Uzm. Psk. Dan. Zerrin KÖSE CAN

Çocuklarda Cinsel Eğitim ve Mahremiyet

12 Kasım 2021 in Genel

Değerli Anne-Babalar,

Çocuklarımızı her türlü ihmal ve istismardan korumanın yolu, onları bilgilendirmek ve güçlendirmekten geçer. 2 yaşından itibaren uygun bir dilde ve kademeli şekilde verilen cinsel eğitim; çocuğun öncelikle kendi bedenini ve özel alanını tanımasını sağlar. Böylece mahremiyetinin farkında olan çocuk, bu alanı koruması gerektiğini fark eder. İstemediği dokunmalara hayır diyebileceğini, herhangi bir dokunmadan rahatsız olduğunda ifade edebilmeyi, dışarıdan gelen olumsuz yaklaşımlara karşı kendini koruyabilmeyi ve böyle bir durumda kimlerden yardım alabileceğini öğrenir. Doğru mahremiyet eğitimi alan çocuklar, kendilerini güvende hissederler.

Siz ebeveynler için konuyla ilgili olarak aşağıdaki öneriler sunulmaktadır:

  • Öncelikle çocuğunuzun özel alanına saygı duyun. Odası ya da yatağı onun özel alanıdır. Özel alanlarını istediği gibi düzenlemesine ve kullanmasına izin verin.
  • Çocuğunuzun hayır deme hakkı olduğunu unutmayın. Siz dahi olsanız, herhangi bir dokunmadan rahatsız oluyor ya da istemiyorsa zorlamayın. Teyzesi, amcası, öğretmeni, dedesi, arkadaşı, anne ya da babası öpmek/sarılmak istediğinde , eğer çocuk istemiyorsa bunu dile getirebilmelidir. Evde sınırları ihlal edilen çocuklar, bir yabancı söz konusu olduğunda da bu sınırları koyamaz.
  • Çocuğunuzu merak ettiği konularda aydınlatmaya çalışın, sorularına cevap verin. “Ben nasıl dünyaya geldim?” gibi sorulara açık şekilde cevap vermeye özen gösterin. Anlatmakta zorlandığınız bir soru için, “İstersen yemek yedikten sonra rahatça konuşalım.” diyerek zaman kazanın ve doğru bir kaynaktan bilgi alın. Çocuğunuzun sadece sorduğu kadarını anlatmanız yeterlidir. Eğer yaşının üstünde bir soru sorduğunu düşünüyorsanız “Şimdilik bu kadarını bilmen yeterli, biraz daha büyüdüğünde gerisini konuşabiliriz. şeklinde geri bildirim verin. Cinsel konularda sorulan sorular cevaplandırılmadığında, ya da ayıp, günah olarak nitelendirildiğinde; çocuklar bu konuların konuşulmasının kötü olduğunu öğrenir. Herhangi olumsuz bir yaşantıyı siz ebeveynleri ile paylaşamaz.
  • Çocuğunuza özel bölgelerini doğru isimleriyle öğretin. Bu bölgeleri kimlerin, hangi durumlarda görebileceğini anlatın. Örneğin; Özel bölgelerini seni yıkarken yalnızca ben ve ablan görebiliriz. Bir de hastaneye gittiğimizde doktor görebilir. Ancak sadece biz senin yanındaysak.” şeklinde çocuğunuzu bilgilendirin. Kendi yaşantınıza uygun olarak bu konuyu somutlaştırın. Çocuğunuz tuvalette ya da giyinmede desteğe ihtiyaç duyuyorsa bu durumları ekleyebilirsiniz. Banyoda ebeveynler dışında destek olan anneanne gibi yakınlar varsa belirtebilirsiniz.
  • Kötü dokunmalarda neler yapması gerektiğini, kimlerle paylaşabileceğini öğretin.
  • Güvende olduğunu, onu hep koruyacağınızı çocuğunuza hissettirin. Her ne olursa olsun yanında olacağınızı söyleyin.

Bizimki Çok Hiperaktif!

4 Ekim 2021 in Genel

 

“Bireyin ilk yıllarını hiçbir şey yapmadan geçirmesine şaşırıyorsunuz. Ne demek! Mutlu olmak hiçbir şey midir?Zıplamak, oynamak, bütün gün koşmak hiçbir şey midir? Birey hayatının hiçbir döneminde bu kadar meşgul olmayacaktır.”

Jean Jacques Rousseau

 

 

Değerli Anne Babalar;

Çocuğunuz hiç yorulmak bilmiyor, enerjisi asla tükenmiyor, uyku saati geldiğinde bile koşturmak, oyun oynamak istiyor değil mi? Peki bu durum normal mi?

3 yaşında çocuklar atlama, zıplama, geri ve ileri koşma gibi basit hareketleri yapmaktan hoşlanırlar. Bir odada baştan sona koşabileceklerini, ne kadar yükseğe zıplayabileceklerini göstermek isterler. Bu hareketler o yaştaki bir çocuk için önemli gurur ve başarı kaynağıdır.

4 yaşında hala buna benzer etkinliklerle eğleniyor olsalar da daha maceracı hale gelirler. Cesaretlerini parklardaki tırmanma parkurlarında gösterirler.

5 yaşında ise; yüreğinizi ağzınıza getiren tehlikeli hareketleri yapmaktan çekinmezler. 5 yaşında bir çocuğu bulduğu her eşyanın üstüne tırmanırken görebilirsiniz. İyi koşarlar ve yarış yapmaktan hoşlanırlar.

Bu yaşlarda çocukların özgürce koşmaya, zıplamaya, hareket etmeye ihtiyacı vardır. Yürüme, koşma, sıçrama gibi temel hareketler yanında eğilmek, bükülmek, elle bir nesneyi fırlatmak gibi becerilerin erken yıllardan itibaren desteklenmesi diğer gelişim alanlarını da doğrudan etkilediği için büyük taşımaktadır. Çocukların yaptıkları fiziksel aktiviteler ince-kaba motor, denge ve koordinasyon gibi fiziksel becerilerin; yaratıcı düşünme, problem çözme gibi bilişsel becerilerin gelişimine katkı sağlamaktadır. Bu nedenle ebeveyn olarak;

▪  Çocuğunuzun var olan fiziksel enerjisini faydalı aktivitelere kanalize etmesine yardımcı olun.

▪  Olabildiğince doğa ile iç içe aktiviteler yapın.

▪  Yarışın!

▪  Evde de olsa hareketli oyunlar oynayın.

▪  Çocuğunuza hareket alanı yaratın. Eğer gerekliyse evinizde düzenlemeler yapın, eşyalarınızı azaltın.

▪  En önemlisi de günlük yaşantınızda ‘dur’, ‘yapma’, ‘koşma’, ‘düşersin’ gibi kelimeleri kullanmaktan kaçının. Bunun yerine çocuğunuzun hareket özgürlüğünü destekleyin.

Unutmayın!

Hareket özgürlüğü kısıtlanan çocuklar bazı duygusal ve davranışsal sorunlar gösterebilir. Hareket bir ihtiyaçtır. Çocuk bu ihtiyacı karşılayamadığında, farklı şekillerde ifade etmeye ve gidermeye çalışacaktır.

Çocuklarda Duygu Regülasyonu

28 Eylül 2021 in Genel

Ebeveynler her konuda olduğu gibi duygularını ifade etme şekilleriyle de çocuklarına model olmaktadırlar. Günlük yaşantıdaki bazı durumlar karşısında anne- babalar olumlu ve olumsuz duygularını nasıl gösteriyorlarsa, çocuklar da aynı davranış kalıplarını öğrenmekte ve sergilemektedir.

Erken çocukluk dönemindeki çocuklar, duygu düzenleme becerilerinde giderek gelişmektedir. Bu süreçte ebeveynlerin önemli bir rolü bulunmaktadır. Ebeveynler çocuklarının duygu düzenleme sürecine iki şekilde katkıda bulunabilmektedir:

Çocuğunuza duygular konusunda model olun.

Eşinizle, arkadaşlarınızla, marketteki bir çalışanla, çocuğunuzla; evde, işte, trafikte, sokakta kurduğunuz ilişkilere özen gösterin. Herhangi bir kişi ya da durum, sizi ne kadar öfkelendirmiş olsa da tutum ve davranışlarınıza dikkat edin.

Kızgınlık anlarında bağrışma, kapı çarpma vb davranışlar ile karşılaşan çocuklar sorunların bu şekilde çözüleceğini düşünmektedir. Bu nedenle de istediği bir şey olmadığında yerlere yatmakta, ağlamakta ya da zarar vermektedir.

Çocuğunuzun duygularına karşı uygun tepkiler verin.

Çocuğunuz ağladığında ya da kızdığında sakin olun. Olumlu duygular gibi olumsuz duygular da doğaldır. Bu nedenle oyuncağı kırıldığı için kızıp ağladığında “Oyuncağın kırıldığı için çok kızgın ve üzgünsün. Çünkü bu senin en çok sevdiğin arabandı. İstersen birlikte tamir edebiliriz ne dersin?” gibi bir tepki ile çocuğunuzu anladığınızı gösterebilir, onu sakinleştirebilirsiniz. Ayrıca bu problemi nasıl çözebileceğine dair bir fikir vermiş olursunuz.
Duygularının anlaşıldığını hisseden çocuklar, özellikle de olumsuz duygularını daha kolay düzenleyebilmektedir. Problem çözme becerileri edinmekte ve bu becerileri aktif olarak kullanabilmektedir.

 

Uzm. Psk. Dan. Zerrin KÖSE CAN

ÇOCUK VE OYUN

22 Eylül 2021 in Genel

“Oynasın da büyüsün.”

Değerli Anne- Babalar;

Gelişimin en kritik dönemi olan okul öncesi dönemde; oyunun önemi büyüktür. Çocuk dış dünyayı oyun ile tanır, bu dünyaya uyum sağlamaya çalışır. Bu dönemde oyun, çocuk için en ciddi iştir. Çocuğun gelişimine önemli katkılar sağlar ve çocuk için beslenme ve uyku kadar gerekli bir ihtiyaçtır. Oynamayan çocuk olmaz.

Oyun en doğal öğrenme aracıdır ve çocuk aktif olarak oyuna katıldığı için diğer öğrenme stillerinden en etkili olanıdır. Çocuk, oyun içinde kendisi için gerekli bilgi ve becerileri yaparak yaşayarak öğrenir. Yardımlaşma, konuşma, alışkanlık, deneyim kazanma, yaşam rollerini anlama gibi olguları oyun içinde kavrar ve pekiştirir. Örneğin;  farklı nesnelerle oynayan çocuk, kavramları, sayıları ve buna benzer pek çok şeyi öğrenir.

Oyun aynı zamanda, çocuğun sosyal ve toplumsal yaşama uyum sağlaması için de önemli bir işleve sahiptir. Çocuk oynarken; duygularını ve isteklerini ifade etmeyi öğrenir, karşılaştığı problemleri tek başına çözer. Oyun kurallarına uyma, sıra bekleme ve tebrik etme gibi becerileri kazanır.

Çocuk, oyunlar gerçek yaşam becerilerini deneyimler. Doktor olur, anne olur, yemek yapar, araba sürer. Böylece yaşama hazırlanır. Aynı zamanda da istek ve amaçlarını da gerçekleştirmiş olur.

3-6 yaşları arasında çocuklar en çok hayali oyunları severler. “Sen şimdi anneymişsin, bana kek yapıyormuşsun.” ya da “Ben şimdi şakacıktan işe gidiyormuşum.” gibi cümlelerin kurulduğu oyunlar hayali oyunlardır. Bir nesneyi başka bir nesne gibi ya da bir olguyu başka bir olgu gibi düşünerek oynadıkları hayali oyunlarda; çocuklar perdeden elbise, sopadan araba yapabilir.

Önceleri –paralel oyun dediğimiz- bir arada olmalarına rağmen tek başına oynayan çocuklar, sonrasında rol paylaşımları yaparlar, birlikte oyun kurarlar. Çocuk; okulda, parkta, sokakta oynarken başka çocuklarla temas kurar, sosyalleşir. En önemlisi de eğlenir.

Oyun, çocuğun kendi ifade etme şeklidir. Biz yetişkinler kendimizi sözcüklerle ifade ederiz. Çocukların sözcükleri ise; oyunları ve oyuncaklarıdır. Çocuklar isteklerini, korkularını, üzüntülerini, sevdikleri ve sevmedikleri şeyleri oyunlarına yansıtırlar. Bu sebeple çocuğunuzun oynadığı oyunlar, onu anlayabilmek için önemli bir ipucudur.

 

 

Uzm. Psk. Dan. Zerrin KÖSE CAN

Araç çubuğuna atla