Türkiye ile Almanya arasında başlayan, Hollanda vakası ile Süper Lige çıkan, AB Komisyonu, Merkel ve NATO’nun müdahalesi ile global boyuta erişen kayıkçı kavgasında hakem rolüne soyunmayacağım. Para konuşacağım sizinle. Kriz var mı? Varsa ne yapalım?
Bence Türkiye açısından kriz yok. Halk oylamasında işler EVET kampının istediği gibi cereyan etmiyordu, halka biraz film lazımdı, sağolsun Merkel ve Rutte sazan gibi atladılar oltaya. Nerden mi biliyorum? Dün kardeşim Kerim Karakaya Bloomberg’de bir haber yayınladı, bir dizi anket kuruluşunun görüşlerini almış, paylaşalım:
Andy-Ar Başkanı Faruk Acar: Kararsız olan ve cevap vermek istemeyenler 18 puana kadar çıkıyor. “Evet” oylarının önde olduğunu düşünüyoruz.
Sonar Araştırma Başkanı Hakan Bayrakçı: Araştırmalarımızda kararsız olan ve cevap vermek istemeyenlerin payı 17 puana ulaşıyor. Başa baş bir referandum sonucunun çıkabileceğini düşünüyoruz.
A&G Araştırma Şirketi Sahibi Adil Gür: Daha önce “Evet” oylarının %53-54 ile önde olduğunu söylemiştik. Sandığa gitmeyecek olanlar ile kararsızların oranı %14 düzeyinde.
Genar Başkanı İhsan Aktaş: Oy vermeyecek, kararsız olanlar ve cevap vermeyenler 15-16 puan civarında. Referanduma 10 gün kala anket yayınlamayı planlıyoruz.
Gezici Araştırma Genel Müdürü Murat Gezici: ‘‘Evet’’ oyları %42-43’te kemikleşti. ‘‘Hayır’’ oyları ise %44-45 düzeyinde. Sandığa gitmeyeceklerin oranı %15. Sandığa gitmeyeceklerin üçte ikisi ‘‘Hayır’’ oyu kullanacak.
Yani, kararsız çok, onlar bir HAYIR cephesine kayarsa, güçlü başkanlık hayal, bir de erken seçimle uğraşacak AKP. Bu yüzden AB ile bu seçim mitingi gerginliği uyuz yarası gibi kaşınmaya devam edecek. Eğer maksat hakikaten referandumda EVET oylarını artırmaksa, kavgayı yarıda kesemezsin, çünkü halk çabuk unutur. Bu kavganın Nisan ortasına kadar sürmesi ve eğer mümkünse, TV’deki izdivaç programlarında yapıldığı gibi Hanife’nin her gün yeni bir arıza çıkartması şart.
Durum buysa ortada küçük bir sorun var. Avrupa şimdilik alttan alıyor, ama yarın Hollanda’da seçim var. Bu gerginlik Geert Wilders’in işine yarar da oyları %25’in üstüne fırlar, seçimde birinci parti çıkarsa, Fransa ve Almanya kendi istikballerinden çok ürker. Artık AKP’ye karşı alttan almazlar. Hatta yaptırım tehditleri dahi gelmeye başlar.
Bir olasılık daha var. Belki ben yanılıyorum. Belki de AKP samimi olarak arkadaşlarına yapılanlara içerledi ve Göçmen Geri Kabul Anlaşmasını tek taraflı olarak iptal edecek, yani Suriyeli kardeşlerimiz bavulu toplayıp Yunanistan, Bulgaristan ya da Ege suları üstünden Almanya’nın kapısını çalacaklar, ya da kulaç atacaklar. Bu ihtimal düşük, ama böyle bir hamle yaparsak, AB altta kalmaz. Yaptırım konuşur. O yaptırım da üyelik müzakerelerini askıya almak –gibi “popo lalesi” ezikliğinde olmaz, ticari ve finansal intikam gündeme gelir.
Peki o zaman piyasalar niye bu denli sakin? Birincisi Fed’in yarın faiz artıracağı artık iskonto edildi, ve guvernörlerin 2017 faiz artırım tahminlerini üçten dörde çıkarması beklenmiyor. Ama daha önemlisi Perşembe günü TCMB’nin Fed’in hamlesine anlamlı bir karşılık vermesini bekleyenler var.
Galiba hala birkaç saf stratejist TCMB’nin haftalık veya gecelik repo faizini yükseltmesini bekliyor olabilir, Odin onlara acısın. TCMB sadece Geç Likidite Penceresi faizini artırabilir. Orada da mesele kaç puan artıracağı. AB ile kriz devam ederse 50 baz puan kesmez, en az 100, hatta olası şoklara karşı sigorta olsun diye 150 baz puan istenir.
Yapmazsa? İşte o zaman kimin ne lalesi olduğunu görürüz.
Ben bir aşk lalesiyim.
FÖŞ
Facebook sayfalarımı ziyaret edin
https://www.facebook.com/ayesilada
Twitter: @AtillaYesilada1
OYTUN YILMAZ
“Ben bir aşk lalesiyim.”
Ah be abi. Ah be. Çok yazık oldu herşeye ve herkese.
Selim Akgün
Kararsızların hemen hepsi korkularından hayır diyemeyen kesim. “başıma bişey gelir, fişlerler falan” diye… evetçilerden bir kesim de yine korkularından anketçileri kandırmıştır. korku imparatorluğu kurulmuş…