TL son birkaç gündür hem iç, hem de dış baskılar altında yeniden değer kaybına başladı. Bu sürecin bir trende dönüşüp dönüşmeyeceği kısa vadede büyük ölçüde referandum sonuçlarına bağlı olacak. Orta vadede ise yalnız TL değil, tüm cari açık üreten veya çok borçlu Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ, Piyasa = GOP) F/X’in dolara karşı stres altında kalması söz konusu olacak.
TL üstünde dış baskı 2 yönlü gelişiyor. Birincisi politik belirsizlikte bir artış, buna paralel olarak GOP’a duyulan risk iştahında bir gerileme var. Fransa seçimleri ve bu (TSİ) akşam Trump’ın Çin devlet başkanı Xi JinPing ile yapacağı zirve başlıca risk unsurları. Le Pen’in ilk turda 2 kazanan arasında yer alması nerdeyse kesin, ikinci tur kazanması zor (%20-40), fakat Le Pen öylesine radikal Euro-karşıtı bir ajandayla seçime giriyor ki, yatırımcılar tedirgin olmalı. Trump-Xi zirvesi ise ABD-Çin ticari ilişkilerinin rengini belirleyecek. Yarın belki de bir ticaret savaşı mı, yoksa ihtilafların dostane çözümü yolunda ilerleme mi kaydedildiğini öğreneceğiz.
Fakat, yatırımcı ve uzmanların GOP’a bakışı son derece iyimser. JP Morgan-Markat Mart bileşik PMI ekonomik aktivite endeksi de A/A yükselmeye devam ederek küresel büyüme beklentilerini destekliyor. Kısa vadede GOP’tan para kaçacağını ve TL’nin bu nedenle değer kaybedeceğine inanmak benim gibi bir karamsar için bile güç.
Orta vadede manzara çok değişik. Birincisi, sıradaki makalemde dile getireceğim gibi, tüm dünya ama özellikle GOÜ ödemesi çok güç bir borç denizinde yüzüyor. Fed ve yakında AMB’nın parasal normalleşmeye geçeceği, enflasyonun yükseldiği bir gelecekte bu borcun finansal panik veya darboğazlara yol açmadan ödeneceğine inanmak kolay değil. Bir süre sonra büyüme iyimserliği fiyatlanacak, ve borç kaygısı iskonto edilerek GOÜ F/X değer kaybedecek.
Daha önemlisi dün FOMC tutanaklarında ilan edildi. Fed yıl sonuna doğru bilançosunu yavaştan ufaltmaya başlayacak. ABD ekonomisi açısından bu süreç BELKİ az hasarla atlatılabilir. Fakat dünyada risksiz varlık miktarı artık genişleyeceği için global uzun vadeli faizlerin yükselmesi ve GOP kredi faizlerinin de eşlik etmesi göz önüne alınması gereken bir senaryo. Bu durumda Türkiye’de krediler pahalılanacak ve TCMB daha da sıkı bir para politikasına geçmek zorunda kalacak. Bunlar kolay değil ve geçiş döneminde TL’nin değer kaybetmesi mümkün.
Kısa vadede en büyük handikap, referandum anketleri. AKP’ye yakın duran Genar’a göre EVET oyları %54’le önde. Ama SONAR, Konsensus ve bir dizi başka kuruma göre oylar başabaş. Sandıktan EVET ya da HAYIR çıkabilir. Kendi siyasi görüşümü bir kenara koyarak konuşuyorum: Yatırımcı HAYIR’ı sevmez. Sandığa 10 gün kala EVET’in belirgin şekilde öne geçememesi, yatırımcıyı hedge almaya zorluyor. DİBS ve Borsa’da açığa satmak zor. Zaten HAYIR çıkacağı da kesin değil, hem DİBS hem de Borsa halen uluslararası standartlara göre ucuz, bu argumanı anlamak için linkteki Merrill Lynch strateji notunu okuyabilirsiniz.
Spot piyasadaki pozisyonunu bozmak istemeyen yatırımcı, TL’yi açığa satarak hedge yapıyor.
Bu süreç 17 Nisan’a kadar devam eder. HAYIR ihtimalinde ki bence adil bir seçimde en az %50’dir, sert satışlar görürüz.
EVET çıkarsa, TL hızla değer kazanır. Ancak karşımıza yeni olasılıklar çıkıyor. Seçim sonuçlarının adil olduğuna dair genel bir kanı oluşması da şart. AGİT gözlemcilerinin HAYIR kampanyası yapanlara baskı uygulandığı saptaması oylama sonuçlarının tartışmaya açılabileceği ve belki de piyasanın etkilenebileceğine dair ilk delil.
FÖŞ
Facebook sayfalarımı ziyaret edin
https://www.facebook.com/ayesilada
Twitter: @AtillaYesilada1
0 adet yorum
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız
Giriş