Referandum sonrasında Ankara ve Brüksel ikili ilişkileri düzeltmek için belirgin bir gayret içine girerken, ABD cephesinden hayal kırıklığı yaratan haberler geliyor. Öncelikle, nerdeyse bir haftadır ABD’de bulunan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Genelkurmay Başkanı Gen Hulusi Akar ve sonra onlara katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ görünüşe göre Gülen’in iadesi ve Rıza Sarraf’ın serbest bırakılması başlıklarında mesafe kaydedemediler.
Dün akşam ise Pentagon ve ABD NBC TV kanalı Trump’ın PYD-YPG olarak da bilinen ve Türkiye tarafından derin PKK bağlantıları nedeniyle terör örgütü olarak tanımlanan Suriye (Rojova) Kürtleri’ni silahlandırma kararı verdiğini ilan etti.
Henüz Rakka yolunda ilerleyen birliklere kumanda eden YPG’ye ne tür silahlar verileceği bilinmiyor. Ama Pentagon’a bu konuda 600 milyon dolarlık bütçe tahsis edilmişti ve yakın zamanda da YPG’ye hafif zırhlı araçlar ve omuzdan ateşlenen füzeler sevkedilmişti. TSK haklı olarak bu silahların PKK’nın eline geçeceğinden endişeleniyor. Yabancı basına göre, Beyaz Saray Ankara’yı rahatlatmak için PKK’yla mücadele hususunda her türlü desteği vereceğini vadedecek, ama atı alan Üsküdar’ı geçti. PYD temsilcileri şimdiden Suriye’de otonom Kürt devleti için kolları sıvadı.
Suriye’de bir yanda Esad, öte yanda PKK ile organik bağlantı içinde PYD ile kuşatılan, belki de ilerde İran güdümünde Şii milislerin de Suriye’ye girerek bu ikili ittifaka destek vermesi olasılığını da göz önünde bulunduran Ankara’nın Trump’ın kararına sessiz kalması kolay değil. ABD bölgeden çekildikten sonra, Türkiye Güney’den Şii-Kürt ittifakı ile çevrelenerek Sünni Arap dünyasına erişimini yitirerek politik ve ekonomik olarak güç kaybedebilir.
Gün içinde Ankara’nın cevabını göreceğiz. Bir olasılık, Erdoğan Trump’la yüzyüze görüşünceye kadar sessiz kalması. En kötü senaryo ise Erdoğan’ın ABD ziyaretini iptal etmesi ve Washington’daki diplomatik delegasyonumuzu geri çağırması.
Erdoğan’ın Beyaz Saray’ı ziyaret edeceği varsayımı ile, şu soruyu soralım: Trump YPG’i silahlandırma karşılığında Türkiye’ye nasıl bir ödül verebilir? Bir olasılık Gülen’in etkisizleştirilmesi. ABD yönetimlerinin yargıya müdahale edemeyeceğini, bu yüzden Gülen’in iadesinin yıllar süreceğini defalarca ifade ettik, Trump’ın elleri bağlı. Ama FBI vasıtası ile Gülen’in dış dünya ile bağlantısı kesilir, IRS vasıtası ile de ABD’deki okulları vergi denetimine alınarak Türkiye’yi daha fazla karıştırması engellenebilir.
Rıza Sarraf bahsine gelince, teknik olarak Trump’ın af ilan etmesi mümkün, ama dün gece FBI müsteşarı Comey’i kovduğu için bir skandala daha imza atan Trump’ın bu riski göze alacağını düşünmek zor. Zaten devam eden davaya müdahale edilmesi hususunda içtihat yok.
En nihayetinde, ne Trump, ne de Erdoğan’ın her iki ülkenin de menfaatleri için çok kritik olan bu ittifakı bozmadan zirveyi atlatmak isteyeceklerini düşünmek en makulu, ama hangi parametrelerde pazarlık yapılacak, şu anda sezmek çok zor.
Eğer Erdoğan ABD’den umudunu keserse, Suriye Kürt kantonlarına saldırarak Rakka harekatını erteletmek, İncirlik’i ABD jetlerine yasaklamak, hatta Rusya’da S-400 füze sistemleri satın alarak NATO’dan uzaklaşma sinyalleri vermek gibi misillemelere başvurabilir. Bu senaryoda, Beyaz Saray’ın da Gülen ve Sarraf veya bankaları kullanarak Ankara’yı zorlaması bir olasılık.
Özetle, çok kritik bir döneme girdik. Suriye krizi Trump ve Erdoğanın diplomatik becerilerini sınayacak. Zirve sonrası açıklama gelinceye kadar piyasalarda tedirginlik devam eder diyorum. İkili ilişkilerde kalıcı bozulma ve karşılıklı yaptırımlara henüz en fazla %25 olasılık tanıyorum. Ama bu senaryoda TL’de kalıcı bir değer kaybı dönemine girebiliriz.
FÖŞ
Facebook sayfalarımı ziyaret edin
https://www.facebook.com/ayesilada
Twitter: @AtillaYesilada1
Selim Akgün
Üç haber. Trump PKK/YPG’ye ağır silahlar verdi. Salih Müslim Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’nin makamında ağırlandı. Rus subayları Afrin’deki PKK’lıları denetledi.
Önce Türkiye’yi NATO’dan çıkaracaklar, sonra “kürdistan”ı NATO’ya alacaklar sonra da NATO ve Rusya birlikte Türkiye’ye saldıracak.
Burada vatanseverlik ve anti-emperyalist tavır AKP’ye destek olmak değil tam tersine hemen AKP’den kurtulmaktır. Türk Ordusu’nu yok eden adamın emrinde Türk Ordusu’nu hem ABD hem AB hem Rusya’ya aynı anda savaşa sokmak mı daha mantıklıdır, yoksa Türk Ordusunu ve Milletini bu vatan hainlerinin elinden kurtarmak mı? Akıl ve mantık açısından ele alındığında bile stratejik olarak ilk vatanseverlik görevi AKP’den kurtulmaktır. Adamlar kıytırık Yunan Ordusu’na karşı kendi adalarımızı savunamıyor. Hem ABD hem Rusya’ya karşı mı savaşacaklar? Bir günde teslim ederler Diyarbakır’ı, onu da zafer diye anlatırlar.
AKP’ye kurucusu ABD-İsrail tarafından verilen son görev sahte anti-emperyalizm. Böylelikle Türkiye’yi önce “şer ekseni”ne sonra savaşa sokup, bir türlü kuramadıkları “Kürdistan”ı yine AKP ile kurduracaklar. Kürtlere de bedavadan bir devlet daha verilecek.
[Ali Özsoy – Türk Solu]