(ekşisözlük’ten en orijinal olanları seçilerek derlenmiştir)
Simit ile çayı görünce ikna oldum kardeş! Vizemi çıkarttım, uçak biletimi aldım, bavulumu hazırladım, tam çıkarken bu videoyu gördüm ve gitmekten vazgeçtim. Teşekkürler Ziraat!
Siz önce bankanıza partili değil de torpilsiz eleman alın da sonra ikna edersiniz milleti. Ayrıca, TC. ibaresini logodan çıkarmış bir banka için bu kadar vatan güzellemeli reklam fazlasıyla samimiyetsiz…
Duygusal sayılabilecek sahnelerle demagoji yapmışlar. Ne geldiyse başımıza zaten
şu “Türk halkı çok duygusal” muhabbetinden gelmiştir.
Çay, simit, aşüre maşüreden sonrası yalan, ne yeşil kaldı ne sevgi, ne saygı.
“Yeşilden vazgeçme” teması işleyip ardından beton İstanbul’u gösteren reklamda 3. köprüden geçerken hayranlıkla bakan şaşkın gurbetçi (yabancı plakadan anlaşılıyor) familya ile iğrenç rap-arabesk karışımı şarkısı mide bulandırıyor.
“Vay arkadaş ne köprüymüş!” dedirten reklam. Ulan alt tarafı bir köprü. Millet neler yapıyor bizimkiler hala köprüdeler. Köprü lan, bildiğimiz köprü!
Son derece gerçekçi reklam. 3. köprüyü kullanan tek araç var, o da pompadan habersiz alamancı ailesi. HGS ekstresi gelince ekstreye de öyle bakarsınız bir hata mı var diye.
Hakkaten nasıl vazgeçilir anlamıyorum, odundan bile rapçi olmuş! Tinercilere zorla rap yaptırmışlar sanki! Fırsatlar ülkesi işte.
Mesajı yanlış kitleye veren reklam. eyy Ziraat’çiler; sade vatandaşa değil, off- shore’culara vereceksiniz siz o mesajı! Vuran da onlar kaçan da…
Sırtından geçinecek adam lazım, tabi ki kaçmayın derler.
Adı üstünde işte, banka reklamı. Ulusal pazarını kaybetmeyecek ki paradan para kazanabilsin.
Belki de gitme niyetinde olanları vazgeçirmek için değil, gidemeyecek olanları teskin etmek için çekilmiştir bu reklam. Filmde bir tane bile ‘beyaz yakalı’ yok. Tarladaki nine, dükkanındaki dede…
Reklâm, kesinlikle ülkeden kaçanlara, kaçmaya niyetlenmişlere ya da kaçma imkânı olanlara değil, böyle bir vizyonu, görgüsü oluşmamış gariban çoğunluğa “aslansınız siz heyt bee, boşverin o giden ajanları, simitinizi yiyin ve şu oyları yine verin kurban olayım” algısını oluşturmak için düşünülmüş gibi geldi bana.
Reklamı yarıya kadar izleyebildim. Sesle görüntülerin akış biçimi ve hızı dolayısıyla, sara hastası olsaydım kesin nöbete girerdim diye düşünüyorum.
Beyaz şahinden inip tepinen dört tane sap görene kadar tahammül edebildim. 🙁
Bıktım ulan, 3 ayda bir ülkenin ne kadar da güzel bir ülke olduğunu anlatan reklamların çıkmasından! Çok güzelse bu kadar vurgu yapmaya ne gerek var anlamadım ki, biz göremiyor muyuz yani?!
Youtube videosuna olumsuz yorum bırakmıştım, silmişler. işte bu yüzden insanlar kaçıp gidiyor. Sizin o farklı görüşe tahammülü olmayan kafanızdan kaçıyor.
Bir süredir Ukrayna’da yaşamaktayız eşim ile birlikte ve gayet mütevazi bir yaşamımız var. Ama Türkiye kimlik serbestliği çıkarınca ve ardından Pegasus Airlines hafriyat kamyonu gibi abaza Türk getirince ortalık karıştı burada… Yeminle, bunlar bile bizi buradan kaçıracak ki gerisini siz düşünün anacım…
Öyle bir vazgeçerim ki aklın durur. Yok kültür yok aşure, ben gittiğim yere götürürüm aşuremi yeter ki gidebileyim. Alma da almıyorlar ki, sizin Suriyelileri soktuğunuz gibi yalap şap.
Araya üniversiteye türbanla girebilen nisanur sıkıştırmasalar olmazdı zaten.
Toplumu “biz ve onlar” olarak ayırdıktan sonra, “biz biriz, biz y*r*ğız biz küreğiz” ağızlarına gerek yok.
Dincisinden, yobazından, yalakasından, sapığından, ramazan dayakçılarından, vs yaklaşık 6 yıl önce vazgeçtiğimden dolayı, beni duygusal anlamda etkilemeyen reklam filmi
Siz bizden vazgeçeli yıllar olmuşken, bir anlam ifade etmeyen reklam
Geçiniz efendim geçiniz bu işleri, benim gibi en milliyetçi adamı bile bu memleketten soğutmayı başardınız.
Anamızı da alıp gidiyoruz, size iyi eğlenceler bu bataklıkta.
Reklamı hazırlayan kardeş, bu saydıklarından çok önemli bir tanesi aslında bizde yok; umut. Bu ülkede umut yok, güzel kardeşim. O yüzden aşureni al ve git.
Burası artık Türkiye değil, araplaşmış zombilerin ülkesi. Sevmek zorunda değiliz. Biz 2002’de elimizden aldığınız, Selanikli mavi gözlü adamın kurduğu ülkeyi özlüyoruz… Bu yüzden yalan-dolan reklamdır!
”Bilinçli bir insan için en büyük eziyet, cahillerin hükmettiği topraklarda yaşamaktır”
Herdaimdogrucu
Yazacak yorum kalmamış ki…Ekşiciler işi bitirmiş…:))
ertekin
güzel yorumlamışsınız. tebrik ederim selim bey.
Selim Akgün
EKŞİ’LENMEYE DEVAM…:
Aklıma birisini dövenlerin veya dövmek üzere olanların “kaçma lan şerefsiz!” repliklerini, bir de “haydi maçan yiyorsa vazgeç” süslü tehditler getiren reklamdır.
Stockholm Sendromu daha iyi anlatılamazdı…
Kimse başka ülkeye güle oynaya gitmez şartlar onu iter. Şartları bu hale bir iktidar getirecek, sonra ben yaşam şartlarımı daha iyi hale getirmek isteyince ‘kültüründen benliğinden vazgeçen adam’ olacağım, öyle mi?! Sebepleri eleştirmeyeceğiz, ama sebeplerin yarattığı sonuca kötü diyeceğiz öyle mi?! Mantık algoritmanı da s****** afedersin!
94 ve 2001 krizlerinde bile beyaz yakalı kaçışı bu kadar değildi. O yıllarda devlet, peynir ekmek gibi memur, özellikle de öğretmen alıyordu. Teyzem 2001’de bankası kapanınca ingilizce öğretmenliğine başvurmuştu. İngilizce iktisat mezunu ve sırf ingilizce hazırlık okuduğu için, pedagojik formasyon falan bile almadığı halde ingilizce öğretmeni oldu. Kaçışın sebebi ekonomik değil, hukuksuzluk, kanunsuzluk… Simitmiş, balmış, Avrupa’da artık daha iyisi var, çoğu kaliteli tarım ürünü. Simit kafeler artık her yerde. Komşulukmuş, sırf mezhebinden dolayı komşusunu kesmeye fırsat kollayanların ülkesindeyiz.
İddia ediyorum, reklam filmini yazan, şarkıyı söyleyen, yapımda ve yayında emeği geçen herkes, İmam Hatiplilerinden oluşuyor. Önce sen arapçılığından vazgeç, merak etme ben daha kolay vazgeçerim gitmekten. Yoksa s**mişim İngiltere’yi!
Bu kampanyaları 50 yaş üzeri reklamcılara yaptırıyorlar. Bu ajansların başında da bu dinazorlar var. Sanıyorlar ki, bu kuşağı “gözleme yapan teyze” ile manipüle edebilecekler. Kim s**** gözleme yapan teyzeyi? Ülkeyi uzunun ahırı yapan bu teyzeler, ekseriyetle adana dürümcü dayılar. “Yemekleri çok özlersin bak”la milletin aklını çelebileceklerini sanıyorlar.
Alçısı muhafazakarlık olan reklam. Değinilmeyenler: ekonomi, bilim ve teknoloji, kültür ve sanat, hukuk, eğitim ve sağlık. Daha küçük çaplı ama benim için önemli olan hayvan sevgisi. Zaten onlara da çok gerek yok, gördüğümüz gibi yokluklarına rağmen yaşayıp gidiyoruz bir şekilde işte.
Sanki Afganistan’dan gelmiş gibi o ağzını açıp köprüye bakan alamancı aile, Avrupa’da yaşadığı ülkeyi bırakıp geliyor mu? Çok seviyor ya vatanı, çifte vatandaşlığını s******in. Gelmez, ama burada verdiği oyuyla ebemi s****, orada da gider solcu özgürlükçü partiye verir oyunu!
Zamanın ruhuna uymayan reklam. Belki 10 yıl önce yayınlansa burada bile çok övgü alabilirdi. Ama bu tür gizli propaganda çalışmaları artık toplumun büyük kesiminde pozitif etkinin tersine bir tepkiyle karşılanıyor. Ha iktidara yakın kesimde belki safları sıklaştırabilir ama o kesim bile artık bunlara doydu gibi.
Bir yere gittiğimiz yok da, zaten bu tür reklamlardaki kameranın gördüğü o birbirinden güzel doğa manzaralı, şen şakrak, festival havasında eğlenen insanlarla dolu mutlu bim bam bomlu manzarayı şu yaşıma kadar hiç göremedim. Bir de, ramazan temalı kola reklamları… Herkes mutlu, her şey güzel, samimi, sıcak… Gerçekse, nerede saklanıyorsanız beni de alın yanınıza.
Aritmi hastası bir rapçi kardeşimizin kalbinin düzensiz ritmlerini taklit ederek yaptığı şarkıya sahip reklam filmidir. Güzel kardeşim, ses nerede, ritm nerede? Sen neredesin, ben neredeyim? Ohooooo!
Kendi kültürel değerlerini gösteren bir reklam yapmaya çalışıyorsun, görselleri yapıyorsun falan. Sonra üstüne rap müzik koyuyorsun. Yapacağın reklamı, anlayacağın kültürü s****** afedersin!
“Vazgeç o zaman, yeşilden, çiçekten, sesten nefesten, güneşten vazgeç…”
Yemin ediyorum küfür gibi! Ulan, yeşilden vazgeçmeyeceğiz dedik diye kaç masum can verdi şu ülkede, kaç kişinin gözü çıktı?! Köyüne HES istemeyen köylü teyzeleri bile copladınız, gazladınız. Yüzünü yeşile çiçeğe dönmüş insanları silahla, şantajla, tehditle sindirmeye çalıştınız.
Parti reklamı gibi reklamdır, ya da kamu spotu. Bunun bankacılıkla ne ilgisi var?
Ulan, propaganda Hitler Almanyasında bile daha ölçülü yapılıyordu a**!