Riskli varlıklar çok karlı bir çeyreği geride bıraktı. ABD doları ve DİBS getirilerinde yükselişin yatışması sayesinde S&P500 ve MSCI Gelişmiş Piyasalar Hisse Endeksi %6 civarında prim yaparken, Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP, Ülkeler = GOÜ) borsaları %12 primle ile son beş yılın rekorunu kırdı. Bizim ligimizde olan GOP’la devam edelim analize.
Döviz cinsinden DİBS %4 civarında, yerel para birimi cinsinden tahviller ise takriben %7 kazandırırken, GOÜ para birimleri dolara karşı %3.5 değer kazandı. International Institute of Finance’e göre 50 milyar dolar taze para girdi GOP’a yılın ilk çeyreğinde.
Türkiye de bu dönemde yağan yağmurdan nasibini aldı, ama kapaktaki tabloya dikkat edin, son 1 ayda yaklaşan referandumun etkisi hissedilmeye başlıyor. 10 yıllık tahviller dışında piyasalar yataya geçiyor ve sonuçları bekliyor.
GOP şu anda tüm Yerküre’de hızlanan büyüme beklentilerini satın alıyor. Elimizdeki gerçek veriler bu beklentilerin biraz abartılı olduğunu anımsatsa da, işlerin kötüye gittiğine dair hiç bir kanıt yok. Banka ve fonlar GOP’a para akıtmaya devam edecek. Fransız seçimleri geçici bir çalkantı yaratabilir, ama Le Pen seçilmezse ralliyi bozmaz. ABD’de ise Trump’ın vergi reformu gittikçe gecikiyor. Eğer Kongre ile vergi indiriminde uzlaşırsa, ilk etkisi çok olumlu olur. Ardından Fed faiz artırım planını yukarı yönlü revize eder ve piyasaların morali bozulabilir.
Özetle, dış rüzgarlar Türkiye gibi çok riskli sayılan ülkelerin dahi yelkenini doldurmaya yeterli. Ama referandum ciddi bir endişe kaynağı. Tüm yabancı yatırımcıların ne düşündüğünü bildiğimi iddia edemem, ama temasta bulunduğum bir kaç tanesi sandıktan HAYIR çıkacağına inanmıyor.
Öte yanda, TCMB tarafında yayınlanan yabancı işlem istatistikleri net akımların azaldığı fakat hal pozitif yönde olduğunu gösteriyor. Genel manzara yoğun biçimde değilse bile EVET’in fiyatlandığını işaret ediyor.
Referanduma kadar bu manzara değişebilir mi? Eğer KONDA, Metropoll veya A&G gibi yabancıların temasta olduğu veya güvendiği kurumlar HAYIR’ın açık farkla önde gittiğini bulgulayan anketler yayınlarsa, oylama öncesi bir panik yaşayabiliriz.
Benim anketleri incelemem oyların başabaş olduğunu gösteriyor. Belki HAYIR ufak bir farkla önde, fakat EVET ivmesi daha güçlü. Dolayısı ile halk oylamasına kadar piyasaların ya yatay sandık sonucunu bekleyeceğini, ya da EVET’i daha güçlü satın alacağını tahmin ediyorum.
Bu senaryoda, sandıktan EVET çıkması halinde çok cüzi bir ralli yaşanır. HATIR çıkması halinde ise şok satışlara şahit oluruz.
Peki, ilk tepkiyi atlattık, sonra ne olacak? HAYIR senaryosunda, AKP’nin erken seçime gitmesi gerekebilir. Bu durumda satışlar zamana yayılır ve TCMB’nin ek sıkılaştırma yapması gerekebilir.
Her hangi bir sonuçta Erdoğan kampanya vaadini tutarak idam cezasını TBMM’ne gönderebilir. Ya da AB ile üyelik müzakerelerini sona erdireceğini deklare eder. Bir başka olasılık ise AB’nin başkanlık sistemini yeterince demokratik bulmayarak Türkiye ile ilişkileri askıya alması, veya bu yönde tehditler açıklaması. Özetle, halk oylamasının atlatılması siyasi risklerin biteceği anlamına gelmiyor.
Piyasaların kalıcı bir yükselişe geçmesi için EVET şart. HAYIR senaryosu uzun süren bir Türkiye’den kaçışı başlatabilir. EVET senaryosunda dahi enflasyonun tepe yaptığının görülmesi ve yeni başkan Erdoğan’ın ekonomi ve diplomaside izleyeceği yol haritasının görülmesi ve beğenilmesi gerekiyor.
Lafı dolaştırmayı sevmem. EVET senaryosunda dahi, TL cinsinden varlıklar GOP’un gerisinde kalır. GOP’ta halen içinde bulunduğumuz abartılı risk iştaha devam ederse, biraz daha prim yapabilir. GOP’a güven sarsılırsa, piyasalarımız 1Ç2017’in kazançlarını geri vermeye başlar.
FÖŞ
Facebook sayfalarımı ziyaret edin
https://www.facebook.com/ayesilada
Twitter: @AtillaYesilada1
Coşkun Erdemir
Ne diyebilirim ki bir figüran oarak?
16 Nisan gecesi beklerim…
Yeter, yeter… Öleceksek ölelim
Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur
Daha içelim hey… Daha içelim hey hey…
atalip
İki uçu da malum nesne ile kaplı değnek. Ancak fiili bir başkanlık durumu yaşanıyorken bunun kanun güvencesine kavuşması ya da kavuşmaması aslında neyi değiştirir ki. Esas çok güçlü bir hayır çıkarsa ne olacağına odaklanmak lazım. Çok güçlü bir evet, halkın sistem değişikliğini onayladığı anlamına gelirken güçlü bir hayır ne şekilde yorumlamak gerekir. Erken seçim, baraj altı kalan partilerin yüzünden iki partili bir meclis ve anayasayı referanduma götürmeden geçirebilecek bir tek parti iktidarı mı yaratır yoksa iktidarın meclis çoğunluğunu muhaliflere kaptırdığı nispeten parçalı bir yapı mı üretir.
Şahsi inancım olacaklar üzerinde sonucun hiç bir öenmi yok, olacak ne ise yine o olacak.