2008 krizi sonrasında daha sağlam ve istikrarlı bir finansal sistem oluşturmak adına global olarak koordine edilen bir bankacılık düzenleme çerçevesi geliştirme niyeti ortaya çıkmıştı. Basel 2.5 ve Basel 3 standartları bu niyet çerçevesinde yapılan çalışmaların sonunda yayımlandı. Doğal olarak bu standartlar yasal olarak bağlayıcılığa sahip değil ve uygulamak isteyen ülkelerin kendi yasal düzenlemelerini yürürlüğe koyması gerekiyor. Bu noktada global ölçekte koordine bir bankacılık düzenlemesi isteğinin azalmaya başladığını ve ülkelerin kendi değerlendirmelerine göre düzenlemeleri optimize etme çabasının hız kazandığını not etmek gerek. Nitekim riskler, endişeler ve öncelikler ülke ve bölge bazında farklılaşıyor.
Bilindiği üzere bankaların sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelerin önemli bir parçasını piyasa riski için sermaye yükümlülüğü hesaplaması oluşturuyor. Piyasa riskini (market risk) bankaların alım-satım amaçlı portföylerine ilişkin faiz, kur, hisse fiyatı vb. değişkenlere bağlı kayıp riski olarak tanımlayabiliriz. 2008 krizinde bankaların alım-satım portföylerinden (trading book) ciddi ölçekte zarar yazmalarının ardından Basel Komitesi piyasa riski hesaplama çerçevesini değiştirme çalışmalarına başladı. Bu doğrultuda (ara dönemde hızla yürürlüğe konulan Basel 2.5’in ardından) Basel 3 kapsamında yeni piyasa riski çerçevesi 2016 yılında açıklandı. Yeni düzenlemeye göre standart piyasa riski hesaplama yöntemi revize edilirken, global bankaların tümü tarafından kullanılan içsel modellerin metodolojisinde de değişikliğe gidildi. Yeni piyasa riski hesaplamasının ilk olarak 2019’da yürürlüğe girmesi öngörülürken, bu tarih -bankaların da ısrarıyla – şimdilik 2022’ye ertelendi.
Geçtiğimiz pazartesi ise Basel Komitesi piyasa riski hesaplama çerçevesiyle ilgili yeni bir değişiklik yayımladı. (https://www.bis.org/bcbs/publ/d457.htm)
Yayımlanan son revizyon içerisinde:
-Alım satım portföyü ve bankacılık portföyü (banking book) ayrımında değişiklik var. Temelde fonlar içerisinde yer alan hisse senedi yatırımları ve FX pozisyonlarını kapsıyor.
-Standart yaklaşımda değişiklik var. FX pozisyonları, opsiyonlar ve endeks enstrümanlarını kapsıyor. Risk ağırlıkları faiz oranı riski için %30, FX riski için %50 düşürülüyor. Küçük ya da basit alım-satım portföyüne sahip bankaların Basel 2.5’de mevcut standart yaklaşımı kullanabilmesine de olanak tanınıyor.
-İçsel model yaklaşımında değişiklik var. Kar ve zarar hesaplamasındaki bu değişiklik modellenemeyen risk faktörlerinin etkisini kapsamayı hedefliyor.
Teknik detayları pek çok okuyucu için bir anlam ifade etmeyecek bu değişikliğin etkisi ne olacak peki?
Yürürlükteki Basel 2.5 ile kıyaslandığında, yeni piyasa riski çerçevesinin piyasa riski için hesaplanan sermaye yükümlülüğünü ortalama %22 artırması bekleniyor. Daha önce açıklanan çerçeveye göre (son revizyon öncesi) muhtemel artış %40 olarak hesaplanıyordu. Aradaki fark önemli, büyük bankalar önderliğindeki lobi faaliyetleri amacına ulaşmış görünüyor.
Yeni durumda piyasa riski ağırlıklı varlıklar toplam risk ağırlıklı varlıkların %5’ini oluşturacak. Bu oran Basel 2.5 için %4 idi. Elbette yeni çerçeve her bankayı aynı şekilde etkilemiyor. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere (Kaynak: BIS), hesaplamaya konu edilen 37 büyük banka içerisinde piyasa riski ağırlıklı varlıkları Basel 2.5’e kıyasla 9 puan artan bankalar olduğu gibi, 2 puan düşen bankalar da var. Bu ölçekte bir değişikliğin, minimum sermaye yeterliliği rasyolarını tutturmak zorunda olan bankalar için kredi verme kabiliyetinde önemli etkisi olacağını da belirtmek gerek.
Tabii ki 2022’ye kadar köprünün altından çok sular akacak. Basel düzenlemeleri eskiden bu yana bitmek tükenmek bilmeyen değişikliklere, tartışmalara, eleştirilere konu olmuştur. Finansal sistemde ortaya çıkacak yeni sorunlar yeni düzenlemeleri de beraberinde getirebilir. Yaşarsak göreceğiz.
0 adet yorum
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız
Giriş