TL’nin en yüksek değerli banknotu, USD bazında şimdilerde 6 sıfır atıldığından beri en düşük değerde bulunuyor. Tedavüle ilk çıktığı zamanlarda 200 TL’lik banknotlar 150 $ değerindeyken, bugün 51 $’a inmiş durumda ki, son 12 yılda 3’te 2’si erimiş!
TL’nin müzmin zayıflığı henüz gündelik alışverişlerde hissedilir bir problem yaratmasa da, onbinlerce Dolar-Euro gibi dövizi ya da külçe altını fiziki olarak satın almak için artık eşek yüküyle TL banknot taşımak gerekiyor. Taşıyana da eziyet sayana da. (“Bu da dert mi şimdi?!” dediğinizi duyar gibiyim, ama bu ironi başka bir noktaya dikkat çekmek için…) Üstelik piyasada 200 liralık banknotlara rastlamak pek zor ki, adet bazında tüm banknotlar içinde sadece %5 oranında basılı durumda. Ve kimlerin kasalarında istiflendiği de muamma…
Merkez Bankasının uzun zamandır 500 TL’lik banknotları basıp piyasaya sürmekte diretmesi anlaşılabilir. Nitekim seçim silsilesine girdiğimiz son bir kaç yılda yeni banknotlar seçmende ülke ekonomisiyle ilgili mevcut olumsuz algıyı daha da artıracağından korkuluyor. Buradan -TCMB’nin faiz politikasında eli kolu bağlı olduğu gibi, banknot basımında da vesayet altında olduğu- rahatlıkla anlaşılabilir. Peki ya tedavüldeki 200 TL’lik banknotların adedi sınırlı tutuluyor?…
Görünen o ki, para otoritesi bu “bozuk para sirkülasyonu” taktiğini kasıtlı olarak sürdürüyor. Eğer ki maksat; sistemden yastıkaltına para kaçışında işi yokuşa sürmekse (ki akla başka bir mantıklı gerekçe gelmiyor), çok saf bir tutum! Aklınca kıllık çıkarıyor! Yurttaş bu eğilimle niyeti bozmuşsa zaten onu kimse caydıramaz, isterse çuval dolusu parayı sırtında taşır. Kara para aklamaya karşı bir önlem için de olamaz, çünkü çıkarılan bir yasayla sorgusuz sualsiz sisteme para sokmak mümkün.
“Yasa dışı döviz ticareti ve karaborsacılığı”nın yapıldığı 1980’li yıllarda, Kapalıçarşı esnafı arasında şifreli olarak “çuval” diye telaffuz edilen TL, 40 yıl önceki itibarsız imajına geri mi dönüyor, ne dersiniz?…
Hafıs
90 yılda dolar 1.650…Sıfırların atılması sonrasında dolar 15 yıl da 3.99 tl.
Eregion Horl
Yahu, politikalar öyle öngörülemez ki, üçyüz-beşyüz baz puanlık bir faiz artırımını şak diye koyuverirlerse adamlar bu seferde dolarlar elimizde öööyle kalır diye geçiyor bazan aklımdan… Tabi, cari açık, işçi ücretlerinin rekabet edebilirliği, kamu maliyesinin giderek daha fazla açık vermesi, para sahiplerinin göçü vs. gibi etkenleri düşününce “yoh lan, faiz maiz gurtarmaz bizi…” diye de geçiriyorum içimden…