Günümüzün en büyük sorununun insan ilişkilerinde yaşandığı tartışmasız gerçektir.Birbirini dinlemeyen, paylaşmayan, ilişki yürütemeyen toplumlar olduğumuz herkesce kabul görmektedir.Yalnız toplumlar haline geldik.Peki ilişkilerde yaşananları ekonomi kavramları ile açıklamak istersek karşımıza ne çıkacağına birlikte bakalım mı?Buyrun buradan bakın.
(Ekonomiye de ilişkileri ve aşkı kattın ya ne diyeyim bilemedim ağzım dilim kurudu yemin ediyorum.Allah sonumuzu hayır etsin.Bakalım bu işin üstesinden nasıl geleceksin?)
Enflasyon en basit tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artış demektir.Peki fiyatlar neye göre oluşur?Tam rekabet piyasasında fiyat arz ve talebe göre oluşur.Yani bir şeyi almak isteyen(talep eden) ve arz eden(sunan) arasındaki anlaşmaya göre oluşur.
Gelelim ilişkilere; aşk iki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisidir diye tanımlanmaktadır.Aşkın fiyatı ne diye soracak olursanız ona verilen değer olduğu söylenebilir.
Günümüzde sosyal medyada, televizyon programlarında olsun aşk yaşamak isteyen kişi sayısı dikkate alındığında , ‘aşk’ın değerinin her gün arttığını çok rahat söyleyebiliriz.
İlk tespitimiz; Günümüzde aşık olmak isteyen kişi sayısının fazlalığı göz önüne alındığında, Aşk’ın insanların gözünde değeri artmış görünmektedir.Günümüzde AŞK enflasyonu yaşanıyor…
(Hadi bundan yırttın bakalım diğerlerinde ne yapacaksın?)
Gelelim Deflasyon tanımına; en kısa tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde sürekli düşüş halidir. Bu durumda paranın satınalma gücü yükselir.
İlişki analizine gelecek olursak: günümüzde hayatın hızlı akması ve şartlar nedeniyle insanların birbirlerine tahammül gücü gün geçtikçe azalmaktır.Bu da ilişkilerin ömrünü gittikçe kısaltmaktadır.Yani ilişki ömürlerinde sürekli olarak düşüş yaşanmaktadır. İlişkilerin ömrü deflasyondaki gibi sürekli azalan bir seyir izlediğini söylemiz doğru olacaktır.Bu durumda da uzun süren ilişkilerin değeri daha da fazla artmaktadır.(ilk tespitimizi burada da doğrulamış olduk)
İlk bakışta olumlu bir ekonomik durum gibi görünen deflasyon aslında enflasyondan çok daha önemli bir ekonomik krizin ifadesidir. Japonya oldukça uzun süreli bir deflasyonist dönem yaşamıştır ve bunu aşmanın mücadelesini vermiştir.
İlişkideki deflasyonun olumsuz etkisi ise ilişki süresi azalan kişiler daha fazla yıpranmakta ve bir sonraki ilişkisine daha az şans tanımaktadır.Hatta bir süre sonra ilişki yaşamaktan vazgeçer hale gelebilirler.
İkinci tespitimiz: Günümüzde ilişkilerin ömrü deflasyondaki gibi sürekli azalan bir seyir izlemektedir.Bu durumda da uzun süre süren ilişkilerin değeri daha da fazla artmaktadır.
Stagflasyon ise bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi büyümüyorsa o ekonomide stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) hali var demektir.
(Hadi bakalım gel de bu işin içinden çık sevgili ilişki uzmanı,acemi finansçı stagflasyona ne diyeceksin?)
Aşk enflasyonunun yaşandığı , aşkın değerinin her gün arttığı günümüzde varolan ilişkilerin ömrü kısaldığı için, sürdürülen ilişki sayısı artmıyorsa ilişkilerde stagflasyon yaşanıyor demektir.
(Üniversitede ekonomide bu kavramlar aşkla , ilişkilerle anlatılsa yemin ediyorum amfiler dolar taşardı)
Aşk yaşamanın da , aşkı sürdürmenin de zor olduğu şu günlerde herkes buna ilişkin bir analiz yapmaktadır. Her ne kadar Aşk enflasyonu, ilişkilerin süresinde deflasyon yaşansa da tek bir gerçeklik vardır o da kapitalist sistem ekonomileri enflasyona , deflasyona , stagflasyona sürüklerken insana en büyük zararı yalnızlaştırarak vermektedir.
Dr.ilknur üner
Yani ponçik evlilik programları ile yazacağım dedin dedin yaza yaza bunu mu yazdın.Bir de gitmiş Hanife’nin dramı ile ilgili bir resim yayınlamışsın ya vallahi sana ne diyeceğimi bilemedim.Yemin ediyorum ağzım dilim kurudu.Sen şimdi Zuhal’i Esra’yı ve Seda’yı da kapitalist sisteme karşı duran savaşçılar ilan edersin vesselam…..pes yani bu kadarına pes
Selim Akgün
Aaa, bu kez olmamış İlknur Hanım. Yazınız eksik olmuş. Aşktaki balonlaşmadan, aşk ile ekonomik durgunluk arasındaki korelasyondan, spekülasyon, falan… bahsetmemişsiniz.
Ben yazıya biraz katkıda bulunayım:
Tarihte yaşanmış Lale Çılgınlığı gibi patlamayla sonuçlanan finansal balonlaşmalar olduğu gibi aşkta da olmuştur. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin arasındaki “ilahi aşk” diye yüzyıllardır anlatılan efsane aşklar aslında ruhsal bozukluğa işaret eden saplantılı ve son derece tehlikeli aşklarmış.
Genelde görücü usülüyle yapılan eş aramalarda piyasayı kızıştıran çöpçatanları aşk piyasasındaki aracı kurumlara da benzetebiliriz… “Uuu, Merve? Vallahi Merve’ye yüz kişi de talip, bin kişi de” gibi spekülasyonlar…
Aşktaki duygusal coşkunun çoğu kez finans piyasasında gördüğümüz ekonomik temele dayanmayan coşkulu rallilere benzemesi… Ergenlikten arta kalmış nörohormonal aktivite… (Aşk konusunda çok mu katı, duygusuz biriyim acaba?)
Aşkın göreceli bir şey olduğu yine finans piyasalarında bir hissenin kimine göre ucuz, kimine göre pahalı olduğu, “gönül bu, çiçeğe de konar, boka da” atasözüne güzel anlatıyor bunu…
Ekonomik durgunluk-buhran ile aşk arasında ters korelasyon var. Daha rahat bir yaşam beklentisi-kaygısı aşka olan talebi azaltır. Arz-talep dengesi… Bunu, mantık evliliklerinden, kız istemeye gidince klişeleşmiş “sigarası-içkisi-kumarı yok” pazarlama tekniğine “geçiniz bunları, ayda ne kadar kazanıyorsunuz?” sorusunu şaak diye yapıştırmadan veyahut aylarca nişanlı kalmış bir çiftten birinin daha varlıklı birini bulmasıyla biten bir “aşk”tan anlayabiliyoruz.
Neyse, daha bir çok şey benzerlik sıralanabilir aşk ile iktisat arasındaki benzerliğe…
Bu arada, Hanife’ye olan platonik aşkım depreşti bu göreselle.. Ah, Hanife ah! Yaktın beni Hanife! Kapitalizme-reytinge meze oldun ya…
Dr.ilknur üner
Vallahi Selim beyciğim süpersiniz.Ben bu konuda zorladım ancak bu kadar yazabildim siz bir okumadan dünya malzeme çıkarttınız.Galiba Hanife’nin bu halleri benim basiretimi bağladı ancak bu kadar yazabildim.Sizse döktürmüşsünüz.Elinize sağlık…..