Sabah saatlerinde t24.com.tr sitesinde Akdoğan Özkan’ın Afrin’i kontrol eden PKK yanlısı PYD-YPG yönetiminin kantonu Esad’e devredeceği iddiası doğru olabilir. Duyum henüz PYD-YPG kaynakları tarafında doğrulanmadı, ama Suriye resmi haber ajansı SANA’ya göre Esad’a bağlı Halk Güçleri “birkaç saat içinde” Afrin’e giriş yapacak. AFP muhabiri de Afrin sınırında Suriye güçlerinin toplandığını bildiriyor. Böyle bir hamle Türkiye açısından hem yarar, hem de bir dizi külfet getirecek. Piyasalar açısından en anlam taşır?
Meselenin esasını Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Niye geliyorlar?” sorusunda bulabiliriz. Eğer Esad’a bağlı birlikler Afrin’i PYD-YPG’den arındırmak için geliyorsa, TSK harekatı sonlandırıp, Suriye’de diğer hedeflere yönelecek. Maksat SANA haber ajansının iddia ettiği gibi “halk direnişine” yardımcı olmaksa, TSK harekata devam edecek, yani Esad’a bağlı güçlerle çatışma riski doğacak.
Haberi ilk veren Akdoğan Özkan’a göre, PYD-YPG silahlarını bırakıp doğuya çekilecek. Bu durumda Zeytin Dalı harekatı fiilen sona erer ve piyasalar bir kaç gün rahatlayabilir. Esad’la çatışma olasılığı ki çok düşüktür, Cumhuriyet’ten Kadri Yüksel’in öngördüğü gibi hızla çok daha sorunlu bir bölge olan (batıda) İdlib’e yayılma eğilimi taşır; ve bizi resmen Suriye savaşının içine sokarak piyasa ve ekonomik güvene zarar verebilir.
Maalesef analiz burada bitemez. Türkiye PKK’ın güdümünde bir Suriye Kürt devletine izin veremez. Bu yüzden Afrin’de serbest kalan TSK ve Özgür Suriye Ordusu tugaylarının sırdaki hedefi Menbiç Kenti olacak.
Ankara ABD’ye güvenin önşartını Menbiç’in PYD-YPG’den arındırılması olarak açıkladı. Tillerson bu konuda hiç bir vaatta bulunmadı. Belki de Beyaz Saray TSK’nın uzun süre Afrin’de batağa saplanıp konunun kendiliğinden rafa kalkacağını hesaplamıştı.
TSK’nın hızla Menbiç’e yönelmesi ABD üzerinde baskıyı artırır. Eğer Kürtler Menbiç’i boşaltırsa, ABD ile yeniden, karşılıklı güvene dayanan bir ilişkinin yolu açılır ve piyasalar bu gelişmeyi satın alır. Ama öngörüm Kürtler Afrin’i Esad’a teslim ediyorsa, maksadını güçlerini Menbiç’te konsantre edip TSK’ya direnmek olduğu yönünde. Bu senaryoda, Ankara bir kez daha sözün tutmadığı için ABD’yle bozuşacak.
Türkiye ve ABD arasında askeri çatışma olmaz. Ama ABD TSK’yı durdurmak için Rıza Sarraf, S-400 alımı ve Konsolosluk görevlilerinin alıkonulması gibi vakaları gündeme getirerek bir takım mali ve politik yaptırımlar tehdidinde bulunabilir.
Piyasalar için en ciddi tehlike yaptırım tehditlerinin gayri resmi kanallardan basına sızdırılarak Türkiye’ye şantaj yapılması olur. Esad’ın Afrin’e girmesi durumunda, bir tehlike sona ermiş, ama daha büyüğünün gelişi hızlanmış olur.
FÖŞ
Websitemi ziyaret edin
Selim Akgün
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson bizim Dışişleri Bakanına medya önünde ABD’ye karşı efelenerek bahsettiği Osmanlı tokadının ne anlama geldiğini sormuş. Bizimki de biraz düşünüp yutkunduktan sonra şunu söyledi; “Sorunları bizden gelen açıklamalara bağlarsanız gerçekçi olmaz. Biz siyasetçiler olarak bazen attığımız adımlarla kamuoyunun duygularını pozitif anlamda yönlendirebiliriz.” Hesap edin artık, iktidarın iktidarda kalmak için milliyetçilik istismarıyla dış politikada ne kadar tiyatro oynadığını…
Selim Akgün
düzeltme: bir gazeteci sormuş.