ACEMİ FİNANSÇININ GÜNLÜĞÜ II
1 YIL 3 AY SONRA
Sevgili günlük,
Bugün işe başlayalı tam 1 yıl 3 ay oldu.Tabi okuldan mezun olalı da. Portföy yöneticisi olma hayallerimle girdiğim aracı kurumda operasyoncu oldum. Daha doğrusu havalı ismi ile ‘müşteri ilişkileri ve operasyonu uzmanı’
Okuldan mezun olan işsiz arkadaşlarım bana gıpta ile bakıyorlar.Ancak okuldan derece ile mezun olmama rağmen asgari ücretin biraz üstü ücret aldığımı ve çok çalıştığımı bilen bazı arkadaşlarım ise yaptığım işe burun kıvırıyorlar. Her ne kadar portföy yöneticisi olamadıysam da az ücret alıp, köle gibi çok çalışsam da yaptığım işi seviyorum.
Müşteriler beni seviyorlar ben de onları. Her gün borsayı takip etmeye devam ediyorum. En büyük sorunum ise borsada para kaybeden müşterilerin sızlanmalarını dinlemek
Aslında bu süreçte iyi şeyler olduğunu da söylemek isterim. Mesela genel müdürle bir senenin sonunda tanışmayı başardım. Şimdi benim halimi hatırımı sorar durumda. Hatta beni bayağı da sevdiğini söyleyebilirim. Bunu nereden mi anladım? Geçen hafta viopta dövizde girdiği ters pozisyonda teminatını kaybeden müşterinin sızlanması yüzünden(tabi para kaybeden diğer müşterilerin de dert yanmalarından muzdarip olduğum için) genel müdüre çıkıp beni başka bir pozisyonda değerlendirmesini istedim. Sebebini sorunca borsa düşünce para kaybeden müşterilerin üzüntülerine daha fazla dayanamadığımı anlattım. Bu yüzden her gün eve mutsuz gittiğimi, annemin bile borsadaki hareketleri takip etmeye başladığını söyledim. Genel müdür omzumdan tutup ‘borsada ne kadar kaybettin’ diye sordu. Yeni mezun olduğum ve ücretimin düşük olduğu için borsada portföy oluşturamadığımı, para kaybetmediğimi kibarca anlattım. Genel müdürüm de ‘boş ver o zaman müşteriler para kazandığında gelip sana ne kadar para kazandığından bahsediyor mu? Bahsetmiyorlar o yüzden o sızlanmaları kafaya takma bu borsada işi bilenler bile para kaybediyorlar sen işini yapmaya bak’ dedi. Bence beni sevdiği, işimi iyi yaptığımı bildiği için böyle dedi.
Tabi sektörde deneyimli olmak, profesyonel olmak başka bir şey.Bu sektörde 1 seneyi geçmesine rağmen hala acemiyim hala acemiyim.. Daha alışacağım ve öğreneceğim çok şey var
1 YIL 6 AY SONRA
Sevgili günlük,
İşe başlayalı neredeyse 1,5 yıl oldu. Almam gereken tüm SPK lisanslarını aldım. Piyasa koşullarının değişmesi nedeniyle bir sürü projede çalıştım. Ben hep hisse senedini bilen bu işi yapar diye düşünüyordum yanılmışım. Ne çok şey varmış
Aslında çok dertliyim sana anlatacak çok şeyim var. En baştan başlamak istiyorum.Neden ekonomist olmaya karar verdim? Biliyorsun okul hayatım boyunca parlak bir öğrenciydim. Sınıfın inek diye tabir ettiği , bol takdirli öğrencilerinden. Bu yüzden de herkesin benden farklı beklentileri oldu. Baştan itibaren benim Türkçe-Matematik bölümünde eğitim görmeme izin verilmedi. Liseyi Fen Bölümünde okudum. Fizik-Kimya- Biyolojiyi sevmeme, başarılı olmama rağmen kendimi bir mühendis, doktor, eczacı görmüyordum. Oysaki komşumuz Fatma hanım teyze doktor olmamı, kimya hocam kimyager olmamı, biyoloji hocam genetikçi olmamı, babam fen alanında öğretmen olmamı, annemin arkadaşı eczacı olmamı, mahalle bakkalımız bozuk dişlerini yapabilmem için dişçi olmamı bekliyordu. Çeşitli mühendislik dallarında mühendis olmamı bekleyen sülalemi saymadım bile.
Oysa benim lisedeki en büyük keyfim hafta sonu gazetenin ekonomi sayfasını okumaktı. Şimdi düşünüyorum da neyinden zevk alıyormuşum hala anlayabilmiş değilim. Memur çocuğu olarak borsadaki düşüşün, Brezilya ekonomisinin veya yurda giren yabancı yatırımcı dövizinin pek de bir anlamı yoktu. Galiba bilmediğim bir şey olduğu için bu alanı keşfetmeyi seviyordum. Hareketli, arasındaki ilişkileri karmaşık ve anlaşılması güç olduğu için keyif alıyordum herhalde…
Fakat son sınıfta ekonomi okumak istediğimi yüksek sesle dile getirmeye başladığımda resmen cephe ile karşılaştım. Ekonomi okuyup ne yapacaktım. Rıza amcanın kahvedeki arkadaşları zaten ülke ekonomisini her gün pişpirik sırasında kurtarıyormuş. Borsayı mahalle bakkalımız Hüseyin amcadan öğrenebilirmişim. O kadar okunan fizik-kimya boşuna mı gitseymiş. Daha neler neler…Hatta o kadar abartanlar oldu ki komşumuz Fatma hanım teyzenin ‘sana hakkımı helal etmem’ dediğini bile hatırlıyorum. Görende beni 5 yaşına kadar emzirdi de sütünü helal etmeyecekmiş zanneder. İçimde bir mühendis varmış da ben farkında değilmişim diye isyan eden annemin arkadaşına ise ne diyeceğimi bilemedim …Ahh ahhh üniversite tercih kabusu ne zordu Allahım. Küsen babamı mı teselli etsem burnumdan getiren eş-dostun gönlünü mü yapsam bilemedim. Bir de tabi beni çok seven hocalarımı hayal kırıklığına uğratmış oldum. İşte en fenası da oydu.
Neyse tercih kabusunun etkilerini atlattıktan sonra istediğim okulun ekonomi bölümüne girdim. Girdikten sonra da burun kıvırmalar hiç bitmedi. Dünyaca ünlü hiç kadın ekonomist var mıymış, bak zamanında güzel bir ekonomi profesörü yüzünden acı reçete üzerine reçete yazılmış…Allahım sanki ikinci bir sarışın ekonomist vakası yaşanacakmış gibi beni yoldan çevirmeye devam ediyorlardı. Bir kabullenin kardeşim ya bu ne illa bir benzetme , bir burun kıvırma…insanın sevdiği meslek için mücadele etmesi mi gerekiyor
Allahtan üniversitede çok iyi hocalardan dersler aldım. Yine inektim yine inektim. Kıytırık bir proje için 100 sayfa Sanayi Devrimi tezi yazılır mı? İşte yazsa yazsa bunu acemi finansçı yazar. Peki ya üniversitede ders kırmadan okul mu biter? Biter biter. Peki 200 kişilik bölümün not ortalamasını kim belirler? Tabi ki acemi finansçı….
Ahhhh ah güzel geçen üniversite günlerinde de hedefim belliydi. Üniversitede kal diyen hocalara teşekkür edip, ısrarla yatırım uzmanı, portföy yöneticisi olmak istediğimden bahsettim. Müfettiş ol, kamuya gir diyenlere de kulak tıkadım. Paraya düşkün bir insan olmadığımı bildiklerinden portföy yöneticisi olmak istemem herkese garip geliyordu. Oysa ki amacım gelir düzeyi düşük olan ülkemizdeki insanların ufak birikimlerini en iyi şekilde değerlendirmekti. Konu komşunun elimizdeki avucumuzdakine ne yapsak derdine son vermekti.Ben mi anlatamadım beni mi anlamak istemediler bilemiyorum ama Allahım insan kendi mesleğini de mi seçemeyecek. Allahtan girdiğim sınavı kazandım da finans sektörüne adımımı attım.
Diyeceksin portföy yöneticisi olamasan da istediğin sektörde çalışıyorsun neden dertlisin? Ahhh ahh ne sen sor ne ben söyleyeyim. Otobüste işimi soran teyzeye çok konuşmak istemediğim için kısaca borsacıyım dedim ‘kızım tövbe et bırak bu kumar işlerini’ dedi. Tatilde tanıştığım amca işimi sorduğunda ‘finansçıyım’ dedim kredi oran pazarlığına başladı. Marketçi çocuk borsada çalıştığımı duyunca tüyo istedi. Komşumun kızı kredi kartı sicilini temizlememi istedi. Ekonomistim dediğim tezgahtar arkadaş ekonomik kriz kavramından başladı, Keynesyen politikalardan çıktı. Meğer o da ekonomistmiş iş bulamayınca satış görevlisi olmuş. Yakında ben de onun kervanına katılırmışım diye bana da ufuktaki günleri işaret etti.
Anlıyacağın artık işimi, mesleğimi soranlara finansçı, ekonomist, borsacı demeye korkar oldum. Sarışın bayan ekonomist korkusunu anlıyorum bu konuda darbeliyiz ama borsacı deyince de tövbe istiğfar et ne demek ya sanki yasadışı suç işledim. Acaba ben de arkadaşım gibi mesleğimi soranlara çocuk bakıcısıyım mı desem? Çocuk bakıcısı olduğunu söyleyince hiç kimse ona bir şey sormuyormuş. Herkes kendi çocuğuna en iyi baktığını düşündüğü için kafası rahat yaşıyormuş. Bense ona borsayı anlat buna ekonomiyi savun 1.5 yılda canımdan bezdim yemin ediyorum.
Bu ülkede sarışın , bayan ekonomist olmak ne zormuş. Hayır bir de ekonomi okumak için verdiğim mücadeleyi görünce acaba değer miydi diyorum??????
Acemi Finansçının Günlüğü I yazısını ekli linkten okuyabilirsiniz http://www.haberborsa.com.tr/acemi-finanscinin-gunlugu-makale,806.html
0 adet yorum
Yorum yapmak için giriş yapmalısınız
Giriş