Gündemdeki en popüler konu coronavirüs. Yazıyı yayımladığım tarih itibariyle de dünyadaki tüm borsalar coronavirüs nedeniyle çökmüş durumda.
Her ne kadar uzman bir herbokolog olsam da bu popüler konular üzerine yazı yazmayı pek sevmiyorum. Ancak mesele derinleşiyor, çözüm bulunamadıkça coronavirüs daha da yaygınlaşıyor ve endişe daha da artıyor.
Toplumsal her olayda olduğu üzere bu yeni gündem maddemizde ekonomiyi derinden etkiliyor. Şimdi mevcut durumu göz önüne alarak bir kaç senaryo kapsamında durumu incelemek istiyorum. Umarım sizlere fikir verir bu durum?
Buraya Nasıl Geldik?
Şimdi mevcut hikayeye girmeden evvel buraya nasıl geldiğimize bakalım.Bize ilerdeki senaryolarımızı oluşturmak için fikir verecek.
Yeni Oyuncu
Efenim hikayeyi çok geriye taşımak niyetinde değilim lakin hikayemizin kök başlangıcı, yani olağan ekonomik süreci etkileyen olay aslında 2000’li yıllarda Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne üye olması ile başlıyor. Bu sayede dünya ekonomisine nüfusu çok fazla, üretim ve tüketim gücü yüksek(henüz tüketim güçlerini tam göstermiyorlar), yaratacağı hacim çok yüksek olan yeni bir oyuncu giriyor. Tabi giren oyuncu bir girdi pir girdi.
Çin 2000’li yıllardan sonra tüm dünyanın tedarikçisi haline geldi, Ekonomi Yönetimi yazımda belirttiğim üzere gelecekteki refahını sağlamak için sermaye depolamaya başladı. Bir süre sonra Mao Zedongun dış dünyaya kapalı Çin’i, Yugoslav Tito’nun sosyalizminden aldığı esinlenme ile dünya ticaretinin vazgeçilmez sevgilisi oluverdi.

2008 ABD Krizi ( Finansal Depremi)
Kapitalizm yaldır yaldır ölümüne koşarken süreci biraz daha hızlandıracak bir şey yaşandı. 2008 yılında birden büyük finans kurumlarının bilançolarında (trade booklarında) yer alan menkul kıymetlerin aslında bilançolarda göründüğü kadar değerli olmadığı ortaya çıktı. E yer ABD olunca ortalık sarsıldı ,koca koca firmalara liberalizmin kalesi ABD’de devlet ortak oldu. Olm bu tamamen kaderin bir cilvesi başka hiçbir şey değil. Liberalizmin kalesinde devletin firmalara ortak olması diyorum. Bak bu komployu bizzat Karl Marx’ın kendisi yazamazdı ya. Rahmetli 2008’de mezarında Ankara’nın Bağları açıp oynamadıysa adiyim.(Moskovanın bağları da olabilir)
FED piyasada sorunun menkul kıymetlerde olduğunu gördü ve bir cerrah misali bu varlıklara tu-kaka bunlar toxic deyip aslında o şartlar içerisinde yapılabilecek en mantıklı hamleyi yaptı ve toxic varlıkları temizlemek maksatlı para bastı. Parayı bu denyo finans kurumlarına verdi ve bu hıyarlar yine her kapitalistin yapacağını yaparak ve personeline satış baskısı yaparak tüm parayı piyasaya, ordan da GOÜ’lere saldı.
Borç Yiğidin Kamçısı Mı?
ABD ‘den gelen bu parayla GOÜ’ler koptukça koptu. Finansal entegrasyon, bağımlılık ve nihayet borçluluk arttı. Tüm dünya ABD den gelen paralar ile refahını arttırdı ancak tüketilen şey refah değil, gelecekteki gelirler ile alınan eskiyecek malzemeler ve bedel ödenen lükstü.Refah bambaşka bir şeydir. Bunu yazılarımızda harflerle (Devlet Meselesi) anlattık.
Yani parayla saadet olmaz demiyoruz ama borç parayla olumyor be abi. Refah kalkınma vs. Kavramlar sermaye birikimi ile anlam kazanır. Sermaye birikimi değil borçla bu işlere kalkışırsan eline alıyorsun faizi.
Şimdi Elimizde Ne Var?
Öncelikle aklınızdan ne geçtiğini biliyorum, içinis fesat, içiniz çürümüş. Hehehehehehe…
Makalenin devamını okumak için buradan devam ediniz.
0 adet yorum
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız
Giriş