AYRIMCILIK VE KAYIRMACILIK VE DE IRKÇILIK
Ayrımcılık kelimesinden ilk anda anlaşılan mana “pozitif ayrımcılık”tır. Aslında negatif ayrımcılık olduğu için pozitif ayrımcılık (kayırmacılık) icat edilmiştir. Bir başka bakış açısıyla ayrımcılık var olduğu sürece hem pozitif hem de negatif bir arada bulunacaktır, çünkü birileri için yapılan olumlu ayrımcılık, bir başkası için olumsuz ayrımcılık anlamına gelir.
Ayrımcılık Nasıl Vücut Bulur?
İyi incelendiğinde ayrımcılık, insanların kendilerini korumak gayesiyle edindikleri ön yargıların karakterlerinde yaptığı tahrifatın en kötü sonuçlarından biri olduğu anlaşılır.. Bilindiği gibi ön yargılar, öğrenilen düşünce kalıplarıdır; gerçeği tam ve yeterli algılamanın zor olduğu şartlarda karar vermemize yardımcı olur. Bu yöntemle oluşan korunma güdüsü kısa süre sonra faydadan ziyade zarar verir hale gelir; ama artık ön yargı, zihne hakim hale geldiğinden kontrol edilmesi çok güç karakter özelliği olmuştur. Ahlak öğretileri, dinler, liderler ve iyi insanlar, ayrımcılık temelli ön yargı kalıplarının insanların düşünce yapısını ele geçirmesine mani olmaya çalışırlar. Ayrımcılık bazen günah, bazen kötüdür, bazen ise ayıp, ama günümüzde “pozitif” olursa ehven kabul edilmektedir!!.
Ayrımcılığı daha iyi anlayabilmek için bu duygunun kökenine bakmak gerekir. Ön yargılar, kişinin kendini koruma amaçlı olması “işe yarar” bir sapkınlıktır. Kendini koruma güdüsü, modern toplumlarda can ve mal güvenliği devlet tarafından temin edildiğine göre kişi hangi varlığını korumaya gayret etmektedir? Ekonomik varlığını… yani kategorize edip “kötü” sıfatı verilen yabancı (diğer) kişi, ya kendi işini – gelirini elinden alacaktır (almıştır)ya da O kişi kendi servetini diğerleri aleyhine haksız edinmiştir. Göçmenlere ve yüksek hayat standardına sahip dini – ırki cemaatlere verilen tepkiler buna örnektir. Diğer ayrımcılık kökenlerinden biri ise yasaların var olmadığı ve insanları koruyamadığı gri alanlarda olabilecek psikolojik saldırılara karşı alınan önyargı temelli tedbirleridir.
Bir insan veya kalabalığın, başka bir grubu taşıdığı (öyle sandığı) özellikler nedeniyle ondan uzak durması, bireyi tanımadan olumsuz hüküm vermesi; daha beteri düşman bellemesi en ciddi toplumsal hezeyandır.
Bu Olağandışı Davranışın Mutlaka Sebepleri Olmalıdır:
1. Kendi grubunun varlığını korumak: Yani mümkün olabilecek şartlarda kendi aile, cemaat, işyeri vb tanımlanmış grubundan çıkarak, diğerine geçilmesinin önlenmesi çabasıdır.
2. Diğer gruplardan gelişleri engellemek: Hem ön yargılı grubumuz faraziyelerinden dolayı başka “düşükleri” kabul etmez, hem de diğerleri nefret edildiği yere gidemez.
3. Diğer grup(lar) aslında bizimkinden iyidir: Eğer yakın temas, birlikte iş yapma vs şartları oluşursa, buradaki yetersizlik ortaya çıkabilecek, bu durum içerideki dirlik ve birliği bozabilir.
4. Diğer gruba imkan verilirse gücü ellerine geçirebilirler: Yani bizim onlara yaptığımızı onlar da “Allah korusun” bize yaparlar.
5. Onlar da bize yapmıştı: Bir süre önce diğer grup bize ön yargılı davranmış, kötülükler yapmıştı, şimdi sıra bizde.
6. Onların her şeylerine gıcık’ım: Görünüşleri, yemekleri, iş yapma şekilleri…
7. Bunlar geldi – varlardı, biz ekmeğimizden olduk: Yani onlar varlıklarını – servetlerini hak etmiyorlar veya çalışmadan kazanıyorlar; ancak onlar yok olurlarsa biz hakkımızı alabiliriz.
GRUPLAR:
1. Cinsiyet: Kadın ve erkek .
2. Yaş: Genç ve yaşlı.
3. Hemşehri: Memleketin neresi? il, ilçe, belde ve hatta köy.
4. Bölge: Haritadaki coğrafi bölgelere göre ayrım.
5. Meslek grupları: Doktor, mühendis, muhasebeci.
6. Diploma durumu: Akademik veya işbaşı eğitimli; lise ve özellikle lisans diploması neredendir? Vakıf, devlet; merkez, taşra…
7. Kökenine göre: Açık yada gizlenmiş ırki geçmişe göre tasnif.
8. Vatandaşlığa göre tasnif: Doğduğu ülkeye göre tasnif.
9. Dine göre: Tek tanrılı olanlardan biri yada diğerleri.
10. Mezhepler göre: Diğer mezhepleri din dışı saymaya kadar gider.
11. Fiziki görünüm: Güzel veya değil, makyajlı ve sade.
12. Giyinişe göre: Sade veya frapan, dekolte vs.
13. Kapalı ve açık: Hanımlar açısından dini inancına göre örtünen veya örtünmeyen
14. Mülteci, göçmen ve göçebe: Dışarıdan gelmiş, dili, tarihi farklı.
15. Taraftarı olunan takımlar: O kulübün taraftarı böyle, diğeri yaramaz..
Ayrımcılık Daha Çok Hangi Sosyal Gruplarda Görülür? (Asıl Bu Başlık Tam Ön Yargılı)
Her toplum kesiminde ayrımcılık hastalığı vardır. Tahrik edildiğinde derhal tepki alınabilecek alanların başında ayrımcılık gelir, bu nedenle kanaat önderleri, basın, liderler, dini grupların en çok dikkat etmesi gereken söylem kategorisidir. Ancak bu topraklarda bazı gözlemlerin sonuçları yazmak mümkündür.
1. Kendini devletin sahibi olduğunu iddia eden politik gruba mensup olanlar, ayrımcılık konusunda daha risklidir.
2. Kendini halkı korumaya adamış görevlerde bulunduğunu düşünen bürokratlarda daha fazla ayrımcılık vardır.
3. Okuduğu gazetede ırkçılık ve nefret suçu izleri olan insanlar şüphelidir.
4. Eğitim seviyesi yükseldikçe ayrımcılık da aynı seviyede artar.
5. IQ ortalamanın çok üzerindeyse ayrımcılık meyli de öyledir.
6. İşinde başarısız ve mutsuz olanlarda ayrımcılık muhtemelen vardır.
7. Kibir ve nevrotik sorunları olanların diğer derdi de ayrımcılıktır.
8. Diğer gruplarla hiçbir teması olmayanlarda ayrımcılık daha kolay gelişir.
9. Özel nedenlerle bir gruba nefret duyan kişi, genel ayrımcılık hastalığı için daha temayüldür.
10. Ayrımcılıktan maddi menfaat sağlamayı öğrenmiş uyanıklar, gönüllü ayrımcıdır.
İŞ HAYATI VE AYRIMCILIK:
İnsanlar, iş hayatındaki işdaşlarını çoğunlukla seçme şansına belli ölçülerde sahiptirler. İşe başvuru yapılırken hem şirket ortaklarını hem de diğer çalışanların bir kısmını inceleme imkanına sahiptir. Diğer yandan işletmede karar verici statüsünde iseniz, işdaşlarınızı kısmen de olsa seçme olanağı vardır.
Kurumlaşmış kurumlarda istihdam, terfi gibi konular prosedürlere bağlıdır ve subjektifliğe pek müsait değildir. Bu rağmen her şirkette var olan gizli ayrımcılık, hem işletme politikası hem de yönetici tercihi olarak el altından sürdürülebilir.
Olağan şartlarda işletmelerin kurumsal aklı, işdaş tercihinde ayrımcılık ve kayırmacılık yapmayı engelleyecek şekilde oluşur. Ancak ülkemizde Mikro, Küçük İşletme ve Orta Büyüklükteki işletmelerde, özellikle mavi yakalı istihdamından ırkçılığa varan ölçüde ayrımcılık yapıldığı uzun süredir konuşulmaktadır. Fakat şaşırtıcı olan başka bir işletme davranışı, “yukarıdan gelen talimat” sonucunda hiç haz etmedikleri mültecileri işe almak için (kayırmacılık) aynı işletmelerin yarışa girmeleridir.
Bir işletme veya kurucuları kendilerine işdaş seçerken ayrımcılık veya kayırmacılık yapabilir, bunun ön yargılar yanında kişiler sağlayabileceği bir takım yararlar olabilir: beklenmeyen davranıştan kaçınma, benzer ahlak anlayışları, soy ağacı bilgisi gibi.
İşletmeler Neden Ayrımcılık Ve Kayırmacılıktan Uzak Durmalıdır?
İşletmeler, ayrım ve kayırma yapmak suretiyle her şeyden önce kendi seçeneklerini kısıtlayarak suni şekilde kendi aleyhlerine arz kıstı yaratmaktadır. Daha doğru ve uygun namzet işdaşı, ön yargı ve subjektif gerekçelerle eleyerek baştan kendilerine haksızlık yapmaktadırlar. Bu durum, sırf satıcı falanca bölge kökenli diye, kalitesiz malzemeyi daha pahalı bir tedarikçiden satın almaya benzer.
Her işletmede negatif ayrımcılık yapılan kesime açık veya gizlice mensup olan işdaşlar da mevcuttur. Yapılan negatif ayrımcılık o insanları kırar ve motivasyonlarını düşürür; uzun vadede işletmeden kopmalarına neden olur ki bu durum ölçümlenmesi çok zor bir kayıp türüdür.
Ayrımcılık ve kayırmacılık, işletmelerin şöhretlerini uzun vadede düzeltilemez şekilde bozar. İşletmelerin yaptığı ayrımcılık mutlaka üçüncü taraflarca görülür veya en azından hissedilir. Bu durum müşterilerin ve iş ortaklarının da aynı şekilde işletmemize karşı negatif ayrımcılık yapması sonucunu doğurabilir.
İşletmelerin sosyal sorumlulukları vardır. Kurumsal davranışlar, çalışanları da aynı yönde düşünmeleri yönünde etkiler. Tarihin, bazı ırkçı liderlerin, halkını yönlendirmek suretiyle onları bir soykırım suçu ortağı haline getirdiğine dair örneklerle dolu olduğu asla unutulmamalıdır.
Ayrımcılık ve kayırmacılığın sonu ırkçılıktır ve ırkçılık en büyük ahlaki cürümdür. Irkçılık, günün birinde mutlaka toplumu, halkı, devleti bölecek olaylara sebebiyet verecek kadar büyük acıları doğurur.
İşletmelerimiz, yöneticileri eliyle yaptırdığı ayrımcılığın, onların sorumluluğu olduğunun farkında olmalıdırlar. Toplumdaki her kötü gidişat, sadece devletin veya vatandaşların kabahati değildir. Sayısı 3 milyon civarı işvereni olan işletmelerimizin, üzerlerindeki ayrımcılık – kayırmacılık – ırkçılık üçlüsü ahlaki sorumluluklarının en az vergi yükümlülükleri kadar kutsal olduğunu fark etmeleri gereklidir.
Not: Negatif ayrımcığın nelere kadir olduğunu daha iyi gösterebilmek için okuyuculara “Green Book” orijinal isimli Türkiye’de Yeşil Kitap adıyla gösterilen etkileyici ABD filmini izlemeleri önerilir.
0 adet yorum
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız
Giriş