde geleneksel yaklaşımların dışına çıkarak, bireysel ödemelerde daha hızlı ve daha uygun ücretlerle işlem yapabilme imkânı sunan Wise ile iş birliği yapıyoruz. Sektörde bir ilke daha imza atmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz”

 

Grayscale iki büyük altcoini portföyünden çıkardı!

9 Nisan 2022 in Genel

Kriptonun merkezi olmadığı söylense de Grayscale’in kripto varlıklarını tanıması kesinlikle coin veya token fiyatlarının gidişatını belirlemeye yardımcı oluyor. Bununla birlikte, fonların yatırımı kurumsal yatırımcıların ne istediğini veya ne istemediğini anlamada yardımcı oluyor.

Grayscale, yeniden dengelenmenin bir sonucu olarak, SushiSwap (SUSHI) ve Synthetix (SNX), CoinDesk DeFi Endeksi ve DeFi Fonundan kaldırıldı. DeFi Fonuna yeni token eklenmedi.

Grayscale Investments, bir basın açıklamasında dijital büyük sermaye fon portföyünün bileşimini değiştirdiğini paylaştı. Ayrıca, bazı varlıkları sattı ve elde edilen geliri Avalanche [AVAX] ve Polkadot [DOT] satın almak için kullandı.

Hatırlanacak olursa Terra’nın arkasındaki güç olarak bilinen kuruluş Luna Foundation Guard (LFG da yaptığı açıklamayla 100 milyon dolarlık AVAX satın alındığını duyurmuştu.

 

 

TrendKoin

Yapay zeka ekonomisinin 2030’da 15.7 trilyon dolarlık hacme ulaşması bekleniyor

9 Nisan 2022 in Genel

BloombergHT’de Gündem Teknoloji programında Hande Berktan’ın konuğu Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu oldu.

Yapay Zeka Politikaları Derneği Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, bu yeni nesil teknolojinin, istihdam üzerinde 97 milyon yeni işgücü yaratması beklenirken 85 milyon da istihdam kaybı yaratacağını söyledi

Küçükşabanoğlu, ‘Yaptığımız araştırmanın sonuçlarına göre, yapay zekayı ,toplumun yüzde 5’i, işletmelerin ise yüzde 35’i doğru tanımlayabiliyor. İşletmeler biraz daha bilinçli ancak bilgi düzeyleri yetersiz. Diğer yanda yapay zekayı işletmelerin sadece yüzde 17’si kullanıyor. İşletme sahipleri büyük yatırım gerekebileceğini düşünüyor. Yapay zeka enerjiden, tarıma her alanı etkileyecek. Makro işletmeler gündemine aldı ancak henüz mikro işletmelerin gündeminde değil. Yapay zeka ekonomisinin, 2030’da 15.7 trilyon dolarlık hacim oluşturması bekleniyor.’’ dedi.

AIPA Başkanı ‘’2025 yılına kadar 85 milyon istihdam kaybına yol açacak

Yapay zekanın işgücü piyasası üzerine etkisine dair AIPA Başkanı ‘’2025 yılına kadar 85 milyon istihdam kaybına yol açacak ancak bardağın dolu tarafında ise yine yapay zeka teknolojileri 97 milyon yeni istihdam yaratması bekleniyor. Ancak biz , Türkiye olarak bu iş kollarının neresindeyiz? Yetkinliklerimiz yetişmiş mi? ‘’ açıklamasını yaptı.

Özetle, yeni teknolojiler geçmişin lükslerini bugünün temel ihtiyaçlarına dönüştürürken, bu yeni ihtiyaçları desteklemek, üretimini mümkün kılmak adına yeni iş kollarının doğması gerekiyor. Bu dönüşüm eğitimliler için daha yüksek gelir imkanı sunuyor olacak.

 

BloombergHT

Küresel piyasalarda gelecek hafta: Gözler merkez bankalarına çevrildi

9 Nisan 2022 in Borsa, Dünya Ekonomisi, Ekonomi

Gelecek hafta gözler dünya genelindeki enflasyon verileri ile Türkiye ve Avrupa merkez bankasının faiz kararına çevrildi.

ABD’de enflasyon haftası

ABD’de pay piyasaları bu hafta şahinleşen Fed ve resesyon endişeleriyle satış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta gözler salı günü açıklanacak Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) başta olmak üzere yoğun veri gündemine çevrildi.

ABD tahvil piyasaları resesyon endişesini bu hafta da fiyatlamayı sürdürdü. Bazı varlıklarda getiri eğrisi düzelse de bazılarında getiri eğrisi tersine döndü.

Öte yandan hafta boyunca Fed yetkilileri şahin açıklamalarına devam ederken, Fed Yöneticilerinden Lael Brainard, enflasyonda daha fazla yükseliş olabileceğini, bunun daha hızlı faiz artışını gerektirdiğini söyledi. Enflasyondaki yukarı yönlü risklere işaret eden Brainard, “Fed, enflasyonu düşürmek için para politikasını düzenli olarak sıkılaştırmaya devam edecek. Mayıs toplantısından itibaren de bilanço hızlı şekilde küçültülecek.” dedi.

Avrupa’da gözler ECB’nin faiz kararı ve enflasyon verilerinde olacak

Gelecek hafta pazartesi İngiltere’de sanayi üretimi, salı Almanya’da TÜFE ve Zew beklenti endeksi ile İngiltere’de işsizlik, çarşamba İngiltere’de TÜFE ve Avro Bölgesi’nde sanayi üretimi ve perşembe ECB’nin faiz kararı takip edilecek. Cuma günü Almanya ve İngiltere’de piyasalar tatil nedeniyle kapalı olacak.

ECB’nin politika faizini değiştirmesi beklenmese de karar metninde ve ECB Başkanı Christine Lagarde’ın konuşmasında bölge genelinde oldukça artan enflasyon baskısının ardından gelecek dönem para politikasına ilişkin ipuçları aranacak.

Öte yandan, hafta içinde açıklanan ECB toplantı tutanakları, üyelerin Ukrayna savaşı nedeniyle “stagflasyon” endişesi taşıdıklarını ortaya koydu. Tutanakların ardından ECB’nin yaz döneminde varlık alımlarını sonlandıracağı ve 3. çeyrek itibarıyla faiz artırımına gideceği beklentileri arttı.

Asya’da Japonya negatif ayrıştı

Asya tarafında, artan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayıları pay piyasası fiyatlamalara yön veren temel faktör olmaya devam ediyor. Çin’de salgının başlangıcından bu yana vaka sayılarının rekor kırdığı haftada, salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin derinleşebileceğinden endişe ediliyor.

Çin’de hafta içinde açıklanan verilere göre, hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), şubatta bulunduğu 50,2 seviyelerinden martta 42’ye gerileyerek 2 yılın en hızlı daralmasını kaydetti.

Öte yandan, Japonya Merkez Bankası (BoJ) küresel bazda şahinleşen merkez bankalarından ayrışmaya devam ediyor. Ülkede zayıf yen ile ilgili endişeler nedeniyle bankanın temmuz ayında para politikasında ayarlama yapmasının muhtemel olduğu görüşleri ise güçlendi.

BIST 100 endeksi rekora koşuyor

Yurt içinde, Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi yükseliş eğilimini üst üste altıncı haftaya taşırken, haftalık bazda tüm zamanların en yüksek kapanışını da yukarıya taşıdı. Gelecek hafta ise pazartesi ödemeler dengesi, salı sanayi üretimi verileri ve perşembe Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararı yatırımcıların odağına yerleşti.

BIST 100 endeksi banka ve holding hisseleri öncülüğünde yükselişini sürdürüyor.

SpaceX, 165 milyon dolar karşılığında uzaya 3 ziyaretçi gönderdi

9 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi

ABD’li uzay mekiği ve roket üreticisi SpaceX, her biri 55 milyon dolar ödeyen 3 ziyaretçiyi Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) gönderdi.

SpaceX, Amerikalı, Kanadalı ve İsrailli olmak üzere 3 iş insanını ve refakatçi olarak ABD Havacılık ve uzay Ajansı (NASA) eski astronotu Michael LopezAlegria‘yı bir haftadan fazla sürecek uzay yolculuğu için dünya yörüngesine fırlattı.

Florida’daki Cape Canaveral Uzay Üssü’nden UUİ’ye yapılan yolculukta yer alan Larry Connor, Mark Pathy ve Eytan Stibbe isimli iş insanları SpaceX’in iki yıl boyunca NASA astronotlarını taşımasının ardından uzay istasyonuna götürdüğü ilk özel yolcuları oldu.

UUİ’nin turistik ziyaretçilerinin, roket yolculuğu, konaklama ve tüm yemekler için kişi başı 55 milyon dolar ödeyeceği, uzay istasyonunda Rusya’ya ait bölümün dışında her alanı gezebileceği belirtildi.

Geçen yıl bir milyarder ve konuklarını üç günlük bir yörünge yolculuğuna çıkaran SpaceX’in ikinci kez gerçekleştirdiği özel uzay uçuşundaki 4 yolcusunu otomatik kapsülüyle 19 Nisan’da geri getirmesinin planlandığı bildirildi.

NASA’nın yıllarca uzay istasyonunu ziyaretçilere açma fikrine karşı çıkmasına karşın Rusya’nın uzun yıllardır UUİ’ye ve ondan önce Mir Uzay İstasyonu’na ziyaretçi taşıdığı biliniyor.

 

BloombergHT

 

Intel’den blokzincir hamlesi

9 Nisan 2022 in blockchain

Intel, enerji verimli bitcoin madenciliği yongasını tanıttı…

Intel’in CEO’su Pat Gelsinger “Bloomberg Studio 1.0” kanalında yer aldı. Gelsinger, 2019’da “Bitcoin kötü bir tasarım, aşırı ve iklime karşı toleranssız” demişti.

Kendisine bu ifadeleri soruldu. Gelsinger ise şu şekilde yanıtladı:

“Gerçekten öyle. Bitcoin, neredeyse bir gün boyunca evinize güç sağlamak için yeterli enerji tüketir. Kullanıldıkça bu bir iklim krizine doğru gidecek. Bu iyi bir teknoloji olmadığı anlamına gelmez, ancak henüz onu iyi kullanmıyoruz. Ayrıca bunu söylediğimdeki kullanımların çoğu yasa dışıydı, değil mi? Hala düzenlenemedi. Bitcoin daha çok kullanıldıkça ulusların ve insanların geniş çapta kullandığı bir para birimi haline gelebilir.

Biz de Intel olarak teknolojiyi iyilik için bir güç olarak şekillendirmemiz gerektiğine derinden inanıyoruz. Bu yüzden yeni enerji verimli projeye imza attık.”

Blokzincir teknolojilerini geliştirme niyetimizi beyan ediyoruz

Hızlandırılmış Bilgi İşlem Sistemleri ve Grafikleri (AXG) Grubu Kıdemli Başkan Yardımcısı, Raja M. şunları ekledi:

“Bugün Intel olarak, enerji verimli hızlandırıcılardan oluşan bir yol haritasıyla blokzincir teknolojilerinin geliştirilmesine katkıda bulunma niyetimizi beyan ediyoruz. Intel, açık ve güvenli bir blok zinciri ekosistemini devreye sokacak ve teşvik edecek ve bu teknolojiyi sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirmeye yardımcı olacaktır.

Bazı blok zincirlerinin muazzam miktarda bilgi işlem gücü gerektirdiğinin farkındayız, bu da ne yazık ki muazzam miktarda enerji anlamına geliyor. Müşterilerimiz ölçeklenebilir ve sürdürülebilir çözümler istiyor, bu nedenle çabalarımızı ölçekte enerji açısından en verimli bilgi işlem teknolojilerini geliştirerek blok zincirin tam potansiyelini gerçekleştirmeye odaklıyoruz.”

 

ANALİZ: Yeni bir “hidrojen dünya düzeni”

8 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi

Çok uzun zaman önce, Alman bankalarının ve şirketlerinin Sahra’da devasa güneş enerjisi santralleri inşa etme iddialı projesi başarısız oldu. Güneş enerjisini Akdeniz üzerinden Avrupa’ya yönlendirme fikri, 13 yıl önce coşku ile karşılanmıştı. Ancak “Desertec” isimli ve ağırlıklı olarak Alman bankalarının ve Siemens gibi büyük şirketlerin katıldığı konsorsiyum bu projeyi hayata geçiremedi.

Şimdi proje, değiştirilmiş bir biçimde geri dönüş yapıyor.

Projenin asıl amacı, Rus enerji kaynaklarına bağımlılığı azaltmak. Yeni projeler artık çölden gelen güç kablolarıyla ilgili değil, güneşli Kuzey Afrika ve İspanya’da üretilebilecek güneş enerjisiyle üretilen hidrojenle ilgili.

Yeni bir “hidrojen dünya düzeni”

Bu fikir şimdi AB düzeyinde destekleniyor. Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans‘a göre, Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı “2030’dan çok önce” en aza indirilmeli.

AB’ye göre, 2030 yılına kadar, Rusya’dan ithal edilen doğal gazın yarısının yerini almak için AB’de 20 milyon ton hidrojen tüketilmesi gerekiyor. Bu miktara karşılık gelen bir hidrojen altyapısının geliştirilmesine yaklaşık 80 milyar avro yatırım yapılması gerekecek. Bu finansman CO2 emisyonları aracılığıyla finanse edilebilir.

2026’dan itibaren: Yeşil Hidrojen

30 yıldır eski Alman İmparatorluğu’nun kolonisi olan ve o zamandan beri Almanya’ya diğer Afrika devletlerinden daha yakından bağlı olan Namibya‘da, bugüne kadar dünyanın en büyük hidrojen projelerinden biri, eski bir elmas fabrikasının yerine inşa edilecek.

Hyphen Hydrogen Energy, Kasım ayında hükümet tarafından “tercih edilen teklif sahibi” olarak seçildi ve şimdi projeyi gerçekleştirmek için her türlü şansa sahip.

2026’dan itibaren elmas yerine yeşil hidrojen buradan dünyaya ulaştırılacak. Son genişlemede, beş nükleer santralin kapasitesine karşılık gelen beş gigawatt yeşil elektrik olacak.

 

RAPOR: İş dünyası yeniden şekilleniyor

8 Nisan 2022 in Ekonomi, Raporlar, Sektör Analizi, Şirketler

Girişimci şirketlere inovasyon kültürünü transfer ederek kurum içi girişimcilik programlarının hayata geçmesini sağlayan GOOINN, Türkiye’de ve dünyada “İş dünyasında” işveren, yönetici ve çalışanları gelecekte nelerin beklediğine ilişkin bir araştırma raporu yayınladı.

Rapora göre hem çalışan hem de işveren nezdinde değişen çok şey var ve her iki tarafın da yeni beceriler edinmesi gerekiyor.

Yeni Normal

Raporda; ticari ilişkilerin askıya alınmasından, ülkelerin sınır kapılarını kapamasına kadar pek çok konuya değinildi. “Ofiste çalışma” kalıbının yıkılarak uzaktan çalışma sisteminin uygulanabilirliğinin ortaya çıktığına vurgu yapan raporda ayrıca çalışanların “yeni normal” adı verilen çalışma şekline hızlı uyum sağladığını da ortaya koydu.

Pandeminin en belirgin etkisinin uzaktan çalışan bireylerin sayısındaki çarpıcı artış olduğuna dikkat çekilen raporda, çoğu kurumsal firmanın uzaktan çalışma modeline dönerek maliyetlerin de ciddi bir şekilde azalttığına ve teknik olarak uzaktan yapılamaz denilen işlerin yapılabileceğinin ortaya çıkmasına da vurgu yapılıyor.

OECD’nin 2021 yılında yaptığı araştırmada ise pandemi öncesindeki uzaktan erişim sunan kamu istihdam hizmetleri ülkeler genelinde yüzde 50 iken pandemi sonrasında bu oran yüzde 80’e çıktığı ortaya konuyor.

Nasıl bir gelecek bizi bekliyor?

Gelecekte hibrit çalışma modellerinin ön plana çıkması ve bu çalışma modelinin birçok çalışan tarafından daha fazla benimsenmesi de kaçınılmaz olarak görülüyor.

Otomasyon ve araştırma, geliştirme ile yeni teknolojileri destekleyen alanlarda işlerin büyüyeceğine dikkat çekilen raporda, yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasıyla buna uyum sağlayacak, eşitsizliği azaltacak, yeni durum ve ihtiyaçlara cevap verecek evrensel bir koruma ve sosyal koruma sistemlerinin oluşturulması ve düzenlenmesi gerekeceğine de değinildi.

Bu gelecekte liderlik pozisyonun da değişeceği belirtilirken liderlerde aranılacak vasıflar da şunlar olacak; uyarlanabilir sistemleri destekleyen liderler, esnek yapıya sahip olan liderler, ilham veren liderler, ruh sağlığına ve refaha önem veren liderler, dijital araçlardan yararlanan liderler ve kaliteye odaklanan liderler.

Raporda ayrıca yöneticilerin geleceğin iş dünyasında dikkat etmesi ve sahip olması gereken önemli özellikler de şu şekilde sıralanmış durumda: Eleştirel düşünme, problem çözme, aktif öğrenme, öz kontrol, dayanıklılık, stres toleransı, esneklik, olumlu düşünme, empati ve harekete geçme motivasyonu ve disiplini.

Z kuşağı ne istiyor?


Z kuşağı için maddiyatın her şey olmadığına işaret edilen raporda bu kuşak için yaptıkları işin bir anlam ifade etmesi onlar için birincil sırada yer alıyor. Bu kuşak sonsuza kadar aynı işte kalmayı planlamazken bunun nedenleri arasında işverenleri ile değerlerinde çatışma hissetmesi, kötü iş-yaşam dengesinin bulunması, mesleki gelişim fırsatlarının bulunmaması ve düzenli olarak fazla mesai yapılması görülüyor.

“Bütün dinamikler sarsıldı”

GOOINN’in Kurucusu Yavuz Çingitaş Covid-19 pandemisinin birçok alanda olduğu gibi iş yaşamında birçok dinamiği sarstığına da dikkat çekerek “Özellikle bazı kesimler arasında eşitsizliklere yol açıldı. Yüksek becerilere ve yüksek gelire sahip olanlar ile olmayanlar; erkekler ile kadınlar; iyi işi olanlar ile güvencesiz işi olanlar veya olmayanlar arasında sosyal ve ekonomik ayrımlar derinleşti.

“İş dünyası değişiyor. Dijitalleşme, küreselleşme, nüfusun yaşlanması ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş, mevcut işleri ve bunun için gerekli olan becerileri etkilemekte. Değişen bu dünyada başarılı olmak için artık çalışanların, firmaların ve ülkelerin yeni görevler ve doğru beceriler elde etmeleri gerekiyor. Bu nedenle OECD bireyleri ve kurumları geleceğin işlerine hazırlamak için çeşitli araçlar geliştirerek analiz ve uygulama desteği sağlıyor.”

“Geriye dönüş yok!” 

Akbank Akademi Müdürü Selda Özçalık pandemi ile birlikte zorunlu olarak ve aniden başlanan mekan bağımsız çalışma modeline geçtiklerini ve oldukça başarılı olduklarını belirterek şunları söyledi:

“Artık geriye dönüş yok. İşin doğasına uygun şekilde uzaktan, ofisten ya da hibrit modellerle devam edeceğiz. Çalışma hayatındaki tüm paydaşlar için sadece bugünün ihtiyaçlarını karşılamak yeterli olmayacak. Değişime direnç göstermek yerine sürekli yenilenmek, yeniyi aramak, stratejik ve uzun dönemli düşünebilmek ama esnek olmak, yeniden öğrenmek ve yeniye adaptasyon yeteneğini geliştirmek önem kazanacak. Liderliğin öneminin daha da artıracağını ve konuştuğumuz kapsamda rolünün daha çok kolaylaştırıcılık olacağına da inanıyorum.”

“Yaratıcı kişilerin dönemi başlıyor.”

Yeni kuşakların çalışma ortamına dahil olmasıyla çalışma hayatının değişeceğini beklediklerini kaydeden ConectoHub Kurucu Ortağı Banu Akgül “Uzun vadede olacak şey pandemi ile birlikte hızlandı. Şu anda uzaktan çalışma modelleriyle dünyanın herhangi bir yerinden çalışabiliyoruz. Bir araştırmaya göre çalışanların yüzde 48’inin artık uzaktan-hybrid çalışma modellerini tercih ettiğini gösteriyor. Uzaktan halledemeyiz düşüncesi kırıldı ve işlerin uzaktan da yürüyebileceği anlaşıldı. Uzaktan çalışma modelleri ile çalışanlar ve işverenler arasında rekabet arttı. Şimdi gelişen, değişime ayak uyduran, yaratıcı kişilerin dönemi başlıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi neler bekliyor?

Türkiye genç nüfusuyla büyük potansiyel vaat eden iş gücüne sahip olduğunu söyleyen GOOINN’in Kurucusu Yavuz Çingitaş raporda yer alan Türkiye iş hayatı ile ilgili olarak da şunları söylüyor;

Türkiye’de çalışan kesimin yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Yetenek dönüşümünün oluşması ve sürdürülebilirliği sağlamak adına bireylerin, şirketlerin, birliklerin, kamu kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde çalışması son derece önemli.

Ülkemizde özellikle 2030 yılına kadar 3,1 milyon iş artışı potansiyeli öngörülüyor. Bu artışın daha çok perakende satış ve servis, sağlık ve bakım hizmetleri, yeme-içme ve konaklama gibi hizmet sektörlerinde görülmesi bekleniyor. Türkiye’de mesleklerin sadece yüzde 2’sinin tamamen otomasyonu mümkün. Fakat mevcut teknolojilerle mesleklerin yüzde 60’ında yapılan işin üçte birinden fazlası otomatize edilebilir durumda.”

 

Söz konusu yazı Marketing Türkiye sitesinden alınmıştır. Yazının orjinal haline buradan ulaşabilirsiniz.

Rusya, yaş meyve ve sebze ihracatındaki yasakları kaldırıyor

8 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Ekonomi

Antalya’da gelen Rus heyet, ihracat yasağının tüm yaş sebze ve meyve ürünlerinde kaldırıldığını açıkladı. Konuyla ilgili resmi yazının da Rusya tarafından Türkiye’ye gönderildiği belirtildi.

Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, Antalya’ya gelen Rus heyetin yaş meyve ve sebze üretim, paketleme, laboratuvar yerlerinde yaptıkları incelemelerin ardından ihracattaki yasakları kaldırdıkları yönünde bildirimde bulunduklarını ifade etti.

Çavuşoğlu, yaptığı açıklamada, Rusya Hayvan ve Bitki Karantina Servisi (Rosselkhoznadzor) Başkan Yardımcısı Karmazin Anton Pavlovich önderliğindeki Rus heyetin, 4 Nisan’da Antalya’ya gelerek saha çalışması yaptığını belirtti.

Çavuşoğlu, Türkiye’den Rusya’ya tüm yaş meyve ve sebze ürün ihracatındaki engeli kaldıracak resmi yazıyı bir an önce beklediklerini kaydetti

Rusya’ya bölgelerinden domates, biber, patlıcan, üzün, incir, kiraz, şeftali, kabak, nar, greyfurt, portakal gibi ürünler ihraç edildiğini aktaran Çavuşoğlu, yasağın kalkmasıyla ihracat rakamlarının daha da artacağına dikkati çekti.

Capital

Bankacılık sektörünün mevduatı neden azaldı?

8 Nisan 2022 in Genel

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık para ve banka istatistikleri yayımlandı.

Sektörün mevduatı 6 trilyon 149,9 milyar lira, kredi hacmi ise 5 trilyon 305,3 milyar lira oldu.

Bankacılık sektörünün toplam mevduatı, geçen hafta 73,6 milyar lira azalarak 6 trilyon 149,9 milyar liraya geriledi.

Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0,36 azalışla 2 trilyon 482 milyar 351 milyon 410 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden mevduat ise yüzde 1,90 gerileyerek 3 trilyon 434 milyar 589 milyon 104 bin lira oldu.

Taksitli ticari kredi miktarı arttı

Mevduat bankalarındaki tüketici kredileri, geçen hafta yüzde 0,64 artarak 760 milyar 591 milyon 335 bin lira oldu. Aynı dönemde taksitli ticari krediler yüzde 1,90 artışla 684 milyar 686 milyon 831 bin liraya, kredi kartları bakiyesi yüzde 3,86 yükselişle 342 milyar 383 milyon 625 bin liraya çıktı.

Bankacılık sektörünün TCMB dahil toplam kredi hacmi de 1 Nisan ile biten haftada 37 milyar 73 milyon 135 bin lira artarak 5 trilyon 305 milyar 278 milyon 999 bin liraya çıktı. Toplam kredi hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46,22 artış kaydetti.

 

Capital

 

Uzay Turizmi: Zenginler dünyadan kaçacak mı? (NY Times)

8 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi, Sektör Analizi, Şirketler

Jeff Bezos ve William Shatner gibi zengin adamları uzaya fırlatmanın bir anlamı var mı? ABD Hava Kuvvetleri siyaset bilimcisi Wendy Whitman Cobb, bu soruya “Evet” diye yanıt veriyor.

NASA’ya katkı sağlıyor

Geçtiğimiz on yılda Musk’ın SpaceX’i, Bezos’un Blue Origin’i, Northrop Grumman ve Yeni Zelanda merkezli ​​Rocket Lab gibi şirketler uzaya çıkma sektörünün büyük oyuncuları olmak için çabaladılar.

Daha önce şirketler uzay yolculuğu konusunda hep hükümetlerle  çalışmıştır ama bugünkü şirketler hevesli kişileri, uyduları ve kargoları uzaya taşımakla ilgileniyor.

Hükümetlerin uzay turizmi konusunda şirketleri düzenlemesi tartışma konusu. Whitman Cobb hükümetlerden ziyade şirketlerin uzay çalışmalarını daha ucuz ve daha kolay hale getirdiğine inanıyor.

Bu kulağa milyarderlerin “kaçış fantezileri” gibi geliyor.

Uzaya dair nihai hedefler turizmin çok ötesinde

Musk ve Bezos, dünyayı kirleten sektörleri uzaya taşımayı, Mars’ta uygarlık  kurmayı hayal ediyor.

ABD’nin 1960’lardaki Ay misyonları Sovyetler Birliği’ne üstünlüğünü kanıtlama amacı taşıyordu. Ancak bu uzay rekabeti, bugün kullandığımız küçük elektronik cihazların gelişimini teşvik etti ve sağlık teknolojisini geliştirdi. Ayrıca son on yılda ticari uzay seyahatlerinde görülen yükseliş, uzaya erişim maliyetini düşürdü ve küçük ölçekli uydular gibi teknolojiler ile Dünya’yı yukarıdan haritalandırmasını sağladı.

Bencil düşler hepimizin yararına olabilir mi?

Roket turizmi veya milyarderlerin uzay fantezileri hakkındaki tüm şüphelerimi canlı tutuyorum. Şirketler uzayda önemli rol oynarlarsa icatlarıyla topluma fayda sağlamak yerine kendilerine saklamayı tercih edebilirler. Uzay turizmi de çevreye zarar veriyor ve uzay yolculuğunun, ne kadar değerli olduğu da henüz belli değil. Kaldı ki faydalı teknolojilerin bile birçok zararı olduğunu biliyoruz.

Whitman Cobb ise bu şüphecilikle beraber heyecanı da hissetmemiz gerektiğini söylüyor. Çünkü şirketlerin ya da zenginlerin kurduğu bencilce düşler gelecek de hepimizin yararına olabilir.

 

*Söz konusu yazı, Shira Ovide tarafından New York Times için kaleme alınan yazıdan çeviri yapılarak derlenmiştir. Yazının orjinal haline buradan ulaşabilirsiniz.

 

Macaristan Rusya’nın Ruble kararına uyacağını açıkladı

7 Nisan 2022 in Dünya Ekonomisi

Rusya’nın “dost olmayan ülkelere” doğal gaz satışında ruble hamlesine, Avrupa Birliği (AB) tarafında Rus gazından vazgeçmeyi göze alamayan Macaristan olumlu karşılık verdi.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, dün yaptığı basın toplantısında, Rus gazı için rubleyle ödeme yapmaya hazır olduklarını ifade etti. Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto da Rusya’ya doğal gazda rubleyle ödeme yapılmasına yönelik teknik detayların çalışıldığını açıkladı.

Sistem 1 Nisan’da devreye girdi

Rus gazının dost olmayan ülkelere satışında rubleyle ödeme alınmasına yönelik yeni sistem 1 Nisan’da devreye girdi. Buna göre, Rus gazı alan ilgili ülkeler, Gazprombank’tan hesap açarak ödemeleri bu bankaya yaptıktan sonra söz konusu fonlar Moskova Borsası’nda rubleye çevrilecek.

Ukrayna, Rus doğal gazı ve petrolüne ambargo uygulanması gerektiği konusunda ısrarcı olurken, AB şimdiye kadar kömür ithalatı ve diğer ürünlere yasak getirilmesi konularına odaklandı.

 

Diken

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel: ECB yakında faizleri yükseltebilir

7 Nisan 2022 in Para Politikasi

Almanya Federal Cumhuriyeti Merkez Bankası Bundesbank Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) yönetim kurulu üyesi Joachim Nagel, Euro Bölgesi’nde enflasyonun yüksek olduğunu belirterek bunun sonucunda ECB’nin yakında faizlari artırması gerekebileceğini kaydetti.

Bundesbank Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) yönetim kurulu üyesi Joachim Nagel, Euro Bölgesi’nde enflasyonun yüksek olduğunu belirterek bunun sonucunda ECB’nin yakında faizlari artırması gerebileceğini kaydetti.

ARD’ye kounşan Nagel tararruf sahiplerinin yakında tekrar yüksek faiz oranlarını bekleyebileceklerini gösterdiğini belirtti.ARD’ye konuşan Nagel tararruf sahiplerinin yakında tekrar yüksek faiz oranlarını bekleyebileceklerini gösterdiğini belirtti.

 

Cumhuriyet

Araç çubuğuna atla